Erzurum basınında sıkça rastladığımız bir haber var.
“Yol yapımında hafriyattan insan kemiği çıktı’ şeklindeki haberler ilgi uyandırıcı olduğu kadar da düşündürücü.
Kemik bulunan yolların nerelerde olduğuna dikkat kesilin..
Bunların çoğu Erzurum’un tarihi mezarlıklarının bulunduğu alanlar.
Tespit edilebilen 18 eski mezarlığı bulunan Erzurum, 1960’lı yıllar döneminde adeta tarihin üzerinde yapılandırılmış.
Mesela, Bugünkü Çırçır, Yoncalık, Hasani Basri, Habipefendi, Veyisefendi, Taşmescit, Narmanlı ve Sığırcık mahallelerinin bulunduğu alanlar eski mezarlık bölgeleri.
Karskapı’da eskiden SSK Lojmanları olarak adlandırılan site tam mezarlığın ortasında bina edilmiş.
Bugünkü Atatürk Lisesi’nin bulunduğu alan, Mahallebaşı’ndaki semt garajı alanı da öyle.
Araplar Düzü denilen mevki de.
Bu iskelet çıktığı yolundaki haberleri yapan gazeteci kardeşlerimiz, belki de yaşları gereği, Erzurum’un geçmişine biraz turist kalıyorlar.
Asıl Erzurum’un nerede, varoş Erzurum’un nerede yapılandığını bilen gazeteci sayısı gün geçtikçe azalıyor.
Gazetecide olmaması gereken bir nakısa.
Ama gerçek..
İşin garibi, bu alanlarda görev yapan Belediye Başkanlarımız da Erzurum’un eski mezarlık alanlarını ya hatırlamıyor, ya da bilmiyor.
Nalbantoğlu döneminde başlatılan, mezarlıklar üzerindeki yapılanma aslında Erzurum’un tarihe karşı bir ayıbı.
Ama hakikat..
Ama vakıa..
O mezarlıklardan geriye, sadece Dutçu, Asri, Sığırcık ve kısmen Tepe mezarlık kaldı..
Tarihi şahsiyetleri yerle bir etmiş Erzurum..
Kitabeliğini yaptığı şahsiyetler gibi, paha biçilemeyen değerlerdeki mezar taşları ya kaldırım taşı yapılmış, ya yurt dışına kaçırılmış, ya da gömülmüş..
Dün 25’inci Kimya Kongresinde rektör Koçak, “Erzurum bin yıllık bir tarihi bekliyor” vurgusunu yaparken düşündüm..
Ne var geride hoca, diye sordum, utanmışlığın sükutuyla..
Ne var geride?
Çifteminareler, Yakutiye, Üç Kümbetler, birkaç on cami, birkaç medrese ve birkaç külliye..
Ve hala Erzurum’u bekleyen tabyalar..
Hala zamana ve vefasızlığa taşlarıyla direnen türbeler..
Erzurum’un ruhunu temsil eden abideler, bir dönemin belediyecilik katliamına kurban gitmiş..
İlhanlı, Selçuklu mezarlıkları artık, birkaç türbe dışında yok.
Osmanlı’dan geriye de bir şey kalmamış..
Sanki bu şehirde yaşamış onlar..Ya da bu müftehir olduğumuz Dadaşlık ruhunu onlar oluşturmamış da gökten inmiş gibi..
Biz zaman zaman böyle kendi kendimizi , övüp övüp ağırlıyoruz ya..
Kendimizi kandırdığımızı bile bile..
Geride ne var o görkemli tarihten..
Ne var Allahınız aşkına..
Bu köşede, ketsel dönüşümle ilgili serdettiğimiz bir yazıda, Erzurum’un değişim yaşamayacak kadar tarihi bir görkeme sahip olduğu ve bu dokunun korunması gerektiğini yazmıştık.
Hayli de tenkit almıştık..
Kimi viraneler saklansın mı diyordu, kimi, harabelerden ne umuyorsunuz yollu serzenişte bulunmuştu.
Bu tenkitler, Erzurum’un geçmişine dozerle saldırmakla aynı aslında.
Köhne ile eskinin, viraneyle kalıntının, harabeyle tarihi örgünün farkını bilmeyenler, Erzurum’un ne ruhunu ne de tarihinden gelen miraslarını elbette anlayamazlar.
Yok edilen Dere Mahallesi, Yeğenağa, ya da Narmanlı..
Veya Emirşeyh.. Yahut Mumcu…
Biraz Muratpaşa, biraz Esatpaşa..
Biraz Caferiye, biraz Lalapaşa..
Ya da Dervişağa..
Evet, evleriyle eskiydiler, ama köhne değildi hiçbiri..
Ama hiç biri..
Erzurum’un ruhunu bekleyen, harabe görüntüsündeki tarih haysiyetiydiler..
Erzurum on veya üzeri çok katlı beton mezarlıklarla örüldü şimdi.
Uzaktan silüeti Newyork’u andıracak birkaç yıl sonra..
Ama Erzurum olmayacak..
İnanın birkaç yıl sonra kaybolan mahallelerin yerini hatırlayanlarda kalmayacak..
Yok olmuş tarihi Erzurum Evlerini unuttuğumuz gibi, onları da hafızamızdan sileceğiz..
Ne diyelim, kime diyelim ve nasıl diyelim..
Helvasını dağıtmadığımız bir ölüm biçtik Erzurum’a..
Umarsızlık ve duyarsızlıkla..
Hayırlı olsun diyebilir misiniz?
Hayır neresindeyse..
Neresindeyse…
Ve gelecekte soracak çocuklarınız, torunlarınız size..
Erzurum nerede..Erzurum nerede..
Bilen varsa göstersin lütfen..
Sıkılmadan, kızarmadan..
Sahi Erzurum nerede?