Erzurum’a ait tarihi değerleri yazıyoruz…
Ayrıntıya boğmadan…
Mümkün olduğunca da sıkmadan…
Aslına bakılırsa özü itibariyle anlatmaya çalıştığımız şey sanat’tır…
Bilgelerin, “bizi Allah’a götüren köprü” olarak tarif ettikleri şey…
Dolayısıyla…
Özen gerektiriyor…
Daha önce kayda geçtiğimiz gibi sonuç itibariyle kut’tan bahsediyoruz…
Kutsal’dan…
Kaynak Allah olunca..
Kılı kırk yaracaksınız…
Sanat konusunda kadim kaynaklara geçmiş en değerli tespit yine bir bilge insana ait…
Diyor ki…
“Sanat tabiatı taklitten başka bir şey değildir”
Bu zaviyeden bakınca, gideceğimiz nihai yer şu oluyor…
Sanatın da sanatkarın da, şahika noktası Allah’tır…
***
Sırf bu yüzden olsa gerek ki…
Üstad Necip Fazıl “ Anladım işi ; San’at ALLAH ı aramakmış; marifet bu, gerisi yalnız çelik çomakmış” diyor…
Bunları teyiden bir başka harika ifade ise Albrecht Durer’e ait…
O’da şunu söylüyor: “Sanat kainatın içindedir. Sanatkar bunu oradan çıkarabilendir.”
Tarihi eserlerimize baktığınızda bu güzel ve yerinde söylenmiş tespitlerin haklılığına bir kere daha iman ediyorsunuz…
Hakikaten öyle…
Camiler, Çeşmeler, Medreseler, hanlar, hamamlar…
Hepsi…
Ama, hepsinde ortaya çıkan tek gerçek var…
Kainatı yoktan var eden varlığın yüceliği…
Böyle olduğu için…
Özellikle günümüzde para için sanat icraa ettiğini söyleyenlerin düştükleri acınası durumlar ortaya çıkıyor…
Tarz-ı “ucube” yapıları sanat diye dayatanların hali…
Aristophanes “Sanat, ekmek peşinde koşarsa alçalır” diyor ya…
Aynen öyle…
Alçalıyorlar…
Halbuki…
Bu konuda asıl olan…
Değişmez olan…
Sanat’ın sanat için olduğu gerçeğidir…
Tabii bir de…
Taklidin bittiği yerde sanatın başladığı hakikati…
***
Ceddimiz şükür hep böyle yaklaşmış sanata…
Kopyadan ziyade, ifade etme yoluyla…
Bunun için de…
İki gözle yetinmemiş…
Milyonların nazarıyla temaşayı esas almışlar…
Bu yüzden de…
Yüzlerce yıl geçse de…
Ortaya koydukları eserler, değer üstüne değer kazanmışlar…
Elbet…
Yaşama sanatının, her türlü sanatın üstünde bir kıymet taşıdığını hiç göz ardı etmeden…
Öyle ise…
Bize düşen, bu emsalsiz eserleri hakkıyla aktarmak olmalı…
İtinayla, hakkını vererek…