Tarihe baktığımız zaman, özellikle ortaçağda savaşların çoğu dini farklılıklar veya mezhep ayrılıkları yüzünden çıktığını görürüz.Milyonlarca insan bu yüzden kırıma uğramıştır.Haçlı seferlerini düşününüz! Avrupa kıtası aralarında seferberlik ilan ederek adeta ordular oluşturuyor, elit şövalye birliklerini kuruyorlar ve Müslümanların üzerine yürüyorlar.. Üstelik bir sefer değil, tam 13 defa..Ve “ Haçlı Seferleri” diye tarihe not düşüyor..
KENDİ ARALARINDA DA SAVAŞ..
Kendi aralarında mezhep çatışmaları hiç eksik olmuyor, kıyasıya birçok yerde katliam yaşanıyor: Protestanlar, Katolikler ve Ortodokslar aynı dinin temel esaslarında uzlaşamıyorlar..Her mezhebe göre doğrular farklı farklı oluyor.Oysa doğru her zaman ve her yerde tektir.
Uzlaşamazlığın faturası çok ağır oluyor.Öyle ki bu çatışmalar, Paris’in nüfusunu bir gecede beşten bire indiriyor..Korkunç bir katliam Protestanlarla Ortodokslar arasında yaşanıyor..Bunun misillemesi bu sefer İrlanda’da kanlı bir şekilde yapılıyor..
İSLAM ALEMİNDE İSE..
İslam âleminin ilk zamanlarında da bazı kıpırdanmalar olmuştur. Hz. Ali ile Muaviye arasında çatışmalar olmuştur. Ancak çatışmalar dinin esasları hususunda olmamış, İktidar ve muhalefet kavgası şeklinde meydana gelmiştir. Ayrıca çatışmalar, derinleşip yayılmamış kendi sınırları içinde lokal olarak olup bitmiştir.
BİR KAÇ SOMUT ÖRNEK
1-Tarih Biliminin yarısı, dinlerin taassubu yüzünden meydana gelen savaş ve çatışmaların uzun ve aslına uygun hikayelerinden ibarettir..Buradaki en büyük pay, yine Hıristiyanlık aleminin.!. Daha geçen haftalarda Hıristiyan Dinin Ruhani Başkenti Vatikan’dan yapılan ilginç bir çağrı,
İslam'ı durdurmak için "çocuk yapın, yoksa İslam Avrupa kıtasını ele geçirecek"...Başlığıyla verilen yazıyı aynen alıyorum;
İngiliz Daily Telegraph gazetesi, Vatikan'dan üst düzey bir yetkilinin, Avrupalı Hristiyanlara, "çocuk yapın, yoksa İslam Avrupa kıtasını ele geçirecek" dediğini aktardı.
Rahip Piero Gheddo'ya göre, "Avrupa'nın yerlilerinin" sahip olduğu düşük doğum oranları, Avrupa'ya büyük Müslüman göçleriyle birleşince, İslam'ın birkaç nesil içinde kıtadaki egemenliği ele geçirmesi mümkün olabilir.
Gheddo ayrıca, Avrupalıların giderek daha fazla dinsiz olduklarını ve ortadaki dini boşluğun başka dini güçlerce doldurulduğunu da söylüyor.
Avrupa'da nüfusunun yüzde 2.4'ünü oluşturan Müslümanların sayısı geçen 30 yılda iki kat arttı ve bu oranın 2015 yılına kadar tekrar iki katına çıkması bekleniyor.
Gazete, geçen yıl Lizbon patriği Kardinal Jose Policarbo'nun, Katolik kadınları Müslüman erkeklerle evlenmemeleri konusunda uyardığını da hatırlattı
2-Amerika’da papaz, 11 Eylül olayının yıl dönümünde Müslümanlardan hınç almak için Kur’anı Kerimi yakmaya teşebbüs etmesi bütün dünyada tepkiyle karşılandı. Amerikan kamuoyu bile bu provokasyona aşırı tepki göstermiştir. Amerikan devleti ise, Afganistan’ı işgal etmeye devam eden Amerikan askerleri sırf bu yüzden bütün Müslümanların hedefi olmasın diye papazı vazgeçirmeye çalıştılar. Savunma bakanı başta olmak üzere birçok üst düzey devlet yetkilisi papazla görüşmek zorunda kaldı.
İşte kafa aynı kafa..
3- Yıllardan beri İslam Dinine ve Peygamberine yönelik başlatılan hakaretvari karikatür olayları yine bu kafa yapısının değişmezlik göstergesi değil mi?
Hz. Muhammed'in karikatürünü 10 Mart 2010 tarihinde İsveç’teki 3 gazete yayımlarken.04.Şubat 2010 tarihinde de Norveç gazeteleri İslamiyet’e büyük hakaretlerde bulundu. Yine olduğu gibi alntı yapıyorum;
Norveçin en büyük gazetelerinden olan Aftenposten'in manşetten verdiği İslam karşıtı küstah karikatür ülkede kriz oluşmasına neden oldu.
İstihbarat amaçlı çalışan Norveç polis güvenlik servisi (PST)'nin Facebook'daki fan kulübü sayfasında Hz. Muhammed'e hakaret içeren bir karikatür (Kuran yazılı bir kitabı okuyan domuz resminin içine 'Muhammed' yazılmış şekilde) paylaşıldı. Dagbladet, PST'nin Fan Kulübünde yayınlanan bu karikatürü manşetten vererek Müslümanların peygamberleriyle adeta dalga geçti.
Kopenhag Gazetecilik Okulu (Copenhagen's journalism school)’nun yaptığı araştırmaya göre; karikatürler toplam 56 ülkede 143 gazetede yayınlanmış ve yaşanan boykotlarda en az 50 kişi hayatını kaybetmiştir.
Anlaşılan o ki beşeriyet ne kadar ilerlerse ilerlersin onların kafasındaki taassup hep aynen devam edecektir. Yanı, kafa hep aynı kafa olacaktır..!