Humeyni devrimine kadar Amerika Birleşik Devletleri, dünyada dokunulmazdı. Hakkında konuşurken, yazarken kırk defa ölçülür biçilir ondan sonra cesaret edilirdi. Çünkü her yerde adamları var; dünyanın mutlak hâkimidir, süper güçtür sorgulamaya hele hesap sorulmaya asla gelmezdi.
Amerika karşısında dünya bu duruşa sahipken İran, büyük bir cesaretle bu tabuyu kırdı. Amerika’ya “ Büyük Şeytan “ dedi. Ben Amerika’dan korkmuyorum dedi. Hatta daha da ileri giderek 217 kişiden oluşan Büyükelçiliğine el koydu ve hepsini casusluk yapmakla suçladı.
Birleşik devletler çaresizdi. Bu güne kadar hiçbir devlet kendisine böyle meydan okumamış ve aşağılamamıştı. Bu yüzden İran’ı herkese ibret olacak şekilde cezalandırmalıydı.Ama nasıl..? Önce kendi adamlarını İran’ın ellinden kurtarmalıydı. Denedi, kurtarma operasyonuna katılan helikopterleri havada birbirleriyle çarpışarak düştüler ve başaramadılar.
GÜÇLE DEĞİL ŞEYTANLIKLA BAŞARDI
Sonra başka yol denemeye başladı. Elline Saddam gibi bir maşa alarak İran’ın üzerine saldırttı. İran ile Irak fasit daire içinde tam 9 yıl savaştılar. Bir milyon insan öldü. Her ikisi de maddi ve manevi olarak zayıfladılar, güçten ve takatten düştüler. Amerika, İran’a karşı Önce gücünü kullanmak istedi başaramadı. zaten şimdiye kadar güç kullanarak hiçbir yerde de başarılı olamamıştı: Kore, Vietnam, Irak,Afganistan gibi..
Ama Şeytani siyasetini denedi ve başardı.
Sonuçta ABD, İran’ı cezalandırarak amacına ulaşmıştı. Ama beklendiği gibi dünyamızın hâkimi olmadığı da böylece ortaya çıkmıştı.
ABD DESTEĞİYLE DÜNYAYA ÇALIM SATAN ÜLKE..
İsrail de aynen Amerika gibi dünyaya çalım satan başka bir ülke..Amerika’dan farkı ise Amerika’nın gölgesinde ve sırtını ona dayamış vaziyette..Bu sayede;
-Dünyanın gözü önünde evrensel hukuk kuralarına uymuyor,
- Birleşmiş Milletler kararlarını tınmıyor,
-Kitle imha silahlarına sahip olduğu halde, Amerika’dan çıt çıkmıyor ve kimse dokunmuyor,
-Herkes tarafından her nedense her yerde ve her konuda yaptıkları haksızlıkları es geçiliyor ve müsamaha görüyor.
Dünyanın İsrail’e karşı sergilediği bu tutumu, Türkiye daha fazla taşımadı ve karşı çıktı. Türkiye iki şey yaptı:
Davos’ta anı bir çıkış yaptı. Etkisi bütün dünyada yankı buldu. Dünyanın bütün yayın kuruluşları yayınlarını keserek bu tarihi çıkışı “ son Dakika “ haberi olarak verdiler.
Ardından Türkiye, İsrail ablukası altında bulunan bir buçuk milyon nüfuslu Gazzeye yardım gönderdi.
İsrail buna tahammül edemedi, büyük bir hata yaptı. Türkiye’nin yardım konvoyuna saldırıp 9 Türk vatandaşını öldürdü ve gemisine el koydu..
İsrail büyük bir hata yapmıştı; çünkü Türkiye,
-Büyük bir devletti, bin yıllık bir devlet geleneğine sahipti,
-Bölgenin en stratejik, en güçlü lider ülkesiydi,
-Nato’nun ABD’den sonra en büyük ordusuna sahipti,
-Hiçbir alanda Türkiye’yle mukayesesi yapılmazdı.
Türkiye, kendisine yakışır tarza davrandı. Konuyu uluslar arası arenaya taşıdı. İsrail’e ilk kez Birleşmiş Milletler nezdinde soruşturma açtırdı. Ve İsrail’den özür dilemesini, maktuların ailelerine tazminat ödenmesini talep etti.
Türkiye, bölgenin lider ülkesi olarak kendisine yakışanı ve kendinden bekleneni yaparken bizim mason kafalı yerli şakşakçılar telaştaydılar..
Efendim Türkiye, İsrail ile olan ilişkilerini bozdu, artık biz iflah olamayız, dünyayla ticaret yapamayız hatta aç kalırız demesinler mi? Sanki istiklalimiz ve yaşamamız İsrail’in ellindeymiş gibi psikolojik bir baskı kurmaya çalıştılar. Onlara kısa çift lafım var: Ellerine tarih kitabını alsınlar, millet olarak kimin kime tarih boyunca maddi ve manevi olarak borçlu olduğunu öğrensinler, sonra da İsrail ile Türkiye’nin her alanda mukayesesini yapsınlar… Hem İsrail’e hem de yanlısı bizim şakşakçılara yazıklar olsun..!
Sonuçta çağdaş ve medeni dünyada artık kimse, caka satarak veya hır hakkını kullanarak başka kimselere uzun süre hüküm edemez..Çünkü beklenmedik yerde karşısına bir Molla Kasım çıkabilir de ondan..!