Erzurum’u dert edinen yakın çevre dostlardan birisi aradı…
“Allah aşkına şu atlama kulelerini ele alın…
Yazın!”
“Hayırdır, ne oldu anlı şanlı kulelerimize?” deyince…
“Bir şey olmadı olmadı da…
Sanki sahipsiz bırakıldılar gibi bir hal var…
Gelin bir bakın kulelerin etrafında ciddi bir bakımsızlık var…
Öyle ki…
Diz boyu yaban otlarından geçilmiyor!”
İçimden …
“Dert ettiği şeye bak!” dedim…
Sonra utandım…
Öyle ya…
Duyarlı bir Erzurumlu, bunu sıkıntı etmeyip de neyi edecek…
***
Bir ara “atlama kuleleri Erzurum’u ifade eden simgeler olsun” diyenler oldu…
Siluet latif ya…
Düşünsenize Çifte Minareli Medrese’ye alternatif…
Kimse yadırgamadı bu görüşü…
Sebep…
Görüntü güzelliği…
İfade netliği…
Erzurum’u tarif etmesi…
Öyleyse…
Buraya gözümüz gibi bakmamız gerekmez mi?
***
Bakılmıyor!
Ki, duyarlı bir hemşerimiz arayıp hatırlatma gereği duyuyor…
***
Bir başkası…
Dadaş meşrepli başka bir hemşerimiz de…
“Bu kulelerin tepesine niye birer Türk Bayrağı dikilmiyor” derdinde…
Haklı…
Şehirde birçok kurumun önünde devasa bayraklar var…
Dalgalandıkça gurur veriyor hepimize…
Orası çok daha müsait…
Niye yok!?
***
“Olabilir ki ilgilerin aklına gelmemiştir dedik” ve…
Hatırlatalım istedik!
“Vakit geçirilmeden bayrağımız dalgalandırılarak kulelerin şenlendirilmesi sağlansın”
Milletin talebi bu…
Bu tür meseleleri hiçbirimiz küçümsemeyelim…
En çok ciddiye almamız gereken işlerdendir bunlar!
Milli heyecan ve sahiplenme duygusu sürekli ayakta tutulmalı ki…
Milletleşme süreci tamamlansın…
Birimiz hepimiz, hepimiz birimiz için yaklaşımı hayatiyet kazansın…