MENÜ
Erzurum 18°
Erzurum Gazetesi
PAYLAŞ 
Facebook'ta Paylaş
Facebook'ta Paylaş
Facebook'ta Paylaş
Facebook'ta Paylaş
Facebook'ta Paylaş
Bir Mektup ve Övünmenin Çirkinliği
İsmail Bingöl
YAZARLAR
1 Şubat 2009 Pazar

Bir Mektup ve Övünmenin Çirkinliği

Geçmiş; bir olaylar ve insanlar mahşeridir.

Eğer onu öğrenmeye gayret eder ve okuduklarımızı iyi tahlil edersek; istikbâl için iyi bir projeksiyon olacağı bir gerçektir.

Zaten bir konuyu öğrenirken, geçmişiyle ilgili bilgileri göz ardı etmek, büyük bir eksikliği de beraberinde getirir.

Geçmiş hakkında yazılanlar, anlatılanlar; yaşadıklarımızı ve gözümüzün takıldığı manzaraları yeniden gözden geçirmemize sebep olur.

Eksilerini, artılarını, olumlu ve olumsuz yanlarını mukayese şansı verir ve bu da; olması gerekenin anlaşılıp kavranılmasına katkı sağlar.

Cemiyeti her geçen gün biraz daha kuşatan gayri insanî hastalıkların, insan olarak bizi götüreceği nokta hakkında düşünmemizi ve bunun ruhumuzda yaratacağı kötü etkinin sonuçları hakkında derinleşmemizi sağlayarak, adeta bilincimize vurgu yapar.

            Günümüzdeki incitici, ruhu yaralayıcı ve insan olana yakışmayan bu tür davranışlara bir örnek de övünmektir.

Hem zaten bir avuç topraktan yaratılmış ve neticede yine bir avuç toprağa dönüşecek olan bir varlığın övünmeye ne hakkı var ki?

Eğer bazen duygularımızın kabarması yüzünden istemeyerek de olsa böyle bir hâl zuhur ettiğinde, onun ardından kalbimize çöken ağırlık, bu yaptığımıza bizi bin kere pişman eder ya da etmeli…

Eğer böyle bir hissediş, hiç semtinize uğramıyorsa, başka ne demeyi gerek var ki?

            Yukarıdaki cümleleri bize yazdıran, hemşerimiz rahmetli Prof. Dr. Zeki Başar’ın “Dost Yaprakları” adlı kitabında (s.30.31), yine rahmetli olmuş bir başka hemşerimizle, Cevat Dursunoğlu’yla ilgili olarak yazdıklarıydı. 

İnsan bu cümleleri okuyunca ve bir de bugüne bakınca; böyle bir şey için, bu kadar kibar ve bu kadar incitmekten korkan satırları kaleme alan kişi ve onun gibiler hakkında doğrusu ne düşüneceğini bilemiyor. Gelelim yazılanlara…

            3 Eylül 1959 tarihinde Cevat Dursunoğlu, “Aziz kardeşim ” diyerek Dr. Zeki Başar’a bir mektup göndermiştir. Başar rahmetli, görevinin dışında Erzurum kültürüne de elinden geldiği kadar hizmet etmekte ve “Tarih Yolunda Erzurum” Dergisi’nin çıkarılmasına önayak olmaktadır ki bu işe vefatına kadar devam etmiştir. İşte bu dergide yayımlanan bir yazının girişine, o yıllarda dergiyle ilgilenen Cemalettin Server Revnakoğlu (namı diğer Erzurumiyâtçı)  tarafından "Erzurum’un mütefekkir evladı Cevat Dursunoğlu" ibaresi konulmuştur.

Ancak bu ibare oraya yerleştirilirken, bir hata sonucu, sanki Cevat Dursunoğlu’nun kendisi yazmış gibi çıkmıştır.

