Oraya tarihi eser demek ne derece doğru olur ki…
En güzel ve net tarif olsa olsa…
“Şaheser” demektir…
Lala Mustafa Paşa Camii’nden bahsediyoruz…
Erzurum’un en eski mabetlerindendir…
Kıbrıs Fatihi olarak da bilinen Lala Mustafa Paşa tarafından yaptırılmıştır…
İmar tarihi 1562…
Herkes Camii’nin Mimar Sinan’ın eseri olduğunu bilir…
Hakikat öyle değildir…
Ancak…
Sinan’a uzak da değildir…
Kalfaları tarafından yaptırıldığı tahmin edilmektedir…
***
Osmanlı’nın ilk camilerindendir…
Kuzey yönünde güzel bir şadırvanı bulunan bu caminin bir de kitabesi mevcuttur…
Kitabede aynen şunlar yazılı…
“Bu camii, Rahim Allah’ın rahmetini dileyerek Alim Allah’ın gölgesi Sultan Selimoğlu Sultan Süleyman Han’ın günlerinde; Sultanoğlu Selim’in – Allah kadem inayetinin imdadiyle gölgesini uzatsın- Lalası Abdulmukim zade Mustafa Paşa 970 yılında yaptırdı. Allah yaptıranın hayrını umumi olan keremiyle kabul buyursun”
Aynen böyle bir kayıt düşülmüş…
Caminin şanssızlığı istilalar esnasında gördüğü zararlardır…
Gerek Ruslar gerekse Ermenilerce ciddi tahribata uğramıştır…
Bir kısım çinileri ve eşsiz minberi paramparça edilmiştir…
Her şeye rağmen aslını muhafaza il, günümüze ulaşmış çk önemli ve görkemli tarihi yapılardan birisidir…
Evliya Çelebi’nin de burayla ilgili çok nefis tespit ve aktarımları mevcuttur…
Diyor ki…
“Mihrabı, minberi, müezzin mahfeli şah güzelidir”
Bu gün de aynen öyle değil midir?
***
Son yıllarda yapılan çevre düzenlemesi bu muhteşem yapıyı daha bir güzelleştirmiş, çok daha göz önüne çıkarmıştır…
Erzurum’un tam merkezinde bulunuyor…
Camiyle ilgili Erzurum’u çok ilgilendiren bir başka hususiyet ise…
Camide asılı bir başka lavhadır…
Osmanlı Padişahlarından 4’üncü Mehmed’in, "Kim bu şehirden vergi alırsa, Allah’ın ve Resulünün laneti üzerlerine olsun" içerikli fermanı Lala Paşa’nın duvarına asılmıştır…
Bununla ilgili hoş bir yaşanmışlığı aktararak son verelim bu fasıla…
Birkaç yıl evvelin Maliye Bakanlarından birisi Erzurum’a gelir…
Namazı Lalapaşa’da eda ettikten sonra Söz konusu fermandan haberdar edilir…
Fena halde korkan, rengi atan Bakan bir müddet düşünür ve “Şükür ki, Biz padişah değiliz, biz Cumhuriyet hükümetiyiz. Bu beddua bizi bağlamaz” der ve gider…
Rabbim yaptıranların amel defterlerini daim açık tutsun!