“Bir müstemleke halkını cehalet içinde yüzdürmek, onu karanlıklara gömmek ve bu surette o memleketi kolaylıkla idare etmek! Eğer bu zamanda İngilizler hâlâ bu düşünce ve bu zehapta bulunuyorsa kendi hesabımıza bunlara‘zavallı’ demekten ve acımaktan başka elden bir şey gelmiyor.” 1951
Dr. Fazıl KÜÇÜK
Mendil büyüklüğündeki ülkenin önde gidenleri bölgedeki dengelerin köküne kibritin suyunu dökebilmek için her yolu deniyorlar. Bir anlamda da başarılı oluyorlar. İsrail ve Yunanistan’ı yedekleyerek bozdukları dengeleri bölge ile sınırlı tutmadan Vaşington’a taşıdılar. İsrail ile Rum ve Yunanistan lobileri güçlerini birleştirdiler. Neye karşı sorusunu bile sormamak gerekiyor. Oluşan bu şer ortaklığına koşar adım Ermeni lobisinin de katılması sürpriz olmayacaktır. Ayrı gibi görünüyor olsalar bile, bu güne değin Türkiye’ye karşı ortak hareket ettikleri biliniyor.
Bunların varlıkları zaten biliniyordu diyerek olayın küçümsenmemesi gerektiğini kaydetmek istiyoruz. Öncelikle Ermeniler bu güne değin pek çok eyalette kabul ettirmeyi başardıkları soykırım maskaralığının Kongre’den geçmesi için baskılarını yoğunlaştıracaklardır. Kıbrıs konusunda da hazırlayacakları Türkiye karşıtı tasarılara da işlerlik kazandırmaya çalışacaklardır. Bu konuda kuşku duymadığımızın bilinmesini istiyoruz.
Geçtiğimiz günlerde Londra Yunan Radyosunda konuşan İngiltere’nin AB Bakanı David Lidington lobi çalışmalarının başlamasına fırsat vermeden konuşuyordu. İngiltere’nin Kıbrıs’ın Münhasır Ekonomik Bölge hakkını tanıdıklarının altını çiziyordu. Böyle bir hakkın da tartışılamayacağına vurgu yapıyordu. Kıbrıs Cumhuriyeti’nin ‘garantörü ülke’ sıfatını taşıyan bu ülkenin sorunlu kişisinin bu konuda gerçekten sorunlu olduğunu ortalık yerlere koymadan süründürüyordu.
Bölgedeki dengeleri bozanlar, şimdilerde bulunan doğalgazın da Avrupa’ya taşınması konusunda işbirliği de yapıyorlar. Konuya ilişkin olarak gereken boru hattı projesi için AB’den mali yardım istiyorlar. İsrail Cumhurbaşkanı Şimon Peres’in Yunanistan ziyareti sonrasında yaptığı değerlendirmede ‘enerji üçgenin güçlendiğini’ kaydediyordu. Alman Financial Times Deutschland, bu ziyareti “yeni bir dünyanın doğuşu” olarak algılıyor.
AB dönem başkanlığı koltuğuna oturtulan mendil büyüklüğündeki ülkenin konumunu gerdeğe girecek olan gelinin heyecanı olarak değerlendirmiştik. Rum basınında yer alan haberler de bu evliliğin geçici olduğunu biraz olsun tatmine yönelik olduğunu öğreniyoruz. Gerçek evliliğin Kıbrıs İsrail ile Yunanistan arasında gerçekleştiğini yazıyorlar. Üçlü evliliği yapanların, gerçek yüzlerini kısa sürede hep birlikte öğrenmiş olacağız. Doğu Akdeniz’deki dengeleri çıkarları uğuruna üst alt ederken adı geçen ülkelerin çıkarlarının örtüştüğünü kaydediyoruz.
Suriye’de yaşananlar da bölgede oluşan bu ortaklığın kalıcılığının da kanıtı olabilir. Bölgede ülkelerin bölünerek küçük kent devletlerinin oluşması olasılığı da güçleniyor. Enerji alanına bodoslama giren İsrail’in bölgede yeni oyunları tezgâhlamak çabasına girmesi sürpriz olmayacaktır. Doğal olarak bu gelişmeler yeni gerginliklere çağrı çıkaracaktır.
Mendil büyüklüğündeki ülkenin önde gideni Bay Hristofyas, Londra’da Kıbrıs Ulusal Federasyonu tarafından düzenlenen toplantıdaki konuşmasında, “Kıbrıs sorununun ortaya çıkmasında Rumların da başrolü oynadığını” söylüyordu. Londra’da yaptığı bu konuşmasında başrolü oynadığını söylerken esas oyuncunun(filimler de olduğu gibi herkesi pataklayan oğlan) İngiltere olduğunu söylemek istiyor mu ne…
Şeker Bayramınızı en içten dileklerimizle kutlar, yaşamınızın şeker tadında devam etmesin diliyoruz...
SEVGİ İLE KALINIZ...