8 Mart, dünya kadınlar günü olarak kutlanıyor, hayatın direği ve yaşam bütünün yarısı olan erkekler de suçlanıyor ve erkekleri kadınlardan uzak tutmanın doğru olmadığı hususu kimsenin aklına bile gelmiyor. Kadınlara şiddet uygulayan erkekler yüzünden, erkek âleminin tamamını kötü, zalim ve vahşi göstermek isteniyor. Millet olarak biraz da “ Vurun abalıya “ cinsinden bir hasletimiz yok mu işte onu yapıyoruz.
Şiddette başvurmada erkek tabii ki haksızdır, suçludur. Ama erkek için şiddete davetiye çıkaran kadının hiç mi suçu yok? Herkesin dikkatini bu noktaya çekerek yazıma farklı şekilde devam ediyorum.
BUNDAN DAHA MÜKEMMEL DEĞER OLUR MU?
Dilerseniz önce Millet olarak bizim ve bizim dinimizin kadına olan bakış tarzını birkaç çarpıcı cümleyle vurgulayarak başlayalım.
Tarih boyunca kadınımız, hep yanımızda bizim gibi bir değer olarak yer almış..Sarayda Han’ın yanında “Hatun “ olarak, padişahın yanında “ Sultan “ olarak, ahali içinde işteyken erinin yanında “arkadaş “ olarak, aile içinde “Dişi kuş “ olarak görev almış, baş tacı edilmiştir.
Dinde ise, diğer dinleri bilmem ama İslam dininde kadın, çok çok yüceltilmiştir. Kadın, eşlerine Allahın emaneti olarak teslim edilirken, evlatları için “ Cennet anaların ayakları altındadır “diye önemi ifade edilmiştir.
Kur’an-ı Kerimin birçok ayetinde”…Ey mümin erkekler ve mümin kadınlar..Ey Müslüman erkekler ve ey Müslüman kadınlar..” şeklinde eşit bir değerde muhatap tutulmuştur.
Millet olarak bizde kadın, ister işte olsun ister evde kendisine duyulan sevgi ve saygı bu çerçeve içinde cereyan ede gelmiştir.
İŞ ALANINDA
Şimdi konunun asıl kısmına geçelim: Kadınlar, iş hayatında varlıklarını gittikçe daha fazla duyurmaya başladılar.Artık bütün iş alanlarında kadın hem işçi, hem yönetici konumunda olabilir..Erkeklerle her alanda at başı yarışı içindeler. Belki bazı yörelerde evdeki Pazar, hala çarşıya uymayabilir.
Namusunu kirletmiş, eşine ihanet etmiş, ailesine ve çoluk çocuklarına hatta bütün değerlerine sırt çevirip maceraperest kadınlar olamaz mı veya bazı yörelerimizde kızlarımız aile kararları dışına çıkmış olamazlar mı?
İşte o durumlarda boşanmalar, mahkemeler ve yasal cezalandırmalar yerine kişiler veya aileler tarafından öldürmek veya sakat bırakmak suretiyle cezalandırma hakkı hiç kimsede olamaz. Üzülerek ifade edelim ki az da olsa bu yanlış cezalandırma yolu hala ülkemizde uygulanıyor. Millet olarak kale gibi bu uygulamanın önünde durmalı ve son buluncaya kadar da artmasına imkân vermemeliyiz.
KADININ İŞ HAYATI MÜCADELESİ
Kadının iş sahasındaki ilk etkin mücadelesi 8 Mart 1857’de New York kentinde ortaya çıkar.Bu şehirde grev yapmak için 40 bin kadın toplanmıştır..Talepleri bu günkünün neredeyse aynisi..
-Çalışma şartlarının iyileştirilmesi,
-Ücretlerde düzenlenme yapılması..
Ancak bu amaçla başlatılan ve dünyada ilk olan bu grev, polis tarafından çok kanlı bir şekilde bastırılmış ve olayda 129 grevci kadın hayatını kayıp etmiştir.
Kamuoyu tarafından olaya duyulan tepki mükemmel olmuş. Ölen kadınların cenaze törenlerine yüz bin insan katılmıştı.
Bu ilk kadın grevinin üzerinden tam 120 yıl geçtikten sonra, Birleşmiş Milletler Teşkilatı 1977’de 8 Mart gününü “ Dünya Kadınlar Günü “ olarak ilan etti ve kadınlara eşit haklar verilmesini karara bağladı.
Kadınlarımızın gününü huzur, barış ve esenlik içinde kutlarım..
( Devamı haftaya )