MENÜ
Erzurum 22°
Erzurum Gazetesi
PAYLAŞ 
Facebook'ta Paylaş
Facebook'ta Paylaş
Facebook'ta Paylaş
Facebook'ta Paylaş
Facebook'ta Paylaş
Hz. Ebubekir (R.A.) Menkıbesi -2
Mustafa Damlarkaya
YAZARLAR
1 Ocak 2016 Cuma

Hz. Ebubekir (R.A.) Menkıbesi -2

Cümleden evvel İslâm’a geldiği :

 Hz.Ali (R.A.) şöyle rivayet eder ki :

-  Evvel İslâm’a gelen Ebubekir’dir. Ve Hz.Resulullah (S.A.V.) ile evvel kıbleye durup namaz kılan Ebubekir’dir.

   Hz.Ebubekir’in sebeb-i İslâm’ı şöyle idi : Hz Ebubekir (R.A.) önceleri bezirgân idi. Sefer-i ticaret ederdi.Ve ekseriyetle de Şam’a giderdi. Seferde iken, bir gece rüyasında gördü ki gökten ay inip kucağına girdi. Hz.Ebubekir (R.A.) iki eliyle onu tuttu, sinesine bastı. Uyanıp Yemeliha adında meşhur bir kimse vardı. Ona varıp rüyasını tabir ettirdi. Rahip dedi ki :

- Sen nerelisin ?

  Ebubekir (R.A.) dedi ki .

- Ben arz-ı Hicaz’danım. Sual etti dedi ki :

- Kârın nedir ? Ebubekir (R.A.) dedi ki :

- Bezirgânım. Rahip gülüp dedi ki:

-  Ya Arap Kardeş!.. Bu düşünde sana büyük bir müjde var.Tabirini ister isen karşılığını ver, dedi.

  Hz.Ebubekir (R.A.) 12 dinar çıkarıp verdi. Rahip şöyle dedi :

- Bil ki o ay ki gökten sana indi, ahir zaman Peygamberidir. Yakın bir zamanda zuhur edecektir. Sen de O’nun veziri olacaksın. Sonra da halifesi olacaksın. Eğer ben ölür isem selamımı O’na bildir. Ben onun dinine girmişim, ümmetin den  olmuşum. Beni ahirette şefâatinden unutmasın.

  Hz.Ebubekir (R.A.) ona, “ bana dostluk yazın” ver dedi. Rahip oniki satır yazı yazıp Ebubekir (R.A.)’e verdi. O mektubun kıssası şöyle idi :

“ Hakikat sen ahir zaman Peygamberisin ve Resul-i Rabbilâleminsin.Bu mektubu, Ebubekir Bin Ebu Kuhafe ile sana gönderdim. Malum ola ki sana iman getirmişim ve sana ümmet olmuşum. Ebubekir gelip bana rüyasını tabir ettirdi. O rüya gösterir ki Ebubekir senin vezirin, sonra da halifen olacaktır. Eğer ben sağ olup sana yetişirsem, gelip senin önünde gaza ve cihad ederim, eğer yetişemezsem beni ahirette şefâatinden unutma”. Ve mektubu tamam edip Hz.Ebubekir (R.A.)’e verdi.

  Hz.Ebubekir (R.A.) “ Ey Rahip !.. Dediğin gibi çıkar ise yüz altın daha bende, senin için emanet olsun” dedi.

  Sonra oradan ayrılıp sefer edip Mekke’ye geldi. Aradan oniki sene geçti. Nihayet, Hak Sübhâne ve teâlâ, Hz. Muhammed (S.A.V.)’e vahiy gönderdi. Bir gece, Hz. Muhammed (S.A.V.), Ebu Gubeys dağına çıkıp gece yarsısı şöyle buyurdu :

  “ Allah’ın davetine icabet et. O zaman da Hz.Ebubekir (R.A.) yerde yatıyordu. Bu sesi işitip şöyle dedi: “ Eşhedüenlâilâhe illallah ve eşhedü enne Muhammeden Resulullah.

  Birkaç gün sonra, Mekke sokaklarında Hz.Resul-i Ekrem ile buluştu.

   Hz.Fahr-i Âlem dedi ki :

-  Ya Ebubekir ! .. Nolaydı İslâm’a geleydin. Hz.Ebubekir (R.A.) dedi ki :

-  Ya Muhammed !.. Peygamber isen delildir ki mucize gösteresin.

