MENÜ
Erzurum 18°
Erzurum Gazetesi
PAYLAŞ 
Facebook'ta Paylaş
Facebook'ta Paylaş
Facebook'ta Paylaş
Facebook'ta Paylaş
Facebook'ta Paylaş
Hiçbir şey Göründüğü Gibi Değil
Zülküf Usanmaz
YAZARLAR
16 Ocak 2011 Pazar

Hiçbir şey Göründüğü Gibi Değil

Şehirleri şehir yapan en önemli bir unsur da şehir esnafıdır diye düşünüyorum.Onlardır hayat için lazım olan her şeyi kendi dükkanlarında, mağazalarında ve marketlerinde bulunduran..Manavdır,kasaptır, fırındır her köşe başında bize hizmet sunan..
Şehir çarşılarını vitrinleriyle, ışıklı panolarıyla, lamba ve avizeleriyle ışıl ışıl renklendiren yine onlar..Hele taranıp temizlemeye dayanan küafürü, berberi, hamamı yine onların sayesinde hizmet verir..Yiyip içmek için kahvehane, pastane, lokanta gibi sosyal tesisler yine o esnaf sayesinde vardır.Yatılıp kalkmaya mahsus otel, motel, pansiyon gibi hizmetleri de esnaf için sayabilirsiniz.. Hatta meslek odalarını, sivil toplum kuruluşlarını bile bu kategoriden saymak lazım… Şehrin bu görkemli vitrinini oluşturan kesim, esnaftır kuşkusuz. Şehirden bu vitrini kaldırırsanız geri de sadece büyük köy kalır ortada..
KOLAY DEĞİL
Esnaflık dışarıdan birçok insan için cazip görünür, rahat ve bol paralı bir iş sanılır.Halbuki esnaflık kolay bir iş değil..Rahatlığı kadar bilinmez ve görünmez o kadar zor yanları vardır ki anlatmakla değil, yaşanmakla ancak bilinir.
İsterseniz bunu yaşanan bir alışveriş olayıyla anlatalım;
Geçmiş yıllarda memurluktan emekli bir hemşerimiz ikramiyesiyle Erzurum’un Erzincan çarşısı civarında bir dükkân açmak suretiyle ticari hayata atılır.
Vakit sonbahar..Kışa hazırlıklar devam ediyor. Patates, soğan, lahana stoku yapılıyor evlerde..Emeklimiz kiraladığı dükkanını tıka basa bu malzemeyle doldurmuş..Kısa sürede hepsini satacak ve bu yolla emekli ikramiyesini birkaç katına çıkaracak hevesinde..!
Açılıştan birkaç gün sonra dükkâna bir müşteri girer, gayet soğukkanlı bir şekilde,
-Bey amca, ben köy hizmetlerinde işçiyim. Aybaşına daha 10 gün var. Görüyoruz ki Palandöken dağına kar yağdı. Aybaşını beklesem geç kalabilirim. Bana aybaşına kadar 600 kğ. Patates verebilir misin?
-Tabii, tabii kardeşim..
Patatesler tartılıp bir kenara konulur. Müşteri tekrar söze başlar,
-Yav amca, o ki patates aldım. Buna iki çuval soğan ve birkaç kelle de lahana ilave etsek..
-Hay hay..
Lahana ve soğan da ilave edildikten sonra adam tekrar mütevazı bir şekilde,
-Yahu Amca, ben başta söylemiştim; cebimde hiç param yok..Malzememi eve götürmek için bir araba da tutar mısın?
Kerhen de olsa dükkâncı araba da kiralar ve malzemesini arabaya yükleyerek, adresine gönderir.
O güne kadar kimseye bu denli veresiye vermemiş dükkancı, aybaşına kadar olan günleri her gün sayarak sabırsızlıkla aybaşının gelmesini bekler, aybaşı olur müşteri ortada yok..Sonraki aybaşı gelir yine müşteri yok nihayet aylar birbirini kovalamaya başlayınca;
Kalkıp köy hizmetlerine gider. Müşterisinin Orada çalışıp çalışmadığını sorar. Adam oranın işçisi ama onu iş yerinde yakalamak ne mümkün. İşyerinden ev adresini öğrenir. Erzurum’un uzak bir semtinde olan evinin yolunu tutar ve evini bulur, kapısının önünde bağırıp çağırmaya başlar. İçerden biraz daha yaşlıca birisi çıkar.
- Kardeşim sen kimsin, burada ne bağırıyorsun, derdin nedir senin diye sorar.
Dükkâncı olayı baştan sonuna kadar kendisine aktarır,
-Vallah o adam benim oğlum, sana karşı terbiyesizlik yapmış..Haydi şehre inelim senin paranı ben ödeyeyim der.
Esnafımız rahatlamış bir şekilde borçlunun babasıyla birlikte şehre inerlerken yaşlı adam,,
-Ben sana güzel bir yemek yedirmeden bırakmam Vallahi... Oturur hem yemek yeriz hem de paranı öderim. Dükkânın bir 15 dakika daha kapalı kalsın bir şey olmaz der.
            Gönül rahatlığı içinde kebap salonuna otururlar. Herikisi de tıka basa kebaplarını yerler. Ardından tatlılar gelir ve en son çay içerlerken borçlunun babası anı bir hareketle lokantanın önünden geçen birisini işaret ederek yerinden kalkar ve koşa koşa
-Ahmet, Ahmet.. der dışarıya fırlar. Gidiş o gidiş..!
Zavallı dükkâncı, lokantadan birdenbire dışarıya fırlayıp güya Ahmed’in peşinden koşan dalavereci borçlunun babasını belki geri gelir diye bir saatten fazla bekler. Ancak ne gelen var, ne giden..Fena halde kandırıldığını anlar.
Çok zevkli başladığı ticari hayatın zorluklarını bu yolla kavrayan dükkâncı, hemen dükkânını başka birisine devretmek suretiyle ticari hayattan çekilir.
Ancak bazen bu konu açıldığında borçluya kiraladığı araba parasıyla babasına yedirdiği yemek parasını hiçbir zaman unutamayacağını sözlerine ilave eder..
Anlaşılıyor ki hayatta hiçbir şey olduğu gibi görünmez.
Yorum Ekle
Yorumunuz gönderildi
Yorumunuz editör incelemesinden sonra yayınlanacaktır
Yorumlar

   Bu yazı henüz yorumlanmamış...

Yazarın Diğer Yazıları
Sayfa başına gitSayfa başına git
Masaüstü Görünümü  ♦   Künye
Copyright © 2025 Erzurum Gazetesi