Öğretmek…
Ne güzel bir eylem…
Paylaşımı ifade ediyor…
Özünde muhabbet, sevgi barındırıyor.
Bu yüzden de, bir harf öğretene kırk yıl köle olmak yetmiyor…
***
Öğretenin hakikisi öğretmen oluyor…
Öğrettikçe…
Kendisini yavaş yavaş gereksiz kılıyor…
Atatürk’ün, “ Öğretmen bir kandile benzer, kendini tüketerek başkalarına ışık verir” ifadesi bu anlamı içermektedir.
Adı öğretmen olup da…
Öğrenmeden terki dünya edenler de var…
Fena bir durum…
Bu hali tarif için ünlü düşünür Goethe ne güzel söylemiş:
“Öğrencilerin bilmeleri gerektiğinden daha çok şey bilmeyen bir öğretmenden daha korkunç hiçbir şey olamaz”
Öyle…
Ama günümüzde mebzul sayıda var!
***
Öğretmen o kadar değerli bir varlık ki…
Ebediyete hükmediyor…
Ve öğrettiklerinin tesirleri nerede biter bilinmiyor…
Malzemesi insan!
Bir heykeltıraş düşünsenize…
Mermeri istediği gibi işliyor; şekil veriyor…
İnsan için öğretmen de aynı fonksiyonu ifa ediyor…
Dedik ya…
Öğretme işini hakkıyla yapan için geçerli bu hal..
Aksi…
Yani öğrencilerine öğrenme iştiyakı aşılamayan öğretmen ise…
Beyhude yere…
Havada soğuk demir dövüyor demektir…
***
Öğretmen üzerine Almanların güzel bir sözü var…
Diyorlar ki…
“Öğretmen nasılsa sınıf da öyledir”
El hakk!
Doğrudur…
“Milletleri kurtaranlar yalnız ve ancak öğretmenlerdir”
Batıranlar, yok edenler de…
Bununla ilgili Atatürk’ün nefis tespitler içeren şu sözlerini kayda geçelim:
“Muallimden,mürebbiden mahrum bir millet; henüz millet namını almak istidadını kesbetmemiştir. Ona alelade bir kitle denir, millet denemez. Bir kitle millet olabilmek için mutlaka mürebbilere, muallimlere muhtaçtır. Onlardır ki sosyal bir topluluğu hakiki millet haline koyarlar.”
***
Ve yine şu serlevha mahiyetli sözler de O’na aittir…
“Memleketimizi, toplumumuzu gerçek hedefe, gerçek mutluluğa ulaştırmak için iki orduya ihtiyaç vardır. Biri vatanın hayatını kurtaran asker ordusu, diğeri milletin geleceğini yoğuran irfan ordusu. Bu iki ordunun ikisi de kıymetlidir, yücedir, feyizlidir, saygıdeğerdir. Fakat bu iki ordudan hangisi bir diğerine üstün tutulur? Şüphesiz böyle bir seçme yapılamaz. Bu iki ordunun ikisi de hayatidir. Yalnız siz, irfan ordusu mensupları, sizlere mensup olduğunuz ordunun kıymet ve kutsallığını anlatmak için şunu söyleyeceğim ki; sizler, ölen ve öldüren birinci orduya niçin öldürüp, niçin öldüğünü öğreten bir orduya mensupsunuz.”
Öğretmen budur işte…
Adı öğretmen olan değil…
Öğreten!