MENÜ
Erzurum 19°
Erzurum Gazetesi
PAYLAŞ 
Facebook'ta Paylaş
Facebook'ta Paylaş
Facebook'ta Paylaş
Facebook'ta Paylaş
Facebook'ta Paylaş
Gösterilen dişler
Ahmet Göksan
YAZARLAR
7 Haziran 2008 Cumartesi

Gösterilen dişler

Aradan geçen sürede her hareketi ve davranışı konu olan bu bayın, geçmiş bir yılını değerlendirirken en fazla AB'ni tahrip ettiğini söylemek olasıdır. Kendi iç politik gelişmelerini değerlendirme dışı tutmak durumundayız. Bu tür değerlendirmeleri Fransızların yapmaları gerekiyor. Önümüzdeki Temmuz ayında AB'nin dönem onbaşılığı koltuğuna oturacak olan Fransa'nın, Türkiye'ye AB açısından olan bakışında daha fazla sertleşme beklemediğimizi belirtmek durumundayız. Geçmişten gelen Türkiye karşıtlığının bu Bay'la doruğa çıktığını da vurgulamak istiyoruz. AB içinde Amerika'nın Truva atı olarak bilinen İngiltere ile birlikte Amerikan yandaşlığının geride bıraktığımız yılda ivme kazandığı da gözlerden kaçmadı. AB'nde bazı kesimlerde Türkiye karşıtlığının abartılmakta olduğu görüşlerinin ortalık yere çıkmasına karşın, Türkiye'yi hedef alan ayırımcı yasa kabul edildi. Bu konuda yapılan açıklamalarda yasa, yanlış bir yaklaşım olmanın ötesinde, "ikiyüzlü" "utanç verici" ve "ırkçı" olarak tanımlanıyor. Konuya ilişkin olarak Fransa'nın uluslararası siyaset uzmanlarından Bernard Guetta, "Dış siyaseti iç siyasetin tutsağı etmek bir siyasetçinin yapabileceği hataların başında gelir. Örneğin eski Fransa Cumhurbaşkanı Chirac'ın Türkiye korkusu ile Anayasa referandumuna ekleme çabası, AB Anayasası'na ilişkin halk oylamasında HAYIR çıkmasını engelleyememişti" diyordu. Bu tür davranışların Fransa'nın çıkarlarına aykırı olduğunu vurgulayan Bay Guetta, "Türkiye'nin üyeliğine karşı olmak hakkımız vardır. Ama Türkleri böyle tokatlayamazsınız. Üstelik Fransa'nın Türkiye'de sayısız kozu vardır, daha da olabilir. Her durumda Türkiye'nin AB'ne daha doğrusu AB'nin Türkiye'ye girmesi aşaması, ancak Sarkozy'nin haleflerinin gündemine gelecektir. Yeter artık, yersiz bir biçimde kendi kendimize ateş etmekten vazgeçelim" çağrısını yapıyordu. Fransa'nın çıkarları öne çıkarılırken, Türkiye AB ilişkilerinde en üst düzey karar organı olan Ortaklık Konseyi'nde konuşan Olly Rehn, "katılım'a değil reformlara odaklanın" diye konuşuyordu. Müzakereler aşamasında "katılım" sözcüğünün çıkarılması yine Fransa'nın isteği üzerine tasarıdan çıkarıldı. Buna karşın bir siyasetçinin Türkiye'yi bu tür adamlara şikayet etmesi anlaşılır bir husus olmanın ötesindedir. Kıbrıs sorununu 2008 yılı sonuna kadar çözmek için yola çıkan yoldaşların arabası duvara çarpmadan su kaynatmıştı. Süratli gidişlerine kimsenin ayak uyduramadığı noktada bir taraflarının açıkta kalmakta olduğu görülüyor. Rumların bir taraflarının sürekli olarak açıkta olduğu biliniyordu. Bay Yoldaş'ın geçtiğimiz günlerde görüşmeleri yürütmekte olan komitelerdeki Rum başkanlarla bir araya geldiği Rum basınında yer aldı. Bay Yoldaş, "Çetin müzakereler olacağını ve Türkiye'nin tezlerini değiştirmemesi durumunda çözümün olmayacağının" türküsünü çığırıyordu. Hiç kimse de Bay Yoldaş'a, "mademki anlaşmak istiyorsunuz. Tezlerinizde neden değişiklik yapmayı düşünmüyorsunuz" diye sormadı veya sormak istemedi. Ne de olsa Barış'a koşar adım gidiliyordu… Yoldaş efendi bununla da kalmadı. "Kıbrıs'ta yeni ortaklık devletini kabul etmelerinin söz konusu olmadığını, tek egemenliği, bir vatandaşlığı, tek uluslararası temsiliyeti olan bir devlet olacak. Kuracağımız iki bölgeli, iki toplumlu federasyonun temeli de budur" diye konuşuyordu. Bu yaklaşıma Barış diye yaklaşanların, düşledikleri Barış'ın kendilerine kalmasını istiyoruz. Kuzey Kıbrıs Türk Cumhuriyeti'nin 25. kuruluşunu kutlamaya hazırlandığımız noktada, "Bizler böyle bir Barış'tan yana değiliz. Üstü kalsın" deme hakkımızın olduğunun bilinmesini istiyoruz. SEVGİ ile kalınız…
Yorum Ekle
Yorumunuz gönderildi
Yorumunuz editör incelemesinden sonra yayınlanacaktır
Yorumlar

   Bu yazı henüz yorumlanmamış...

Yazarın Diğer Yazıları
Sayfa başına gitSayfa başına git
Masaüstü Görünümü  ♦   Künye
Copyright © 2025 Erzurum Gazetesi