Erzurum’un çok değerli bir insanı daha göçtü…
Sık sık yanına uğrayıp, Erzurum üzerine sohbet ettiğimiz bir büyüğümüzdü…
Gazetemizin de çok sıkı takipçisi…
Nurettin Dumlu Bey’le birlikte ziyaretini hiç aksatmazdık…
Duyarlı…
Erzurum aşkıyla dolu bir İnsandı…
Orhan Kurukahvecioğlu…
Erzurum’da kahve işi Orhan Ağabeyin büyüklerinin adıyla hep bilinirmiş…
Tebriz kapıda uzun yıllar bu işin toptan ve perakende ticaretini yapmışlar…
Kendisi de, çok zamandır Habip Baba Türbesi civarındaki dükkanında eğleşiyordu…
Hastalık yakışmıyordu O’na…
Hele Ölüm!
Şükür tesellimiz var!
Ne diyor şair:
Ölüm güzel şey,budur perde ardından haber...
Hiç güzel olmasaydı ölür müydü peygamber?...
***
Orhan Kurukahvecioğlu’nu tanıyan herkes seviyordu…
Açık sözlü, ama asla patavassız değildi…
Sevdiğini sıkı sıkıya tutardı…
Arkasını hiç yere getirmezdi…
Erzurum’un gelişip kalkınması adına öyle hayalleri vardı ki…
Çok anlatırdı…
Rahmetli, siyasetle de ilintiliydi…
Uzun yıllar AP, DYP çizgisinde politika yapmış; bir ara, Belediye Meclis Üyeliği görevinde bulunmuştu…
Hatıralarını çok dinledik…
Eskiyle şimdiyi kıyaslamayı da pek severdi…
Önceleri, “utanma vardı” diyerek başlardı…
Özellikle “etten önce tencereye düşen” tiplerin başta siyaset olmak üzere hayat zeminini kirletmelerinden yana dertlenirdi…
Güzel bir ağabeyiydi…
Başın dara düştüğünde yanına gidebileceğin kıvamda…
Tam dadaş tarifiyle örtüşür tarzda…
İzzet, ikram, güler yüz; O’nu tarif eden öncelikli hususiyetleriydi…
***
Orhan ağabeyi yazarken, son karşılaştığımızdaki aktarımını atlamak olmaz…
Her zamanki gibi hatır faslının ardından o bildik karşılıkları vermedi…
Bu defa…
“Nasılsın?” sualimize…
“Ne olsun işte, eksik kalan günlerimizi tamamlıyoruz” demişti…
Filozof vari bir cevap…
Ardından da…
“Rabbim tedarikli etsin”le tamamlamıştı…
Öyledir inşallah…
Duamız öyle olmasına…
Taksiratlarının hasenata tebdiline…
***
Her ölümün ardından, kalanlar “yazık oldu” derler ya…
Acaba öyle midir?
Burada hazırlığını yapana ne mutlu demek lazım…
Herkes için…
Rahmetli Orhan ağabey, edepli olmayı iman için çok önemserdi…
Ve sıkça Lokman Hekim’in “edebi, edepsizlerden öğrendim” tespitine gönderme yapardı…
Bir de…
Usturuplu konuşmanın ehemmiyetini özellikle vurgular…
Ardından da…
Bir bilge aktarımı sunardı…
Derdi ki…
Bir insanın zekasının konuşmasından ölçüleceğini söyleyen akıllı birisine…
Bir başkası, “ya hiç konuşmazsa” demiş de…
Aldığı cevap şok etmiş!
O kadar zeki insan var mı ki?
***
Dedik ya…
İyi insandı; hep iyilikle, güzellikle yad edeceğiz…
Makamı cennet olsun inşallah!