Herkesin şikayetçi olduğunu tahmin ettiğim bir hususu bugün ele alıyorum; şehirlerde birçok kalabalık köyün nüfusundan daha fazla insanı, birkaç yüz metrekarelik alanda yapılmış devasa bina olan apartmana sıkıştırıyoruz..Ve bu yüzden de apartman yaşamında huzursuzluklar yaşanıyor.
Biliyorsunuz;
-Apartmanlarda ses, şamata eksik olmaz,
-Gürültü patırtı had safhada,
-Kendisinden başkasını düşünmeyenler çok mu çok,
-kendisinden başkasının varlığından habersizler var mı var,
-Vurdumduymaz tipler mutlaka olur,
-Çok sesliliği adet edinenler zaten bol şükür..!
-Hak hukuk tanımazları çok olan bir toplumuz,
-İş dönüşü ailenin bir dinleme yeri olduğunu bilmeyenler hala çoğunlukta,
-Başkasına eziyet vermekten hoşlanan ruh hastaları var..
ŞİMDİ SIKI DURUN..
Eğer siz değişik meslek ve gruplardan üye kabul edilmiş bir kooperatif dairesinde oturuyorsanız, Eğer oturduğunuz daire onlarca daireden oluşan devasa bir blok apartmansa,
Eğer cümle girişi ile asansörü tek bir kapıdan işliyorsa,
Kuşkusuz sıraladığım bu hususlardan en az birkaç tanesinden nasbinizi alıyorsunuz demektir.
DÜŞÜNÜN..
Siz evinizde istirahata çekilmişken üst dairenizde yaşları küçük evde top oynayan çocuklar varsa ve evlerinde birbirlerini kovalayıp evin içinde durmadan koşuyorlarsa ve bazen büyüklerinin “ Durun ,susun.. “ tarzındaki bağırtıları bu gürültülere karışmasına rağmen değişen bir şey yoksa siz o evde nasıl rahat oturabilirsiniz ve nasıl dinlenebilirsiniz?
Büyüklerine söylediğiniz zaman ise, -Efendim,çocuk laf anlamaz..Durduramıyoruz..derlerse,
Siz ruh sağlınızı nasıl koruyabilirsiniz?
Eğer sabah namazından sonra canlı ve hareketli koşuşturmalar başlıyorsa, siz alt dairede uyuyabilir misiniz?
Uyuyamazsınız..
Ya ne yaparsınız?
Yapacağınız tek bir şey var..Çaresiz olarak kucağınızda yastık ve yorganınız gürültü gelmeyen odadan odaya yer değiştiriyorsunuz.!
Üzülerek ifade edeyim ki, birçok apartmandaki kültür seviyemiz ve birlikte yaşama anlayışımız bu seviyededir.
SADECE BUNLAR MI ?
Gece yarısı dediğimiz saat 01.oo de veya 02.00’lerde matkapla delgi işi yapanlar, keserle yontma veya çakma işine girişenlerden onlarcasına şahit oldum. Hele inşaat ve yapım işi olanlar için “ Mecburi “ diyerek gece gündüz fark etmeden verdikleri rahatsızlıklara katlanıyorsunuz, ya keyfi olarak yapanlara ne demeli.?
Evinin içinde ağlayan çocuğunu gece veya gündüz susturamayan birçok anne, kapıyı açıp çocuğunu koridora bırakarak kapıyı kapatıp bütün apartmanı rahatsız edenler oluyor mu?
En üst katta oturduğu halde, alt katlara inen çocuklarına var gücüyle dakikalarca bağırarak seslenen babalar ve anneler çoğunlukta değiller mi?
GÜZEL BİR DERS..
Bu eylemini apartmanda alışkanlık haline getiren apartman yöneticisine şakayla karışık,
-Yahu sen nasıl yöneticisin kardeşim.! Birileri hayvan gibi böğürerek apartmanın ta üst katından alt katlardaki çocuklarına her gün seslenmek suretiyle bütün apartman oturanlarını rahatsız etmektedir.Bu edepsiz ve görgüsüz her kimse, bulup terbiye etmek ve haddini bildirmek senin görevin değil mi kardeşim..Adam vallahi apartmanda değil,mağarada bile oturmaya layık bir kimse değil..dedim.
Adamcağız bu sözleri duyarken rengi utancından ve kullandığım galiz sözlerden dolayı kıpkırmızı olmuştu. İkimiz de biliyorduk ki, sözlerin muhatabı kendisinden başkası değil..
Eğer bu girişimin sonucunu merak ediyorsanız inanın ki adam,bir daha bu alışkanlığını tek bir sefer olsun sürdürmedi..
BİRKAÇ HUSUS DAHA..
Apartman yaşamında sorun sadece ses ve gürültü kirliliği de değil..Her apartmanda mutlaka yüzde 20 civarında yakıt parasını vermeyenler çıkar.Yöneticiye karşı rezillik çıkararak diğerlerinin sırtından ısınmaya ve geçinmeye başlarlar.İki mağazası olduğu halde yakıt parasını ödemeyenlere rastladım..Her ay dolar olarak toplanan yakıt parasını, kış çıktıktan sonra yazın ödemeye çalışmıştır.
Apartmanın diğer ortak harcamalarına katılmakta da aynen öyle..Üstelik apartman sakinlerinin yaptıkları toplantılara da katılmaz.Toplantılarda diğerlerinin aldıkları kararları da kabul etmez gibi problemli hale gelirler.!
YAŞANMIŞ BİR OLAY..
Sekiz ay boyunca yakıt yakılan ve parası gerçekten büyük yekun tutan Erzurum’da yakıt parası daha da problem..Bu problem, yakıt parasını vermeyenlerin yüzdesi fazla olmuş onlarca dairelik büyük bir kooperatifte de yaşanır..Yakıt parasını tam olarak tahsil edemedikleri için de, kimse yönetici olmak istemiyor..
Ancak oturanlar arasında kimsenin suyuna, sabununa dokunmayan bir milli boksörümüz de var. Komşuları toplanıp kendisine yönetici olması için ısrarlı ricada bulunurlar. Herkesçe tanındığı için ismini vermek istemediğim Milli boksörümüz,ısrarlara dayanamayarak yöneticilik işini, işleri yoluna koyuncaya kadar geçici bir süre için kabul eder.
Toplantı için önce bir çağrı yapar. Her zamankinin aksine herkes, toplantıya gelmiştir.
Toplantıda; -Arkadaşlar,bildiğiniz gibi ben boksörüm,bütün samimiyetimle ifade ediyorum ki yakıt parasını vermeyen adamı icraya, avukata filan vermem..Alır burada dayak atarım adayak..Ellim çok ağırdır,ellimden kaza çıkmadan ve kimseye zarar gelmeden herkes, ay başında yakıt parasını getirir,bana teslim eder,benim adalet anlayışımda kimse, kimsenin parasıyla ısınmamalı diye talimat yağdırır..
Aybaşı gelir..Yakıt parasında tek bir fire yok..İkinci aybaşı, üçüncü aybaşı derken firesiz ödemeye devam..Kombili doğalgaza geçinceye kadar da yıllarca hep böyle devam eder.
Şimdi şapkamızı önümüze koyup düşünüyoruz, acaba biz ne zaman korku insanı olmaktan çıkıp, özellikle apartman yaşamında kültürlü,uygar ve saygı insanı olacağız..?