MENÜ
Erzurum 18°
Erzurum Gazetesi
PAYLAŞ 
Facebook'ta Paylaş
Facebook'ta Paylaş
Facebook'ta Paylaş
Facebook'ta Paylaş
Facebook'ta Paylaş
Dünya Kadına Hala Farklı Davranıyor-1
Zülküf Usanmaz
YAZARLAR
18 Ekim 2010 Pazartesi

Dünya Kadına Hala Farklı Davranıyor-1

Son günlerde siyaset kurumu tarafından ortaya konan Başörtüsü konusu, gündemdeki yerini yerli ve yabancı basında korumaya devam etmektedir. Bu nedenle önce başörtüsü sahibi kadının konumunu ve kadın haklarını dünüyle, bugünüyle değerlendirmek daha sonra başörtüsü konusunu işlemek istiyorum.

              KADINA BAKIŞ TARZIMIZ

Dilerseniz önce Millet olarak bizim ve bizim dinimizin kadına olan bakış tarzını birkaç çarpıcı cümleyle vurgulayarak başlayalım.

Tarih boyunca kadınımız, hep yanımızda bizim gibi bir değer olarak yer almış..Sarayda Han’ın yanında “Hatun “ olarak, padişahın yanında “ Sultan “ olarak, ahali nezdinde işte erinin yanında “arkadaş “ olarak, aile içinde “Dişi kuş “ olarak görev almış, baş tacı edilmiştir.

            Dinde ise, diğer dinleri bilmem ama İslam dininde kadın, çok çok yüceltilmiştir. Kadın, kocalarına Allahın emaneti olarak teslim edilirken, evlatları için “ Cennet anaların ayakları altındadır “diye önemi ifade edilmiştir.

Kur’an-ı Kerimin birçok ayetinde”…Ey mümin erkekler ve mümin kadınlar..Ey Müslüman erkekler ve ey Müslüman kadınlar..” şeklinde eşit bir değerde  muhatap tutulmuştur.

Bizde kadın, ister işte olsun ister evde kendisine duyulan sevgi ve saygı bu çerçeve içinde cereyan eder.

                  İŞ ALANINDA KADIN

Şimdi konunun asıl kısmına geçelim: Kadınlar, iş hayatında varlıklarını gittikçe daha fazla duyurmaya başladılar.Artık bütün iş alanlarında hem işçi,hem yönetici konumundalar..Erkeklerle her yerde at başı yarışı içindeler.Ama evdeki Pazar hala çarşıya uymamaktadır.

Kadının iş sahasındaki ilk etkin mücadelesi 8 Mart 1857’de New York kentinde ortaya çıkar.Bu şehirde grev yapmak için 40 bin kadın toplanmıştır..Talepleri bu günkünün neredeyse aynisi..

-Çalışma şartlarının iyileştirilmesi,

-Ücretlerde düzenlenme yapılması..

Ancak bu amaçla başlatılan ve dünyada ilk olan bu grev, polis tarafından çok kanlı bir şekilde bastırılmış ve olayda 129 grevci kadın hayatını kayıp etmiştir.

 Kamuoyu tarafından olaya duyulan tepki mükemmel olmuş. Ölen kadınların cenaze törenlerine yüz bin insan katılmıştı.

Bu ilk kadın grevinin üzerinden tam 120 yıl geçtikten sonra, Birleşmiş Milletler Teşkilatı 1977’de 8 Mart gününü “ Dünya Kadınlar Günü “ olarak ilan etti ve kadınlara eşit haklar verilmesini karara bağladı.

                 EŞİTSİZLİĞİN RAKAMLARA YANSIMASI

2005 yılı rakamlarına göre bir buçuk milyar insan yoksulluk sınırında yaşarken bunun yüzde 70’ını kadınlardan oluştuğu belirtiliyor.Oysa Birleşmiş Milletler Teşkilatının tespitlerine göre dünyadaki küresel üretimin yüzde 66’sı kadınlara ait..Ve bu büyük üretimden kadınlara düşen pay sadece yüzde 10..!

Bu eşitsizliğe bir yenisi daha.. Dünyada çalışan kadınlar, erkeklere göre yüzde 20 daha az ücret aldıkları ifade ediliyor..!

Ülkemizdeki çalışan kadına gelince, Devlet İstatistik Enstitüsünün verilerine göre çalışabilir konumundaki kadınların ancak yüzde 25’ı işgücüne katılabiliyor. Sadece kent bazında düşünüldüğü zaman bu oran, yüzde 17’ye kadar düşebiliyor.

Siyasi alanda da müspet olarak farklıyız.. Kadınlara ülkemiz,  ta 1934 ‘de seçme ve seçilme hakkı verirken Avrupa’da kadın, ancak 1960’larda bu hakkına kavuşmuştur.

Farklı bir şey daha..Bu gün ülkemizde akademisyenlerin yüzde 36’si kadın iken hatta fen bilimleri alanında bu oran yüzde 40’lara varırken, Almanlarda bile bu oran, yüzde 20’ler seviyesinde kalmaktadır.

               KADIN HEM İŞE GİDER HEM DE  EV İŞİNDE ÇALIŞIR..

Yakın çevremden mühendis olmuş,öğretmen olmuş bayanlar var..Birçoğunun Okul hayatları yoksullukla geçmiş insanlar..Biran evvel Okul bitirip çalışma hayatına atılmak  ve para kazanmak için can atmış olmalılar ..Ama daha mesleğe atanmadan evlenip çocuk sahibi olduklarında, iş için aynı ilgiyi duymadıklarına hatta çalışmaktan vazgeçip ev işine ve çocuklarına bağlandıklarına şahit oldum.Çünkü sosyolojik ve psikolojik olarak mutlu bir evlilik, sıcak bir yuva ve gözü gibi büyütmeye çalıştıkları çocuklar onlar için daha cazip oluyor ve kadınları daha sıkı aile ortamına bağlıyor..

Bunu kanıtlayan önemli ve resmi bir sonuç şöyle: Ailesinde çocuklarının başında bulunmak amacıyla kendi isteğiyle işten ayrılan kadınların yüzde 70’ı bu kategoriyi oluştururken, işveren tarafından işiyle ailesi arasında sıkışıp ikilem yaşayarak işine son verilenler ise yüzde 20 oluşturuyor.

Çünkü aile ve çocuk sahibi annenin çalışması halinde,  fiziksel ve ruhsal olarak yıprandığı, iş veriminin düştüğü ve iş kazalarına yol açacak davranışlara sebep olduğu tespitleri yapılmıştır.

                                                                                             ( Devamı haftaya )

Yorum Ekle
Yorumunuz gönderildi
Yorumunuz editör incelemesinden sonra yayınlanacaktır
Yorumlar

   Bu yazı henüz yorumlanmamış...

Yazarın Diğer Yazıları
Sayfa başına gitSayfa başına git
Masaüstü Görünümü  ♦   Künye
Copyright © 2025 Erzurum Gazetesi