Dün yazdığımız buğday olayından sonra bir okurumuz aradı…
Yazdığımız olayı aynen bilenler olduğunu anlattıktan sonra…
Yine Korucuk köyünde bir başka olağan üstü yaşanmışlığı aktardı ki…
Hakikaten çok enteresan…
Seferberlikte bir kadın köyde fena halde yoksul düşer…
Öyle ki…
Günlerce bir şey bulamadığı için yiyip içmeden aç kaldığı olur…
Kadın çok muttakidir…
Allah’a yönelir sadece…
Derdini kimseyle de paylaşmaz…
Allah var ne gam var meşrebindedir…
Ve yalnız yaşamaktadır…
Ne oğul ne uşak…
Kocası da, savaşta şehit düşmüştür…
Bu halde süren bir hayat!
***
Bir gün kapı çalınır…
Tanımadığı bir adamdır gelen; sırtında da bir çuval un var!
Kadın içinden, kimdir bu adam, ben nasıl bunu evimden içeri alırım gibi düşünceler geçirince…
Adam seslenir, “Ey Allah dostu güzel insan, bana bir yer göster de, şu çuvalı oraya bırakayım”…
Biraz da sert çıkar kadıncağıza…
Gösterilen yere çuvalı koyan adam, eline bir maşrapa su alır ve başlar evin içine çilemeye…
Öyle ki…
Su serpilmeyen yer kalmaz!
Sonra geldiği gibi çıkar evden…
Ancak, çıkarken bir de tembihatta bulunur…
“Rızıktan yana endişe çekme…”
Öyle de olur…
Kadıncağızın o un çuvalı yıllar yılı tükenmez…
Onunla da kalmaz işleri güçleri öylesine güzel olur ki…
Hiç umulmadık yerlerden kazançlar elde eder…
Yaşlı haline rağmen köyün en zengini olur…
***
Bu olayı aktarırken, rahmetli Akif’in o meşhur beyitini hatırladık…
Diyor ya…
“Allah'a dayan, sa'ye sarıl, hikmete ram ol...
Yol varsa budur, bilmiyorum başka çıkar yol!”
Hakikaten başka yol yok!
Yeter ki, Hulusi kalp ile yönel, teslim ol!
Allah’ın izniyle asan olmayacak işin olamaz…
Bizim aktardıklarımız devede kulak misali yaşanmış olaylar…
El’an, günümüzde de yaşanan benzeri binlerce hadise var…
Yeri geldiğinde inşallah onları da aktarırız…
Cenab_ı Hakk, hepimizi razı olanlardan eylesin…
Mühim olan husus bu…
Hale razı olursan, sıkıntı, sorun diye bir şey de kalmaz oluyor!