“Barış arayıcıları eğer samimi, hüsnüniyet sahibi kimseler olarak bugünkü çıkmaza bir çare arıyorlarsa her şeyden evvel şımarık tırnaklarından hâlâ kan akan Yunanistan’ı Türk tekliflerini kabul etmeye zorlamalıdırlar. Barış ancak Makarios’un ve Yunanistan’ın enosis rüyasını daimi görmemeleri ile mümkün olabilecektir ve bu da ancak Türkiye’nin fiili müdahalesiyle bâki kaldıkça olabilecektir.”1967
Dr. Fazıl KÜÇÜK
AB üyesi ülkeler, Yunanistan’ ın Euro bölgesinden çıkarılmasının olası sonuçlarını tartışıyorlar. Euro bölgesi Başkanı Jean Claudeu Juncker, adı geçen ülkenin Euro bölgesinden çıkmasını istemenin Yunan halkı için önemli bir risk oluşturabileceğini söylüyor. Yunanistan’a verilen iki tane yardım paketine karşın ülkenin ekonomisinin can çekişmekte olduğu konusunda uzlaşı noktasına gelindi. Atina Tabip Odası’nın açıklamasına göre sosyal güvencesi olmayan kritik durumdaki hastaların ölümü beklediklerini duyuruyor.
Yunanistan Özelleştirme Komitesi, ekonomik açmazın aşılmasına katkısının olacağı düşüncesiyle ülkedeki yirmi üç küçük liman ve marinanın özelleştirilmesi için ihale açmaya hazırlanıyor. Yunanistan Maliye Bakanlığı’nın bu kararına halk karşı çıkıyor. Yunan basınında yer alan haberlerde; “Halk karşı çıkmazsa, Hükümet ve AB, sadece limanları değil, denizin kendisini de satar” diyor.
Bu kadar ekonomik açmaz yaşamasına karşın adı geçen ülke bir yandan da silahlanmasını sürdürüyor. Türkiye ile düşmanlıkların ortalık yerlerden kaldırılması konusunda uzlaşıya varılmasına karşın Türklerle ilgili önyargıları kaldırmamakta ısrarlı davranıyorlar. Batı Trakya Türk Azınlığı Danışma Kurulu’nun başvurusu üzerine Yunanistan Eğitim ve Din İşleri Bakanı Kostantinos Drvanitopulos “Altıncı sınıflarda okutulan tarih kitabının değişmeyeceğini açıklıyor”.
Başvuruda Türklerle ilgili “düşmanca” anlatımların yapıldığı ve Yunanlı olmayanlara karşı olumsuz duyguların ortalık yere çıkmasına ve çocukların psikolojisinin bozulmasına neden olduğu, ayırımcı duygularla yetiştikleri kaydediliyordu. Kitapta yer alan kısa bir alıntıyı sizlerle de paylaşarak yargınıza bırakmak istiyoruz…
“Türkler İzmir’e girdi. Yunan ve Ermeni mahallesini ateşe verirken metropolit Hrisostomos, Müslüman kalabalığa teslim edildi ve öldürüldü. Felaket Hıristiyanların kıyımı ve yağmalarla tamamlandı. Bu bölgede asırlarca süren Yunan varlığının dramatik sonu oldu”…
Kıbrıs Rum Ortadoks Kilises’indeki papazların başı Bay II. Hrisostomos ise sıklıkla kendilerini anlatırken “Kıbrıslı değil Heleniz” diye konuşuyor. Konuşmalarında adadaki çözüm konusunda ise “Çözüm yoktur. Çünkü Türkler her şeyi istiyor. Bizim verecek hiçbir şeyimiz yok. Çünkü hepsini Türkler aldı. Onlar bize vermeli. İki devlet kurulursa Kıbrıs Türkleşir” vurgusunu yapıyor. “Zaten bir Kıbrıs bilinci var. Yeni Kıbrıslılık bilinci yaratmayacağız. Kıbrıs iki devlet olmayacak kadar küçüktür” diyor. Ada da dokuz ayrı yönetimin olduğu biliniyor. O dönemdeki tanımı ile kral olarak isimlendiriliyordu.
Suriye de yaşanan gelişmeler nedeniyle bölgede, Rus-Amerikan –Türk-Fransız-İngiliz savaş gemileri ve denizaltılarının bulunduğu Rum basının da yer alıyor. Buna karşın Kıbrıs açıklarının savaş alanına döndüğünü vurgusu yapılırken mendil büyüklüğündeki ülkenin en önde gideni Bay Hristofyas ise “Güzelyurt geri verilmeden çözüm olmaz” diyordu. Sözde Güzelyurt Belediye Başkanı Bay Haralambos Pittos başkanlığındaki heyetin hazırladığı ve BM’in beş sürekli üyesinin işgüderliklerine verilen muhtıranın bir örneğinin kendisine sunulması sırasında yaptığı konuşmasında çözüme ilişkin olarak yukarıdaki görüşünü açıklıyordu.
Sıklıkla Kuzey Kıbrıs Türk Cumhuriyeti’nden toprak isteyerek ve “bölünme tehdidi önlenmeli” türküsünün çığıranlarla anlaşma olasılığının havada kalacağının artık görülmesi gerekiyor mu ne…
SEVGİ ile kalınız.