   Hz. Muhammed (S.A.V.), Ebubekir’in göğsüne ellerini dayayıp şöyle duvara doğru çekti ve dedi ki:

-  Sana o mucize yetmez mi ki o düşünü gördün ? Yemliha rahibe tabir ettirdin.O zamandan bu zamana kadar oniki yıl geçti. Rahibe oniki dinar verdin. Yüz altın da vaat eyledin.Rahip oniki satır bir mektup yazıp sana emanet verdi. Hz.Ebubekir (R.A.) bunları bir bir işitip ve anlayıp :

-  Mektupta yazılan şudur şudur deyip beyan buyurdular. Hz.Ebubekir (R.A.) bunun üzerine parmak kaldırıp şöyle dedi :

“ Eşhedüenlâilâhe illallah ve eşhedü enne Muhammeden Resulullah, yani ; Sen o peygambersin ki Yemliha rahip, senden haber verdi” dedi.

-  Hz. Ebubekir (R.A.) buyurdu ki :

-  Müslüman oldum. Daha ne buyurursunuz ? Bunun üzerine, Resulullah (S.A.V.) oradan geri dönüp Hira Dağı’na vardı. Hz.Cebrail (A.S.)’i gördü. Dedi ki:

-   Ya Cebrail !.. Müjde olsun sana ki Ebubekir Müslüman oldu. Hz.Cebrail (A.S.) dedi ki :

-  Ya Muhammed !.. Sana da müjde olsun ki dünya kıyamete kadar helaktan ve zevaldan emin oldu. Ya Muhammed !.. Kıyamete kadar kim dirlik bulursa o

Hz Ebubekir’in dirliğinin bereketiyledir. Ve kıyamete kadar her kim Müslüman olursa o dahi Hz.Ebubekir’in İslâmi bereketindedir.

- Ya Resulullah !.. Hak Sübhâne ve teâlâ Hazretleri, kıyamet gününde buyurur. Ta mahlukatın evvelini ve ahirini toplarlar. İyileri arşın sağ yanında, kötüleri arşın sol yanında durdururlar. Ondan sonra, Hak Cella ve Ala Hazretleri bana buyurur. Ben senin elini tutup arşın ortasına götürürüm. Sonra nida ererim ki :

” Ta on sekiz bin âlemin ehli, yüz yirmi dört bin ümmet arasında, Ebubekir-i Sıddık’tan faziletlisi yoktur.

 ***

Malını fî-sebîl-illâh ettiği :

 Hz.Ebubekir (R.A.), İslâm’a geldiği vakit, Hak Sübhâne ve teâlâ aşkına ve Habibullah aşkına,seksen bin altın fukaraya sadaka verdi. Kırk bin altını gizli verdi, kırk binini de aşikare verdi. Öyle oldu ki asla giyecek ve duracak bir nesnesi kalmadı. Sonunda bir eski kumaş eline geçti, mübarek arkasına aldı.Ne zaman ki namaz vakti gelirdiyse o zaman o kumaşı giyip namaz kılardı. Namazdan sonra da yine onun içine girerdi. Mübarek göğsüne kadar o kumaşı saadethanelerinde arkasına alıp namazı eda ederdi.

  Bu şekilde tam üç gün, saadethanelerinde oturup Habibullah’ın huzur-i saadetlerine gidemedi.

  Dördüncü gün olduğunda,  Hz.Fahr-i Âlem (S.A.V.), sabah namazını kıldıktan sonra, mübarek arkasını mihraba verip Sahabe-iKiram hazretlerine karşı oturup buyurdular ki . “ Üç gündür ki Ebubekir-i Sıdık, mescide gelmedi. Acaba mübarek  hatır-ı şerifi nasıldır ? Varalım mübarek hatırını soralım “ derken, Cebrail (A.S.) geldi. Arkasına bir siyah mutaf giymiş. Hz.Resulullah,Cebral’i bu halde görünce mübarek rengi değişti. Sual etti ki :

-  Ya Karındaşım Cebrail !.. Bu ne haldir ? Hz. Cebrail dedi ki :

-  Ya Resulullah !.. Sana şöyle ma’lum olsun ki yedi kat gökte ve arş ve kürside olan ne kadar melâike varsa hepsi baştan,ayağa kadar böyle mutaf giydiler.

  Hz. Resul-i Ekrem :

-  Aslı nedir ya Karındaşım ? Bana bildir dediğinde, Cebrail (A.S.) dedi ki .

-  Ya Resulullah !.. Hz. Ebubekir, Allahü teâlanın aşkına ve senin dininin aşkına, seksen bin altın tasadduk eyledi. Kırk binini gizli, kırk binini aşikâr. Şimdi giyecek elbisesi kalmadığından, üç gündür mescide onun için gelemedi, namazı evinde kıldı. Ya Resulullah !.. Hak Sübhâne ve teâlâ sana selam eder ve buyurur ki “ Hz.Ebubekir’e elbise göndersin”.

