Her üç yazımda da öne çıkarmaya çalıştığım husus, emekli maaşının az olması değil, dengesiz, eşitsiz ve adaletsiz yapılması… Tahsil, kıdem, makam gibi faktörler sadece aristokrat sınıflar haline gelmiş kişilere ve gruplar için işe yarar konuma gelmiştir. Bazılarını sayalım:
-İki yıl milletvekillik yapana hayat boyu çok yüksek emekli maaşı,
-Bir dönem belediye başkanlığı yapana yüksek emekli maaşı,
- Filan bankadan, filan kuruluştan emekli olana yüksek emekli maaşı.
-Çeşitli imtiyazlarla donatılmışlara yüksek emekli maaşı,
-Bürokrasinin tepesine oturanlara, sesi çıkabilecek konumundakilere yüksek emekli maaşı..
Ya tahsili,kıdemi, makamı olduğu halde sesi soluğu çıkmayan ve Ömrünü devletin masasını ve kasasını korumakla geçirmiş garibanlar..Sahi onlar ne yapmalı?.. Nasıl olsa emekli maaşları açlık sınırı altında!..
BUNA KİM SON VERECEK..
Merak ediyorum;
Bu garabetlere, adaletsizliklere, eşitsizliklere ne zaman ve kim son verecek..?
Ve
Bu ölçüsüzlüklere ne zaman ve kim bir ölçü koyacak ve kıstas getirecek?
Bir şeyi daha merak ediyorum;
Devlet neredeyse herkesi maaşa bağlamış,,,
65 yaşın üzerindekilere maaş,
Hastaya bakana maaş,
Özürlüsü olana maaş,
Belirli bir para pirim yatıran ev hanımına maaş,
SSK,lıya maaş,
Bağ-Kurluya maaş,
Memura maaş..
Milletvekiline ve Belediye Başkanına maaş,
Say sayabildiğin kadar herkese maaş..
Bu sayede emekli sayısı 9 milyona ulaşmış bir ülke..Yukarıda saydığımız ve daha sayamadığımız sınıfların tamamına emekli maaşı..
Haydi buna da eyvallah..Ama tarlasında çayırında çalışan ve üst kademede bağ-kurdan emekli ettiğin vatandaşla üniversite okumuş, üst düzey idari kademelerde ömür boyu devlete hizmet vermiş bürokratın maaşlarını nasıl bir tutar eşit yaparsın ? Birisine köydeki , kentteki kurulu geçim kaynağına maaş vererek destek sağlarken , diğerine açlık sınırı altında geçim için çalışırken aldığı maaşının yarısı kadar küçük bir maaş veriyorsun..
ÇOK İLGİNÇ
Canlı bir örnek vereyim;
İki tipi.. Eş zamanlı olarak değişik ilçelerden merkeze gelmişler..
Birisi okumaya başlamış, üniversite dahil tahsilini tamamlamış, sonra işe girmiş ve sonuçta ömrünü devlet hizmetinde tüketerek emekli olmuş..Bütün serveti binüçyüz TL.olan emekli maaşı..
Diğeri de okumamış, bir iş yerinde temizlikçi-garson olarak işe başlamış, zamanla kendi işini kurmuş ve zengin olmuş..Bir miktar para da bağ kura yatırarak üst kademeden emekli olmuş..
Aylık geliri bilinmez ama bu adam, servetinin sadece bir kalemini hesaplatmış..Hesaplayan kim biliyor musunuz ? Sözünü ettiğimiz Okumuş memur.. Karşısına çıkan rakam zavallı memurun dudaklarını uçuklatmış..Tek bir kalemi üç buçuk milyon Tl…!
Zavallı Memur kendi kendine hayıflanmış durmuş.. Okudum da ne oldu, devlete bir ömür verdim de ne oldu? Aç kaldım aç..Aylık maaşım bin üç yüz lira..Üstelik okumamış adamın bağ-kur maaşı bile benim emekli maaşımdan fazladır .!