Belediyeler basın büroları aracılığıyla faaliyetlerini aktarıyorlar.
Özal döneminin eseridir.
Toplumun doğru ve zamanında bilgilendirilmesi amacının yanı sıra halkla ilişkilerin daha da derinleştirilmesi, bir yerde vatandaş nabzının tutulması hedeflenmişti.
Erzurum Belediyesi, -ki henüz büyükşehir değildi, ancak bugünkü ilçe belediyelerinin alanlarında da hizmet veriyordu- ilk basın danışmanı istihdam eden yerel yönetimlerden oldu.
Bu, belediyelerin kurumsallaşması adına da önemli bir adımdı.
Kitapçı ilk basın bürosu kuran başkan oldu. Erzurum Belediyesi Güllülü zamanında bu uygulamaya profesyonel gazetecilerle başladı. Sonra Belediye, zabıtadan iktisada, su işlerinden fen işlerine kadar tüm hizmetlerini halka aktarmak adına “Belde ve Belediyemiz” adını taşıyan bir gazete de neşretti.
Bu dönemde kurum bültenleri, profesyonel danışmanlarca, düz beyanat metinleri olarak değil, haber şekline sokulmuş bildiriler haline dönüştü.
Türkçe mükemmeldi, anlatım bozukluğu yoktu..
Üstelik bilgi aktarımında, belediye başkanları, kurum amirlerinin selahiyet sahasına girmez, mesela temizlik işleri müdürü yerine beyanat vermezlerdi.
Daktilo ile yazılmış metinlerde imla hatasına da rastlayamazdınız..
Danışmanlık hobi değil, meslekti ve erbabınca yapılıyordu.
Sonraki dönemlerde iş tavsadı..
Profesyonellik bitti, basının cazibesinden yararlanmak anlayışı öne çıktı ve bu kurumlarda ihtisas sahibi olmayanlarda çalışmaya başladı..
Elbette işi iyi yapanlarda oldu, ancak, kötü örnekler zamanla baskın hale geldi.
Bugün Büyükşehir ve merkezdeki ilçe belediyelerinde basın büroları görev yapıyor.
Bir ikisi dışında, diğerlerince gönderilen metinler bazen Türkçe adına, anlatım adına tam bir facia..
Uzun, girift ve anlam bozuklunun şekillendirdiği cümleler..
Vurgular karışık.
Anlatılanı anlamak için emin olun tercümana ihtiyaç var.
Bir de resmi bültenlerde belediyelerin kendi kendilerini övdüğü cümleler yumağı..
İtirazı olan varsa bunları tek tek yayınlarız..
Yapılan hizmetlerin bültenlerle anlaşılmaz hale gelmesine başkanların nasıl göz yumduğunu bilmiyoruz. Galiba yazılanları okuyan başkan da yok ..
Basın büroları da, ‘attığımız nasıl olsa yayınlanıyor’ diye düşünüyor olmalılar..
Ama Türkçe, bu bültenlerde zaman zaman resmen katlediliyor..
Herkes seyirci..
21. yüzyılda, yani bilgi çağında, her şeyin profesyonelce yapıldığı dönemde Belediyeler bu bakımdan çağın gerisinde..
Hatta 1970’lerin bile ardında.
Dedik ya, itiraz eden varsa bu bültenleri tek tek yayımlarız.
Erzurum halkının da bilgisine sunarız.
Bu işin hobi olarak yapılmayacağını, ehliyet gerektiğini de böylece vurgulatırız.
Belediyelerin böylesi Türkçesi bozuk bültenlerle basını bilgilendirmeye kalkışması aslında, basını da küçük görmek anlamını taşıyor. Ancak ne ilgilenen ne de tepki veren var..
Belediye Başkanlarının ise umurunda değil..
Bir dönem Yaşlılar gününden, Dünya Süt gününe kadar bu bürolarca kendi adlarına açıklama yapmasına destur veren Belediye Başkanları için, herhalde gazetelerde isimlerine yer verilmesi yeterli..
Hiçbir başkan, basında görevlendirdiği personeline, ‘şu yazdığını getir de bakalım’ demiyor galiba..
Onlarda işlerini yapıyorlar..
Yaz, karala ve geç..
Nasıl olsa yayımlanır, diyorlar herhalde..
Ve öyle de oluyor..
Oysa Belediye Başkanları basınla bültenler üzerinden konuşmak, halka bültenler üzerinden hesap vermek yerine, basın toplantılarıyla veya gerçekleştirdikleri çalışma ortamında bilgi vermeli..
Topbaş böyle yapıyor..
Gökçek de aynı usulü benimsemiş..
Kayseri’de bülten yok, basın toplantıları var..
Başkanlar haftada en az bir kere basınla yüzleşiyor..
Biz de bunu yalnızca Aziziye Belediyesi yapıyor, basınla yüzleşiyor, hizmet tanıtımlarını başkan bizzat yerinde yapıyor..Gerektiğinde de bültenlerle tanıtım yapılıyor.
Narmanlıoğlu döneminde Büyükşehir de aynı metot üzerinden çalışıyordu.
Ya şimdi..
Milli ve dini bayramlarda gönderilen mesajlar, daha önceki dönemlerde yayımlanmış mesajların neredeyse aynı..
Danışman, Başkanı adına belediyeyi görmek ve aktarmak vazifesiyle yükümlü.
Danışman, başkana yol gösterecek kadar belediyecilik bilgisine vakıf olmak zorunda..
Bu haliyle, yalnız bültenlerle haber aktarmak ve bir de bunu Türkçe katliamıyla yapmak basına hakaretten başka mana içermiyor.
Bizim yerel basın da sayfa dolsun diye haberleri alıyor ve kullanıyor..
Bu ufuksuzluk, belediyeleri de, basını da vizyonsuzluğa itiyor.
Hem basına hem de belediyelere yazık oluyor..
Başkanları dikkate çağırmak bizim işimiz değil..
Sanırım onların da öyle bir derdi yok zaten..
Nasıl olsa manşetlere kolayca çıkıyorlar.
Bazı refiklerimiz metinleri hiç düzeltmeden yayına koyuyor.
Hasılı iş yürüyor..
Ama Türkçe katlediliyor, ama basın danışmanlığı gibi profesyonellik gerektiren bir mesleğin vizyonu kararıyor..
Kimsenin umurunda değil,,
Ne diyelim..
Hayırlı işler..