 Hz. Fahr-i Enbiya, Ashab-ı Güzin’e bunu haber verdiğinde dedi ki :

-  Her kimin bir fazla kaftanı var ise Ebubekir’e versin ki ben kefil olayım, Hak Sübhâne ve teâlâ,karşılığında nice nice sevaplar vere ve benimle Firdevs-i Âlâ’da komşu ola.

  Bütün Ashab aradılar, hiçbirisinde bulunmadı. Sonunda bulunmayınca bir sahabe varıp bir başka kimsede, bir hırka bulup Hz. Ebubekir’e götürdü. Hz. Ebubekir (R.A.) o sahabeye dualar etti, o hırkayı giyip Hz.Resulullah (S.A.V.)’ ın, mübarek hâk-i paylarına geldi. Hz.Cebrail (A.S.) yetişti dedi ki :

-  Ya Muhammed !.. Hak Cella ve Âlâ, sana selam eder ve buyurur ki :

-  Bütün Ashab ile beraber,Ebubekir’e karşı çıkasın, tazim ve hürmet ile karşılayasın.

   Ondan sonra, Server-i Enbiya, Hz. Ebubekir’e karşı çıkıp Ebubekir’i kucakladı, Cenab-ı Hakk’ka teveccüh edip dua eyledi.

   Ondan sonra bütün Ashab, Hz. Ebubekir (R.A.) ile görüşüp can ve dilden, Ebubekir (R.A.)’e dua eylediler. Rıdvan-Allahü teâlâ aleyhim ecmaîn.

 ***

  İbadetinin ind-Allah’daki fazileti :

 Hz. Resul-i  Ekrem (S.A.V.), bir gün Mescid-i Şerif’inde, Ashab-ı Güzin arasında otururken Hz.Cebrail(A.S.) geldi. Sultan-ı Enbiya Hazretleri’ne buyurdu ki :

 -  Ebubekir’in bir saatlik ibadeti, yetmiş yıllık ibadet yerini tutar. Hz. Resul-i Ekrem, bunlara cevap vermeyip Hz. Bilâl’e emir etti ki :

 -  Var Ebubekir’i davet eyle.  Hz. Bilâl (R.A.) tazim ve hürmetle Hz. Ebubekir’in kapısına gitti. Kapıyı vurdu, dedi ki :

-  Ebubekir Hazretlerini, Sultan-ül Kevneyn ister.

   Hz. Ebubekir (R.A.) hemen o saat yerinden kalkıp Hz.Server-i Kâinat’ın huzuruna geldi.

   Ne zaman ki Hz. Ebubekir göründüyse Hz.Resulullah (S.A.V.) hemen karşılayıp Ebubekir Hazretlerini yanına aldı. Sonra sual eyeledi ki :

-  Ya Sıdık !.. Halen ne amel üzerinde idin. Hz. Ebubekir (R.A.) cevap verdi ki :

-  Ya Habibullah !.. Hatırıma bu geldi ki “ Hak Sübhâne ve teâlâ, iki ev halketti. Birinin adı cennet, birinin adı cehennem. Elbette takdirinde mukadderdir ki ikisini bile doldurmak. Birisini salih kullarıyla ve birisini de yaramaz kullarıyla. Ya Resulullah ben dedim ki “ Ya Rabb-il İzze, Ya Erhamürrahimin !.. Bu zayıf kulunu  büyük edip cehenneme koy ki benim cismim ile cehennem dola, emrin yerini bula. Hem bütün insanlar, cehennem korkusundan halâs olalar.

  Ondan sonra, Ashab-ı Güzin, Hz. Ebubekir’in böyle duasına ve hamiyet-i âlilerine, tahsin edip hepsi hayır dualar ettiler. Rıdvan-Allahü teâlâ aleyhim ecmaîn.

 İmanının sâir halkın imanından fazla olduğu :

 Resulullah (S.A.V.) buyurmuştur ki :

“ Ebubekir’in imanı, sair halkın imanıyla tartılsa ölçülse Ebubekir’in imanı fazla gelir. Ve yine rivayetle buyurmuştur ki : “ Rüyamda gördüm ki kıyamet kopmuş, mahşer durmuş, terazi kurulmuş. Halkın imanı tartıldı. Ebubekir’in imanı cümleden fazla geldi”.

 

  Not : Bu menkıbeler, Menâkıb-ı Çihâr-ı Yâr-ı Güzin ,adlı eserden yazılmıştır.

Yorum Ekle
Yorumunuz gönderildi
Yorumunuz editör incelemesinden sonra yayınlanacaktır
Yorumlar

   Bu yazı henüz yorumlanmamış...

Yazarın Diğer Yazıları
Sayfa başına gitSayfa başına git
Masaüstü Görünümü  ♦   Künye
Copyright © 2024 Erzurum Gazetesi