Suriye, kendi vatandaşlarına karşı yıllardır vahşet uyguluyor ama bu son günlerde çizmeyi tamamen aştı. Çocuk, yaşlı, kadın demeden topluca katliamlar yapıyor, kimyasal bombalar kullanıyor...! Yaptığı katliamlardan oluşan üst üste yığılmış veya yan yana dizilmiş insan cesetleri, insan olan herkesi ürpertirken, herhalde çılgın firavunlara zevk vermeye devam ediyor. TV. Ekranlarından gösterilen ceset manzaraları insanın adeta kanını donduruyor.
DÜNYA AYAKTA
Esed’in gece saat 02.00 de Şam’ın Doğu Guta ve Batı Guta Bölgelerinde sivil halka karşı kimyasal silah kullanması ve üstelik çocuk, kadın, yaşlı demeden 1300 kişinin ölümüne neden olması insanlık âlemini tam bir vahşet tablosuyla karşı karşıya getirmiştir.
Arap Birliği Genel Sekreteri Nebil el-Arabî, Birleşmiş Milletler heyetini acilen bölgeye gitmesini isterken, yapılan bu katliama “ Korkunç Suç “ olarak ifade etti. İngiltere, olayı BM. Güvenlik konseyine götüreceğini belirtirken, Fransa,” Suriye bu katliamın hesabını vermelidir” diyor.
BABA ESED FARKLI DEĞİLDİ
Suriye’nin katliam sicili hem çok eski hem de kabarıktır; daha önceleri baba Esed, Sünni kesimin yoğunlukta yaşadığı yörelerde benzer katliamlar yapmıştı. Onbinlerce yurttaşına karşı Şubat 1982’de Humus’ta ve Hama’da katliam yapmaktan çekinmemişti.
O dönemler krallığın dünyada henüz tutunabildiği yıllardı. Halkı tarafından sorgulanmadan yapmış olduğu zulmün içine gömülüp Onbinlerin katili olarak gitti.
Yerine gelen oğul Beşar Esed ise, 21 yıldan fazladır aynı saltanatı sürerken çağdaş dünyanın baskısı mı, Büyük Ortadoğu projesi mi, halkının önüne geçilmez yönetim değişiklik talebi mi veya Ortadoğu’nun diğer ülkelerinde yaşanan etkin “ Arap Baharı “ mi veya bunların tamamı mı her neyse o, birdenbire Esed krallığı ile halk arasına girmeye başladı. Esed, içte mezhepçilik yaptı, dışta Rusya, Çin, İran gibi devletleri yardımına çağırarak vatandaşına karşı ortak ve ittifak cephe oluşturdu. Bu manevralar ise yönetimi iyice halktan uzaklaştırdı. Suriye’de olayların başladığı 15 Mart 2011 den şimdiye kadar 30 bin kişinin yaşamını yetirdiği bir yana, son günlerde halkın üzerine kimyasal bombalar atması ve kitle halinde katliam yapması bütün dünyanın tepkisine neden olmuştur.
HALK ARTIK BU REJİMLERİ İSTEMİYOR
1990’lı yıllardaki komünist bloğun çökmesi gibi Ortadoğu’da da saltanatlar tek tek çökmeye başladı. Artık Krallık, Emirlik, Şeyhlik gibi monarşik aile devlet yapısına sahip devletlerin modern dünyada yeri yoktu. İnsanlık dünkü insanlık değildi. Birçok gelişme olmuştu. Her yerde halk dünyayı, dünyada olan gelişmeleri anında algılıyor, değerlendiriyor ve kendi idarelerinden hak olarak istiyordu. Nitekim Irak, Yemen, Libya, Mısır kısa sürede idarelerini alaşağı ettiler.
Ama Suriye kendi halkına savaş açtı. Halkı bastıracağını ve despot rejimini sürdüreceğini zannetti. Ama Zorla güzelliğin olmayacağını görünce de bu sefer Firavni çılgınlığa başladı; uluslar arası savaş hukukunda yasak olmasına rağmen masum insanlara karşı kimyasal silah kullanıyor ve kitlesel ölümlere sebep oluyor.
Unutmamak lazım ki aynı çılgınlığı Esat’tan önce Saddam yapmıştı, Halepçe’yi bir anda imha etmişti. Kaddafi halkına direndi, zulümler yaptı. Onların akıbetleri belli… Çılgın Firavnlığa soyunmuş Esedlerin, Sisilerin aynı akıbetleri yaşamalarından kimsenin kuşkusu olmasın..! Zira o masum insanların kanı asla yerde kalmaz..!