MENÜ
Erzurum 27°
Erzurum Gazetesi
PAYLAŞ 
Facebook'ta Paylaş
Facebook'ta Paylaş
Facebook'ta Paylaş
Facebook'ta Paylaş
Facebook'ta Paylaş
Demir Bilirdönmez ve Mesut Güngör’e vefa çağrısı
Ö. Faruk Kayaalp
YAZARLAR
13 Aralık 2014 Cumartesi

Demir Bilirdönmez ve Mesut Güngör’e vefa çağrısı

DABKON gündeme taşımıştı..

Van depreminde yaşamını yitiren Erzurumlu gazeteci Sebahattin Yılmaz adının iletişim Fakültesi’nde yaşatılması önerisi Doğu Anadolu Basın Konseyi’nden gelmişti.

Ancak..

DABKON Erzurum’un vefası ve vicdanı adına, tüm hayatını gazeteciliğe ve Erzurum’a hizmete adayan, yetiştirdiği yüzlerce gazeteciyle, il basın vizyonunu ayakta tutan merhum gazeteci Durdemir Bilirdönmez için de aynı talebi yinelemiş, Bilirdönmez’e vefanın bu mesleğe gönül vermiş herkes ve herkesimin görevi olduğunu vurgulamıştı.

Şimdilik bu talebe yönelik bir karşılık yok.

Oldukça düşündürücü ve üzüntü verici bir yaklaşım.

Hayatı boyunca, Gazetecilik mesleğinde ilkeliliğin, dürüstlüğün timsali olan, kalemini ve fikrini asla ve asla hiçbir çıkara kiralamayan merhum Bilidönmez, aynı zamanda bir vefa örneğiydi.

Erzurum’a hizmet eden herkesi haberleriyle anar, sohbetlerinde dillendirir ve bu şehre gönül vermişlerin unutulmaması gerektiğini söylerdi.

Demir Bilirdönmez Ağabeyimiz, tertemiz ve lekesiz bir gazeteciydi..

Saygı ve edep timsaliydi..

Bu şehrin gülen, güzel yüzüydü..

Bir gönül eri ve bir Erzurum çelebisiydi..

Sebahattin Yılmaz kardeşimize gösterilen vefanın, bu büyüğümüze de gösterilmesi, Erzurum irfanının da gereğidir ki..

Bir kez daha İletişim Fakültesi dekanı Yavuz ve Rektör Koçak’a hatırlatalım..

Ve Erzurum tarihine bir not daha düşelim..

****

Yalnız basın yönü mü var vefanın..

Hayır..

Kadir Sabuncuoğlu ağabeyimizin bu haftaki yazısında yer alan ‘Güngör’ kelimesi, benim gibi, onu tanıyan ve kaybı için hala yüreği kanayan yüzlerce dostunu yeniden acıya garketti..

O Erzurum’un dürüst yanıydı..

O Erzurum’un doğru yanıydı..

O Erzurum’un mümtaz bir evladıydı..

Dadaşlık lafzının gen gen işlendiği bir Erzurumlu Ailenin evladıydı..

Babası, ağabeyisi gibi..

Sevgili Nihat ve Mithat gibi..

Elazığ Müftüsü Peyami bey gibi..

Saygın bir sülalenin, muteber bir temsilcisi..

Erzurum’da Tahsin Aşıroğlu’ndan sonra müzecilik adına atılmış en çağdaş, doğru ve örnek yatırımlar ona aittir..

24 saat mesleği ve 24 saat Erzurum müzeciliği için kafa yoran bir arkeolog ve akademisyendi..

Bir de gazetecilik yönü vardı merhumun..

Erzurum dışında, bu şehrin adını içeren ilk gazeteyi o çıkardı.

Polatlı’da, Ankara’da Erzurum basın vizyon ve imajına hizmet etti.

Erzurum’da basın camiası mensuplarına fikirleri, projeleriyle örnek oldu..

Hayatı boyunca hiç özür dilemedi..

Çünkü bir dadaş dürüstlüğü vardı..

Arkada konuşmaz, gıybet etmez, düşündüğünü muhatabının yüzüne söyler ve orada bırakırdı.

Elinde, avucunda ne varsa, onu ihtiyacı olan dostuyla paylaşacak bir dadaş cömertliğine sahipti.

Verdiğini unuturdu..Unuttururdu..

Ardından hiç ama hiçbir kötü söz, hatıra nakledildiğini işitmedim..

Çünkü o, dedikodu, nemime, bühtan ve iftiradan nefret eder, yapanlarla da ilişkisini anında keserdi..

O Güzel bir soy ağacının, güzel bir meyvesiydi..

Dışarıda tam bir Avrupai edada görünür, mütedeyyin yanını asla ve kata göstermezdi..

İbadetini gizli yapardı..

İnancın ticaretini yapanlardan olmadı..

Yolda yürürken, güzel sesi ve kıraatiyle okuduğu, Tabarekeler, Ha mimler dökülürdü ağzından..

Ancak konuşurken…

Mukaddes mefhum ve kelimeleri asla lafının, sohbetinin  parçası haline getirmez, zamane bezirganlarının yaptığı çirkinliğe düşmezdi..

‘Besmeleyi yüreğiniz çekmeli, Hamdı beyniniz yaşamalı’ derdi hep..

Çünkü Allah vardı, çünkü Allah yardı..

Ve çünkü onunla olan gizli kalmalı, reklamı yapılmamalıydı..

Özel   bir insandı o.. Güzel bir Erzurumlu..

Müzeciliği bir başka ekol ve bir özel okuldu..

Erzurum’da müzecilik anlayışına akademisyence yaklaşım onun döneminde geldi..

Sevenlerinin genzi sızlayacak ve yüreklerine kan, gözlerine yaş düşecek ya..

Zikredelim adını..

Çok genç yaşta, 30’lu çağlarında hakka yürüyen Mesut Güngör’dü kasdımız..

Kabri nur, mekanı cennettir inşallah..

Babası Cihat Güngör gibi..

Türk siyasetinde dürüstlüğün öncülerinden olan, Yassıada mahkumlarından Cihat amcamız gibi..

O da ayrı bir babtır..

Ve O’nu ayrıca anlatmak da boynumuzun borcudur..

Gelelim vefaya..

Erzurum Müzesi’nin bu günkü vizyonuna kavuşmasını temellendiren Mesut Güngör’ün o temiz ve güzel adını, kentteki müzelerden birinde yaşatmak, onun meslekdaşı ve arkadaşı Mustafa Erkmen’in de vazifesi olmalı..

Erkmen’in böyle bir hassasiyet sahibi olduğunu biliyoruz..

Mesut Güngör’e vefanın Erzurum’a hizmet edenlere vefa olduğuna inandığına inanıyoruz..

İletişim Fakültesi’nden Demir Bilidönmez ağabeyimize, Erzurum Müze Müdürlüğünden Mesut Güngör kardeşimize vefa bekliyoruz..

Bu iki isim, ‘Baki kalan bu kubbede hoş bir sada’ idiler..

O sadaları susturmayalım ne olur..

Ne olur..

Yorum Ekle
Yorumunuz gönderildi
Yorumunuz editör incelemesinden sonra yayınlanacaktır
Yorumlar
 eski bir dost
 26 Aralık 2014 Cuma 10:39
mesuttan bahsettiniz gözlerim yaşardı allah rahmet eylesin makamı cennet olsun.
Yazarın Diğer Yazıları
Sayfa başına gitSayfa başına git
Masaüstü Görünümü  ♦   Künye
Copyright © 2024 Erzurum Gazetesi