Şeytanın Gör Dediği
9/1/2008
Doğru Çözüm…
8/27/2008
Gösterilen dişler
6/7/2008
Saygısızlığın saygısızlığı
5/31/2008
Islıkçı başılar
5/24/2008
Kıbrıs’ta çözüme yönelik görüşmelerin 8.turu 03 Eylül günü yapıldı. Görüşme öncesinde ve sonrasında yapılan açıklamalar, Rum tarafının pozisyonunu koruduğunu işaret ediyordu.
Bu nedenden olacak Kuzey Kıbrıs Türk Cumhuriyeti Meclisi acilen gizli toplantıya çağrıldı.
Kıbrıs Rum Yönetimi Dişişleri Bakanı Bay Markos Kipriyanu, görüşme öncesinde Kıbrıs Rum Haber Ajansına konuşuyordu. Bay Kipriyanu uluslararası güçlerin müzakerecilere müdahalede bulunmamalarını istiyordu.
Bu güne değin yapılan 7 tur görüşmelerden sonuç alınmamasının temelinde dışarıdan yapılan müdahalelerin bulunduğu bir gerçektir. Emperyal amaçlarla ve egemen olmak isteyen güçler adadaki yapıyı kendilerine göre biçimlendirmek istemektedirler.
Rumların uzlaşmazlığı kadar, bu olgu da yaşamsal önemdedir. Bu güçler bugüne değin Kıbrıs’ta çözümden yana olmuş olsa idiler, adada Türklerin de yaşamakta olduğunu da kabul ederlerdi. Annan’ın Belgesi’nin referanduma sunulduğu dönemde adada Türklerin de var olduğunu zoraki de olsa kabul ettiler.
Bu dönemde Türkler üzerinde yapılan çalışmalar, çok net olarak biliniyor. Kısa bir süre sonrada Türkler sürekli olarak yok sayılmaya başlandı. BM’le AB’nde alınan kararlar bunun göstergesi olmaktadır.
Adaya kendi emperyal çıkarları doğrultusunda biçim vermek isteyen, hariçten havanın uzununu çekenler, Kıbrıs’taki Türk varlığını tanımak zorundadırlar. Suyu havana doldurarak çözüme ulaşılamayacağı gerçeğini, göreceklerini ummak istiyoruz.
Uluslararası güçlerden yardım uman Bay Kipriyanu’nun bu güçlere adadaki Türk gerçeğini de anımsatmasını istiyoruz. Kendisi bu gerçeklerlerle sürekli olarak yüzleşmekte olduğuna göre, gereğini de yapmak O’na düşmektedir. Böylelikle de çözüme katkıda bulunmuş olmakla her zaman anımsanır.
Çözüme yönelik görüşmeler sürdürülürken, Rum Yönetimi, “HELBROC EU Battle Grup” tarafından düzenlenen tatbikata katılıyor. Bilindiği gibi Rum Yönetimi bir süre önce Fransa ile Doğu Akdeniz de askeri bir tatbikat gerçekleştirmişti.
Bu dönemde Türkiye’nin yaptığı uyarılara Fransa, Rum Yönetimi ile imzaladıkları savunma ve işbirliği anlaşmasını gerekçe göstererek bildiğini okumayı sürdürmüştü. Şimdilerde ise Rum Yönetimi ile Yunanistan-Bulgaristan’la birlikte Romanya’nın da bu tatbikata katılacağı duyuruluyor.
Rumlar son dönemde bu tür yaklaşımlarla uluslararası söylemle fiili bir durum yaratıyorlar. Yapılanlar karşısında uyarıda bulunmanın yeterli olmadığı gerçeği ile sürekli olarak yüzleşiyoruz. Atına binenin bırakın Üsküdar’ı geçmeyi, soluğu Brüksel’de almaktadır.
Bu aşamada karşı tarafın fiili durum yaratmasına dur diyebilmek gerekmektedir. Bunun için Anadolu coğrafyası ile Kuzey Kıbrıs Türk Cumhuriyeti arasındaki bölge “ münhasır bir ekonomik bölge” ilan edilerek bir anlaşmanın yapılması gerekiyor.
Uluslararası ilişkilerde karşılıklılık ilkesinde böylece kurulmuş olacaktır. Sonrasında ise çözüme giden yol da açılmış olacaktır. Çünkü uluslararası güçler Ankara’nın kapısını aşındıracaklardır.
Geçtiğimiz gün yapılan görüşmelerden çıkan Talat; Ankara ile aynı görüşü paylaştıklarını duyuruyordu. Hangi Ankara ile anlaştıklarına ise açıklık getirmiyordu. Bu konuya açıklık getirmesini de ummak gibi bir hakkımızın olduğunu söylemek istiyoruz.
Görüşme sonrasında yoldaş Hristofyas’ın, 1977 yılında imzalanan Denktaş-Makarios anlaşmasına karşı çıkışı anlaşılır bir husus olmasa gerek.
Yoldaş Hristofyas; Makarios’un iki bölgeli, iki toplumlu federal bir çözümü kabul etmesini büyük bir ödün olarak niteliyor.
Yoldaş açıklamasının devamında “Başından belirtmek isterim ki, bu ödün, Rum tarafının sorunlarını zorlamıştır ve gelebileceği son noktaya da getirmiştir.” diyordu.
Nasıl olursa olsun barış ve çözümden yana olanlara duyurulur.
SEVGİ ile kalınız…