MENÜ
Erzurum 18°
Erzurum Gazetesi
PAYLAŞ 
Facebook'ta Paylaş
Facebook'ta Paylaş
Facebook'ta Paylaş
Facebook'ta Paylaş
Facebook'ta Paylaş
ORUÇ İBADETİ
Zülküf Usanmaz
YAZARLAR
23 Ağustos 2010 Pazartesi

ORUÇ İBADETİ

İslamiyet’ten önceki dinlerin tamamında olan bir ibadettir oruç..Yanı beşeriyetin hayatını baştanbaşa kuşatan bir ilahi emir..İslam dininde de Müslüman olmanın beş şartından biri..Ay boyunca çok önemli iki özelliği var: Bu ayda Kur’an-ı  Kerim inmiş, bundan faziletini alıyor, ikincisi bin aydan daha hayırlı diye vasıflandırılan kadir Gecesi bu ay içine konulmuştur.Bu hususlar ayetle açıklanmıştır.

Hadisi şeriflere dayanan daha başka vasıfları da var; bu ayda Cennet kapılarının açık, cehennem kapılarının kapalı olduğu, ayın başlangıcı rahmet, ortası mağfiret ve sonu bütün günahlardan azat olmak..gibi.

Oruç, birçok bakımdan faydaları olan bir ibadet..zengin oruç tutarak biyolojik olarak açıkma hissini duyduğu ve bundan rahatsız olduğu zaman fakiri hatırlar.Fakirin de kendisi gibi insan olduğu ve aç kaldığı zaman neler çektiğini anlar.dolaysıyla fakire karşı daha farklı ve çömert davranmasına sebep olur.

Yıl boyunca en az günde üç kez dolup boşanan mideler, bir ay oruç tutarak dinlemek suretiyle rahat ederler. Sanayi alanında çalışanlar iyi bilirler; yılda bir kere fabrikalar umumi revizyona girerler. Yıl boyunca çalışan bütün makineleri, tezgâhları ve onlara bağlı giriş çıkış boruları tek tek temizlenir hizmete hazır hale getirilerek tekrar çalışmaya koyulur.

İnsan vücudu ilahi bir makine,ilahi bir fabrika..Ramazan ayında revizyona girerek dinlenir. Oruç, bu kaba fayda tanımları dışında ispatlanmış tıbbı bakımından daha birçok faydaları vardır. Onu, konu uzmanı doktorlarımıza bırakalım.

Ayrıca Ramazan ayı boyunca Müslümanlar, tam bir muhasebe içine girerler. Kendi hayat çizgilerini sorgulama ve kontrol etme ihtiyacını duyarlar. Birçoğu biraz daha iyi ve doğru iş ve eylemlere kendisini yöneltmeye çalışırken, kötü ve hoş olmayan şeylerden de kaçınmaya zorlarlar. Dolaysıyla İslam âlemi, baştanbaşa bu yaklaşım içine girerken, tersine yaklaşım içine girenler de olur.

                          ONLAR FIRSATÇILAR..

Gözü maddiyattan başka bir şey görmeyen, bulanık suda balık avlanmayı adet haline getiren ve başka bir ifadeyle dumanlı günde av bekleyen aç kurt misali insanlar da vardır. İnsanları kandırmak, onları zayıf yanlarından yakalayıp limon gibi sıkmak… Böyle amaçlar için adeta pusuda bekleyen esnafa, satıcıya, şirkete veya kuruluşa oldum olası hep lanet okumuşumdur.

                                       FİYATLARDA ARTIŞ…

Alışveriş merkezleri özellikle gıdaya dayalı büyük süpermarketler, ramazana girilir girilmez fırsat bu fırsattır diyerek fiyatlarını yükseltmeleri ticari ahlak bakımından  çok yadırgıyorum.Ramazana bir gün kala olan fiyatla ramazan günü fiyatları arasındaki yüksek fark , beni dehşete düşürdü.Bu değişikliğin tek bir mantıklı  açıklaması olur; fırsat düşkünlüğü..Bir gün önce sattığı fiyattan kar ediyordu.Bir gün sonra sattığı aynı malın satışından daha fazla kar ediyor demektir. Bu da ramazanda herkesin alışveriş yapmak zorunda olduğu gerçeğinden yararlanmak demektir. Bunu kim yaparsa yapsın etik değildir, millete karşı fırsat kollamak ve fırsatı kendi lehine kötüye kullanmak demektir.

 

 Aynı hususa Erzurum gazetesi 13.08.2010 nüshasında şu şekilde dikkat çekmiştir;

Ramazan ayını fırsat bilen esnaf, yiyeceklere yüzde 20 ila 40 arasında 'oruç' zammı yaptı. Sofraların baş tacı olan 300 gramlık ekmek 70 kuruşa, Ramazan'a özel olarak çıkarılan pideler 1 liradan satılırken, yumurta, kadayıf, et, meyve ve sebze gibi ürünlerde zamdan nasibini aldı.

 

Her yazımın sonunda konuyu fiilen şahit olduğum veya yaşadığım canlı ve somut bir kaynağa dayandırırım bilirsiniz... Aşkale’de çalıştığım yıllarda Fehim Dede diye bir komşumuz vardı. Küçük bir bakkal dükkânına sahipti. O yıllar halkın ve esnafın enflasyona ayak uyduramadığı  ve enflasyonun üçlü hanelerde oynadığı zorlu yıllardı..

O zamanda bile Fehim Dedenin satış şekli çok farklıydı. Kendisine göre bir yöntem bulmuştu. Diyelim ki çay şekerini satıyor, bir önceki çuval bir sonrakine göre enflasyon karşısında daha ucuz olurdu. Ucuzu asla zamlıya karıştırmazdı..Şeker  sorduğunuzda;

-Pahalı olanından mı yoksa ucuz olanından mı? Diye sorardı.Fehim Dedenin adet ve usulunu bilmeyenle de sorarlarmış..Kaliteli olanından..

İşte Fehim Dede o zaman gülümsemeye başlarmış;

-Kurban ikisi de aynı kalitede..Sadece  birisi zam yemiş pahalı, diğeri  zamsız ve ucuz..

Millet olarak bize, Fehim Dede gibi esnaf lazım, market lazım, şirket lazım, kurum ve kuruluş lazım..Yoksa milleti soyup soğana çevirme yarışına girenlere sadece üzülürüm..Yazık..!

Yorum Ekle
Yorumunuz gönderildi
Yorumunuz editör incelemesinden sonra yayınlanacaktır
Yorumlar
 çobanoğlu
 24 Ağustos 2010 Salı 14:56
yzara teşekküler ama!fehim dedeyı nerde bulalım.adresını göster.
Yazarın Diğer Yazıları
Sayfa başına gitSayfa başına git
Masaüstü Görünümü  ♦   Künye
Copyright © 2025 Erzurum Gazetesi