Kimilerinin bir bardak suda fırtına kopardıkları bazı düzenlemelerin sonuçları yavaş yavaş ortaya çıkıyor…
Hani bir ara, “Kürtçe öğreten dershaneler” kavgası yaşanmıştı da…
Kanun çıktıktan sonra, açılan bütün kurslar az zamanda tek tek kapanmıştı ya…
Ona benzer gelişmeler ardı ardına yaşanıyor…
Mesela, Kürtçe yayın organı olarak gösterebileceğiniz kaç gazete, dergi var?
Ben rastlamadım şahsen…
Sadece Erzurum’da değil…
Güneydoğunun en şamatacı illerinde dahi yok!
Bir ara TV’ler radyolar vardı…
Onlar da tek tek kapanıyorlar…
Sebep?
Suni taleplerdi de ondan…
Bu millet etle tırnak gibidir…
Adını ne koyarsanız koyun; tek millettir!
***
Bu tezimize ilişkin ortaya çıkan son gerçek şu…
“Seçmeli Yaşayan Diller ve Lehçeler” adıyla müfredata giren dersi almak isteyen kaç öğrenci olmuş dersiniz?
Koca ülkede topu topu…
18 bin 847 öğrenci…
Yüz binlerce Kürt orijinli öğrenci içinden 20 bin bile değil…
İşte size hakikat…
Bu arada bu öğrenciler içinden kaçı Erzurum’dan derseniz!
Kocaman bir hiçbiri cevabı verilir…
Evet, evet…
Bir öğrenci bile çıkmamış Erzurum’dan…
Kaldı ki…
Çıksa ne olur!
Binlerce, on binlerce çıksın…
Öğrensinler…
Ne zararı olur…
Yeter ki…
Bir millet olduğumuzun şuurunda olalım…
Söylemek istediğimiz asıl şey şu…
Birilerinin korkutmak için “talep” diye öne sürdüğü…
Karşı tarafın da…
“Aman bölünürüz” paranoyasına dönüştürdüğü şeylerin kıymetsiz şeyler olduğu aşikar oluyor artık…
Buyurun işte…
Haber aynen şöyle verilmiş…
“Türkiye genelinde 81 ilden sadece 28 ilde Kürtçeyi seçmeli ders olarak tercih eden 18 bin 847 öğrenci oldu. Adana’da 89, Adıyaman’da 40, Ağrı’da bin 115, Ardahan’da 3, Batman’da 2 bin 409, Bingöl’de 135, Bitlis’te 145, Bursa‘da 1, Denizli’de 2, Diyarbakır’da 4 bin 469, Elazığ’da 14, Gaziantep’de 317, Hakkari’de bin 574, Hatay’da 1, Iğdır’da 319, İstanbul’da 272, İzmir’de 6, Kars’da 14, Malatya’da 2, Manisa’da 3, Mardin’de 2 bin 666, Mersin’de 305, Muş’da 150, Siirt’de 252, Şanlıurfa’da bin 28, Şırnak’da 2 bin 62, Tunceli’de 89 ve Van’da bin 365 öğrenci Kürtçe’nin Kurmançi ve Zazaki lehçelerinden birini tercih etti.”
Halep oradaysa arşın burada işte…
Kimsenin Türk diliyle, Türk kavramıyla bir derdi yok!
Zira ezici çoğunluk, Türk milletinden kastın, bu topraklarda yaşayan ve kendisini bu vatana ait hisseden herkes olduğunu bilir…
Dahası, bununla iftihar da eder…
Gündemde olan milli birlik ve kardeşlik süreci inşallah bu iklimin daha da yeşermesine vesile olacak…
Kısa sürede toplumsal bütünlük sarsılmaz bir hal alıp, güzel ülkemiz hak ettiği zirve noktalarda olacak…
Yeter ki…
Birileri ezbere konuşup, milletin kafası allak bullak edilmesin!
Başbakan’ın her fırsatta dillendirdiği…
“Tek vatan, tek bayrak, tek millet” söylemi de…
Üniter yapının ilelebet korunacağı taahhüdü de…
Milletin her ferdi tarafından hücrelerine sirayet edercesine kabul görmüştür…
Ucuz, uyduruk siyasal söylemleri, bireysel, kin ve garazın dışa vurumu olarak algılamak lazım…
Vesselam!