MENÜ
Erzurum
Erzurum Gazetesi
PAYLAŞ 
Facebook'ta Paylaş
Facebook'ta Paylaş
Facebook'ta Paylaş
Facebook'ta Paylaş
Facebook'ta Paylaş
Kelle koltukta savaşırken “nazar”a gelen kimdir?
Baki Gezmiş
YAZARLAR
23 Kasım 2012 Cuma

Kelle koltukta savaşırken “nazar”a gelen kimdir?

Dün Şenkaya’dan bahsettik…
Bu gün Hasankale’den, Hasandede dağından anlatalım…
Orada da çok makbul bir zatın mezarı bulunmaktadır…
Tıpkı Allahu Ekber dağları gibi bu dağ’da ismini sinesinde misafir ettiği bu mübarek şahıstan alır…
Hasan Dede’den…
Ziyaretçisi hiç eksik olmaz…
Allah rızasını gözetenlerce her mevsim uğrak yeridir…
Hem Hasan Dede’nin kabri ziyaret edilir, hem piknik yapılır; bu sayede de hem beden hem ruhlar dinlendirilir…
Hasan Dede kimdir?
Anlatırlar ki…
Rus orduları 93 harbinde Hasankale’ye doğru ilerlerken bu dağ’da çok şiddetli çatışmalar yaşanır…
Savaşa katılan bir kadının anlattıklarına bakılırsa…
Kellesiz birisinin bir elinde kılıcı diğer elinde ise kellesi olduğu halde Rus saflarını alt üst ediyor…
Uzun bir süre olanı biteni bu kadın takip eder…
Bir ara bu kellesi olmayan cengaverin bir kılıç darbesiyle birkaç Rus askerini devirdiğini görünce keyiften bas bas bağırmaya başlar ki…
“Hele şu kellesiz askere bakın ki, nasıl da yiğitçe dövüşüyor”
Bunun üzerine başı koltukta savaşan o asker anında oraya yığılıp kalıyor….
***
Bir müddet sonra düşman savaş alanından çekilir…
O kadın da etrafına topladıklarına olayı anlatır ve o başsız askerin yanına varırlar…
İçlerinden bir kadın askeri görür görmez…
“Aman” der “bu bizim Hasan”
Ve başlar hüngür hüngür ağlamaya…
Anlaşılır ki, şehit Hasan o kadının oğludur!
Ondan sonrasında da o dağın adı Hasandede dağı olarak anılmaya başlar…
***
Hasan Dede’ye ilişkin bir başka söylenti ise, Horasan Baba ile olan arkadaşlığıdır.
Bu iki arkadaş Türkistan’dan Horasan gelirlerken Aras nehrini geçmeleri gerekmiş…
Horasan Baba, Allah’a yakin elde etmiş bir Alperen…
Okumuş ve asasını yere vurmuş!
Bunun üzerine nehir ikiye ayrılmış, bunun üzerine de Horasan Baba ile Hasan Dede karşı tarafa geçmişler…
Suyu geçtikten sonra Horasan Baba ayaklarına bakar ki…
Kendisininkinde ıslaklık olduğu halde Hasan Dede’de yoktur; ayakkabıları kupkurudur…
Bunun üzerine bir vasiyette bulunur ve der ki…
Vefat ettiğimizde, seni yukarı beni de aşağı defnetsinler…
Nitekim öyle de olmuş…
Ahmet Yesevi ocağından ateş alıp buralardaki gönülleri Hakk nuruyla aydınlatan ceddimize rahmet olsun…
Ruhları şad olsun!
 

Yorum Ekle
Yorumunuz gönderildi
Yorumunuz editör incelemesinden sonra yayınlanacaktır
Yorumlar
 Ebru
 2 Nisan 2023 Pazar 05:32
Bu güzel anlatım için teşekkürler
 Dadaşça
 23 Kasım 2012 Cuma 00:58
En azından yerel bir yayından sadece o yerle ilgili şeyler okuyoruzya Allah razı olsun. Verdiğiniz bilgiler ve verdiğiniz emekler çok kutsal. Belki araştırsak bunları başka kitaplardanda okuruz ama, kitap dedinmi gözüm korkuyor sizin yazdığınız günlük yazılardan çok faydalanıyoruz. Çokta akıcı yazdığınız için okumak zevkli oluyor. Yorumlarıda okuyorum bazıları bunları yazma diyorlar ama bence yazın çünkü okurunuz çok kendi çevremden biliyorum ki böyle. abartırsam Allah sorsun. Selamünaleyküm.
 Üveys
 23 Kasım 2012 Cuma 00:54
İki hikaye arasında ciddi fark var. Biri doğruysa öbürü yanlış. Bana göre, kelle koltukta hikayesi abartılı, ama diğerinin doğru olma ihtimali çok yüksek. Elinize sağlık.
Yazarın Diğer Yazıları
Sayfa başına gitSayfa başına git
Masaüstü Görünümü  ♦   Künye
Copyright © 2024 Erzurum Gazetesi