Bilmem sizin de düşündüğünüz oldu mu?
Sanatçılar, çoğu devlet ve siyaset adamları...
TV’lere yorumcu olarak katılan gazeteciler…
Hemen tamamı…
Zamanla…
Ailemizin bir parçası olup çıkıyorlar…
Bırakınız yerli olanlarını…
Yabancıları dahi öyle…
TV’lerden aşina olduğumuz yabancı bir devlet adamının ölüm haberine üzülenimiz çoktur.
“Yok ya!...” “Deme ya!” ünlemleriyle karşılık verdiklerimiz yığınla…
Bunlardan bazıları var ki…
Başlarına gelen kötü hale “ahhh” dedirtirler…
Şahsen…
Gazeteci Ömer Lütfü Mete’nin kalp krizi geçirdiği haberini aldığımda…
Siyasetçi Mehmet Gül’ün Rusya’da iken vefat haberini duyduğumuzda…
Cemal Kutay..
Erbakan…
Hepsine ahh deyip üzüldük!
En son İbrahim Tatlıses…
Müstesna bir ses…
Bizden biri…
Vurulması…
İçinde bulunduğu hal, kahretti…
Fena halde üzdü bizi…
Olayın ardını, arkasını irdeleyecek değiliz…
Elbet ilgilileri gerekeni yapacaklardır…
Biz mevcut resmin, bizi soktuğu kırılgan ruh halinden bahsediyoruz…
Toplum olarak bu haldeyiz…
Bugün bakıyorum da…
Toplumun her kesiminde büyük bir kahır yaşanıyor…
Dualar…
Yakarmalar…
“Allahım şifa ver” niyazları…
***
Bu resim bize neyi gösteriyor biliyor musunuz?
Biz millet olarak kötü gün dostuyuz…
Asaletimizden kaynaklanan bir haldir bu…
İyiyken, pek yakın durmayanlar…
Başınıza kötü bir hal geldiğinde anında yanınızda olurlar…
Tatlıses’in elim kazası sonrasında oluşan üzüntü halesi…
Ona sunulan şefkat ve muhabbet dalgaları…
Hepsinin kaynağında bu engin ruh ırmağı var…
Güzel bir milletiz biz…
Ayrım gözetmeden…
Hangi etnik unsurdan olursa olsun…
Güzel!…
Etle tırnak gibi…
Yetmiş küsür milyon millet evladı Tatlıses’e şifa diliyor…
Fotoğraf net…
Birimiz hepimiz hepimiz birimiz için düsturunda…
Biz de ses katıyoruz…
Rabbim tez elden şifa versin sevgili İbrahim Tatlıses’e…