Haber küçük ama muhtevası büyük…
Bir spotunu aktaralım…
“İstanbul Üniversitesi İletişim Fakültesinde öğretim görevlisi olarak görev yapan Dr. İlhami Fındıkçı doğup büyüdüğü köyüne Kuran Kursu yaptıracak. Dr. Fındıkçı, Horasan’ın Yeşilyurt Köyüne yaptıracağı kuran kursu için Erzurum Valisi Sebahattin Öztürk ile protokol imzaladı.”
İlhami Fındıkçı ismine aşinayız…
İletişim sahamsında yayınlanmış birkaç kitabı var…
Güzel bir insan…
Israrla altını çizdiğimiz “dadaş kumaşı”na sahip biri…
Doğduğu köyü de biliyoruz…
Yeşilyurt sonraki ismi…
Evvelinde ise ilginç bir adı vardı…
“Iğırbığır”
Köye giden bir ağabeyim anlatmıştı…
Yediden yetmişe misafirperver insanlardan müteşekkil…
Gitmeye gör…
Bir tarafında muhtar, öbür yanında imam anında kuşatırlar…
Yedirip içirmeden, hoş vakit geçirtip, milletimize has konukseverliğin en alasını göstermeden bırakmazlar…
İlhami Fındıkçı Hoca böyle bir iklimde yeşermiş…
Ayrıldıktan sonra da köyünü hiç ihmal etmemiş…
Yine köye gidenler anlattılar…
Köşk misali bir konak yaptırmış ki…
İrtibatı kesilmesin…
Her sene muhakkak surette gidip, evinde bir müddet eğleşirmiş…
Dedik ya…
Mayasında dadaşlık var …
***
Bu değerli ve güzel insan şimdi de, kuran kursu yaptırıyor…
Bir Erzurumlu olarak kendisine şükran sunuyoruz…
Sadece bu sebepten dolayı değil…
Öğrettiği için…
Hatırlattığı için…
Hasılı “iyi” insan tarifini yaptığı için…
Öğretiyor zira, vefa denen insan olmanın ilk basamağı kuralını canlı tutuyor…
Yıllar önce ayrıldığı köyünü terk etmeyerek…
Köyün çok değerli, çök güzel insanlarıyla gönül bağını koparmayarak…
Hatırlatıyor…
Çünkü, bu yüksek değerler haylidir unutuldu, unutturuldu…
Bizi biz yapan…
Şimdilerde çok dillendirilen etnik unsur denen uyduruk öğeyi hesap dışı yaparak bir millet olmayı öğretiyor!
Asıl olanın “ben” bencilliği değil “biz” hakikatinin kuşattığı paylaşımcı ruh olduğunu öğretiyor…
İlhami Fındıkçı ismi geçtiğinde, zihnimiz otomata bağlanmışçasına “iyi”, “güzel” çağrışım sinyalleri veriyor artık…
Bir insan için ne büyük bir nimettir…
Hoca’nın yaşı geçkin de değil…
Bildiğimiz kadarıyla 40’lı yaşlarda…
Eskilerin tarifiyle tam kemal dönemi…
Ki, O’da yapıp ettikleriyle bunu ortaya koymuş oluyor.
***
Bundan birkaç yıl evvel de, ETSO’da bir etkinlik düzenlemişti…
O yıllarda TÜGİAD (Türkiye Genç İşadamları Derneği)’ın öncü isimlerindendi…
Muammer Cindilli ağabeyimizin de katkısı olmuştu…
Bu notu, yapılan güzellikleri yeri geldiğinde yazan çizen bulunur hatırlatması için özellikle ve özenle kayda geçiyorum…
İşin bu kısmı da bizim vazifemiz…
Aksi vebal olur!
Son söz: Rabbim Fındıkçıların sayısını artırsın…