İç ve dış medya gündeminde olan dershaneler hala yerini koruyor. Bu konuda devam eden tartışmalar ne yazık ki siyasete malzeme olmaktan kurtaramıyor.
Olay, İdare ve dershaneler arasında kıyasıya düello meydanında boy gösterirken, tartışmalar da siyasilere malzeme olmaya devam ediyor. Ama çocuğunu dershaneye gönderen veliye ise, kimse bir şey sormuyor. Oysa işin içinde asıl canı çıkan veliler olmuş da bundan kimsenin haberi olmuyor..!
ÖZELE KAPI ARALANDI
Bir kere eğitim sistemimiz uzun yıllardır özele kapı aralamıştır. Dershaneler, kurslar ve diğer özel öğretimler bu aralıktan piyasaya çıkarak yer yer büyük kurumlar haline geldiler. Bu kurumlar eğitim alanında başarı sağlayınca vatandaş, bu kurumlara teslim oldu ve ücret ödeme otomatiğine bağlandı..Gerisi teferruat sayıldı; peki kimler için bu iş teferruattı?
En başta bu özel kuruluşlar için teferruattı. Çünkü onlar için kurdukları çarkın dönmesi ve kasalarının para dolması önemli… İdareler (hükümetler ) için teferruattı; çünkü eğitim devletin temel görevi iken, idare seyirci olmaktan öteye geçemedi. Şimdi eğitim sistemimizde hedefine yönelmiş bir bütünlük görmek mümkün mü? Değil… Çünkü bugün özel ilköğretimler, özel liseler ve özel üniversiteler yanında dershaneler, özel kurslar ve diğer etkinlikler ayrı ayrı yarışlar halinde değiller mi? Peki Devletin kendi okullarında yaptırdığı eğitimin bu yarışta ki konumu nerede?
GENÇLİĞİ İHMAL EDİYORUZ
Eğitimimiz maalesef bir bütünlük içinde değil, tersine param parça.. Yazıktır, günahtır.!. Bir millete yapılan en büyük kötülük, o milletin istikbalini oluşturan gençliğini ihmal etmektir. Bir vatandaş olarak hem örgün, hem de yaygın eğitim yapan gençliğimize hak ettikleri önemi vermediğimize inanıyorum. Oysa gençliğimiz, en büyük servetimizdir. Sadece mektepli gençliğimiz 25 milyondan fazla..Allah’a şükürler olsun ki etrafımızdaki birçok ülkenin nüfusundan fazla.. Ama biz hala bunun değerini bilmiyoruz. Çağa göre yetiştiremiyoruz, onların karşısına büyük hedefler koyamıyoruz. Bırakın bütün bunları, hala gençlerimizi üniversitelere koymayı, okumak isteyenleri okutmayı bile beceremiyoruz..
VELİ HUKUKU YOK
Yanlış anlaşılmasın..! Ben dershane düşmanı değilim. Dershane ihtiyaçtan doğmuş diyenlere de katılırım. Hatta TV. Kanallarını bir bir gezip bu işin ulusal ve ulusalarası hukuku var diyenlere de kızmam. Ancak 4 çocuğunu dershane yoluyla üniversite hayatına ve KPSS ile iş hayatına kazandıran bir veli olarak çektiğim maddi sıkıntıları da ancak ben bilirim. Çocuk dershaneye gitmezse kazanamaz tarzındaki aile baskısı ile dershane arasına sıkıştırılmış, ellinde avucunda ne varsa bu yüzden alınmış velinin halini anlayan var mı? Tv. Kanallarına bakın, yazılı medyayı baştanbaşa tarayın, veliyi koruyan bir cümle bile bulabilir misiniz? Peki devletin hukuku var, dershanenin hukuku var velinin hukuku yok mu?
Veli düşünüyor; Piyasada Ahmet, Mehmet dershane açıyor, üniversite ve iş için yaptığı sınavlarda başarı gösteriyor da, devlet niye bunu yapamıyor? Hani eğitim ve öğretim devletin temel göreviydi?
Ortada açık bir şey var; artık acilen, velinin altında ezildiği dershane yüküne çözüm bulmak gerekir. Bu çözüm rehabilite edilmiş okullarla mı, dönüştürülmüş dershanelerle mi onu bilemem ama, mevcut yapı velinin sırtında taşınamayacak kadar ağır yük haline gelmiştir..
Şurada burada ahkâm kesenler gelişmiş ülkeleri de örnek vermesinler mi? Araştırsınlar hiçbir ülkede devlet bu önemli görevini ailelere yüklemiş mi? Ve onları özel kurum ve kuruluşlara teslim etmiş mi? Bırakın gelişmiş ülkeleri, Ortadoğu’nun birçok ülkesinde bile eğitim hayati baştan sonuna kadar devletin güvencesi altında ve kaliteli kadrolar eliyle meccanen yapılmaktadır.
İnşallah, önemli olan bu sorunumuzu kısa sürede çözeriz; Allah, yardımcımız olsun.!