Suyumuzu boyamayın ne olur..boyamayın..
Fırat’ın ahı tutar..
Karasu’nun bedduası..
Cennet Çeşmesi’nin sitemlerinden duramazsınız..
Dabakhane’nin ilençinden..
Yazıcı’nın narası ruhunuzu incitir.
Suyumuzu boyamayın ne olur..boyamayın..
Şabakhaneyi ağlatırsınız..
Dört Güllü’yü yasa boğarsınız..
Akpınar’ı kahredersiniz..
Suyumuzu boyamayın ne olur..boyamayın..
Çat deresinin sarı sularını içmeye müstehaksak, bırakın öyle kalsın..
Ozon onu beyazlatır belki ama aklaştırmaz..
Erzurum’un şifalı suları, Erzurum’un boyalı sularına dönüşür sadece..
Bırakın, layıksak bu sudan içelim..
Sarı, kirli ve tatsız..
Suyumuzu boyamayın ne olur..boyamayın..
Kul hakkı mı var?
Erzurum’un soracağı hesabı mı?
İnanmıyorsanız, geçiniz..
Ellemeyin, Yazıcı önündeki kuyruklar uzasın..
Değmeyin, şişe suyu satışları patlasın..
Suyu beğenmeyen cola turka içsin, ne olur?
Dere yamacındaki köylerin foseptikleri süslesin suyu..
Üstüne bir ozon ve temiz su..
İster abdest al, ister gusul..
Fetva verenleri bile çıkar ya..
Hatta, dedelerimiz teyemmüm ederdi diyenler çoğalır, emin olun..
Ne ki,
Suyumuzu boyamayın ne olur, boyamayın..
Bırakın..
Sarı aksın..
Kirli ve tatsız..
Zira biz..
Bundan beterine de müstehakız..