Bu gün Erzurum’un çok önemli tarihi yapılarından birisi olan ve hemen herkesin bildiği bir türbeden bahsedeceğiz…
Cimcime Hatun Türbesi…
Türbenin kitabesi uzun yıllar ortaya çıkarılamadığından, yapım tarihi ve içinde yatanla ilgili en küçük bilgi yoktu…
Sadece eşdeğer tarihi yapılardan hareketle, 13 veya 14. yüzyılda yapıldığına dair tahmini bilgilerle yetiniliyordu…
Ulaşılan kitabe, Türbenin 14. Yüzyılda yapıldığı bilgisini kesinleştirmiş oldu…
Ayrıca, Atatürk Üniversitesi Sanat tarihi Bölümü Öğretim Üyesi Hüseyin Yurttaş’ın aktardıklarına göre, kitabede, “Bu türbenin sahibesi Ahmet Han kızı Çengal Hatun’dur(h.704 m. 1304) kaydı bulunmakta…
Buradan da anlaşılacağı üzere o yıllarda Erzurum’da yaşayan yüksek mevkii sahibi Ahmet Han’ın kızı adına yapılmış bir türbe…
Bize “cimcime hatun” olarak gelmesine bakılırsa…
Çengal Hatun şimdiki ifadesiyle minyon yapılı birisi olsa gerek…
Malum cimcime ufak tefek olmayı ifade ediyor….
***
Bu bilgiler elbet önemli…
Ancak daha önemlisi, türbenin mevcut hali…
2010 yılında ilgili kurumlar tarafından yapılan rölöve ve peyzaj çalışmaları esnasında, kümbetin altında cenazelik denilen bir bölümün varlığı ile burada 2 adet de mezarın bulunduğu anlaşıldı.
Mezarlardan birisi Çengal Hatun’a ait olsa da, diğerinin kime ait olduğu öğrenilememiştir…
Güzel olan tarafı şu ki, Türbe gayet sağlam bir vaziyette günümüze kadar gelmiştir…
Türbenin içine girilmesi bu haliyle mümkün değil…
Cadde üzerinde olması hasebiyle, bir sıradan yapı gibi kabul edilerek, bir kutsiyet atfedilmemiştir…
Dahası, bu güne kadar bir kişinin bile buradan geçerken durup bir Fatiha okuduğuna şahsen ben rastlamış değilim…
Yakın çevremden bildiğim şu ki, Erzurumluların önemli bir kısmı Fatiha okuyup bağışlarken, yolumuzun üzerinde ve çevremizde bulunan mümin ve mümine olanların da ruhlarına bağışladık diyorlar…
Öyle olunca burada yatanlar da bu Fatihalardan Allahualem nasipleniyorlardır…
İnşallah!
***
Erzurum Kalesi ve etrafında bulunan tarihi eserleri gün yüzüne çıkarma çalışmaları tüm hızıyla devam ediyor…
Program dahilinde yapılan çalışmaların ana eksenini civarda bulunan metruk yapılarla birlikte cadde üzerindeki iş yerlerinin bütünüyle istimlaki oluşturuyor…
Önümüzdeki yıllar, bu sökümlerin ardından, Çifte Minareli Medrese, Ulu Cami ve Kale’yi birbirine kavuşmuş olacaklar…
Bu sayede de bu türbe’de hak ettiği pozisyonu almış olacak…
Katkısı olanlardan Allah razı olsun!