Rahmetli Dursunoğlu, bunu gördüğünde büyük üzüntü duymuş ve bundan çıkarılacak yanlış sonuçların, hiç olmazsa bir sonraki sayıda yapılacak düzeltmeyle ortadan kaldırılmasını istemiş ve bunun için de aşağıya bir bölümünü aldığımız nazikâne mektubu yazmıştır.

Aslında ortada hak edilmeyen bir şey yoktur; o gerçektende Erzurum’un mütefekkir evladıdır.  

            “(…) ………derginin mütalaası olması gereken kısımda da "Erzurum’un mütefekkir evladı Cevat Dursunoğlu" sözleriyle de beni adeta kendi kalemimle bana meth ve sena ettirmiş. Bunların hepsi iyi niyete dayanmakla beraber beni biraz üzdü. Bu cihetleri, kendisini üzmeyecek ve incitmeyecek bir dille bildirdim ve derginin gelecek sayı­sında bu cihetleri tavzih ederek okuyuculardan özür dilemesini rica ettim.

            Şimdi, aziz doktorum sizden ricam şudur: Bu halita (karışık) makalenin artık tashihi imkân dahilinde olmadığından mümkün olursa oraya gelmiş olan sayılardaki bir imzamı karalayarak beni kendi kendisini methetmiş olmaktan koruyunuz. Bu da olmazsa sizin bu işe muttalî (meseleyi bilen) olmanız ve sizin adınız altında çıkan bir dergiye mühmel (ihmal edilmiş, ciddiye alınmamış) bir ya­zı vermediğimi öğrenmiş bulunmanız beni müteselli edecektir. Ancak tamamen iyi niyete mâtûf (yönelmiş) olarak yapılmış olduğuna kani bulunduğum bu iş için Cemalettin Server Bey'e bir serzenişte bulunmamanızı, bu iyi insanın kalbinin kırılmasından endişe ederek bilhassa rica ederim.

            Benim bu ufacık titizliğimi mazur görmenizi diler, en iyi dileklerimle gözleri­nizden öperim kardeşim. Cevat DURSUNOĞLU”

            Bilmem ki şu hadis-i şerifi bir kere daha hatırlatsak mı? “ (Övülmeyi sevmek, insanı kör ve sağır eder. Kusurlarını görmez olur. Doğru sözleri, verilen nasihati işitmez olur.) [Deylemi]

Yorum Ekle
Yorumunuz gönderildi
Yorumunuz editör incelemesinden sonra yayınlanacaktır
Yorumlar
 Alp
 22 Eylül 2011 Perşembe 20:47
Sayın Bingöl muhteşem bir nazire yapmış. Ağam size söyliyim tosuncuklarım siz anlayın kabilinden... Pek nazik, pek zarif bir kulak çekiş... Koltukları kabaranların kulaklarının kepçeleşmiş olduğundan bihaber olduklarına bir gönderme..
 Dr.Salih Kocaoğlu
 6 Şubat 2009 Cuma 00:53
SayınBingöl,özürdilerim merhum Prof.Dr.Nusret Karasu Erzurumlu olup Türk tıbbına çok emeği geçmiştir.Sayın hitabını hocalarıma duyduğum heyecanıma bağışlayınız.
 Dr.Salih Kocaoğlu
 3 Şubat 2009 Salı 18:29
Sayın Bingöl;Prof.Dr. Zeki Başar hocamdan tıbbı etik,tarih,coğrafya,insanı ve yaşayan şehri yorumlama eğitimi aldığımı mesleğimin ilk yıllarında fark ettim.Şimdi yazılanları öğrense hemen güzel cevaplar vererek bizi sevindirir, hatta yönlendirirdi rahmetli.Merak ederim üniversitede yada şehirde ismini yadedecek bir mekan olabilirmi?Sayın Prof.Dr.Nusret Karasu içinde aynı duygularım vardır.
Yazarın Diğer Yazıları
Sayfa başına gitSayfa başına git
Masaüstü Görünümü  ♦   Künye
Copyright © 2025 Erzurum Gazetesi