Okurlarımızın yorumları olmasa bu konuyu ele almayacaktık…
Pazar günü Erzurum’da yaşanan çirkinliği gazetemiz haber olarak değerlendirmedi…
Biz de, pazartesi günkü yazımızda üstü kapalı bir biçimde değindik…
Çoğunluk üslubumuzu bilse de, bütün okurları tatmin esas stratejimiz…
Öyleyse…
Başta, “Yoncalık” adıyla yorum gönderen okurumuz olmak üzere…
Hepsine cevap niteliğinde yazıyoruz…
İsterseniz Yoncalık ne demiş önce ona bakalım…
“Çok açık, net bir soru: Siz özgür bir yazar mısınız ? :: Dünü unutursanız-unutturursanız, yarın geç olduğunda, güç olduğunda altına girdiğiniz sorumluluğa karşı nasıl hesap vereceksiniz ? Unutmayın sayın yazar, asla unutmayın… kaybetmeler unutmalarla baslar.. Dışarıdan gelip bizi bize düşüren, düşürmeye can atan çalışan, Altan Tan’lara sessiz kalmayın. Akıllı, makul bir şekilde.. Partiler, kişiler gelir geçer, şehrin geleceğine sıçrayan bu kıvılcımı görmezden gelmeyin.. Geç olmadan !”
Türkçe karakter düzeltmeleriyle aynen bunları söylemiş…
Bir başka okurumuz Yavuz Kırmızıgöz ise, şöyle bir mesaj göndermiş:
“Yerel Basın olarak Erzurum'da gerçekleşen olayları objektif tarafsız bir gözle sizleri takip eden insanlara iletmeniz gerektiğine inanıyorum... Bu girişi neden yaptım biliyor musunuz? Haberlerinizi sürekli takip eden biri olarak geçen Pazar günü Erzurum'da gerçekleştirilen Nevruz gösterilerindeki olaylar gazeteniz için haber değeri taşımıyor herhalde… Ama yukarıdaki sözler haber değeri taşıyor!!!.. Yaklaşık iki gündür haberlerinizi dikkatle inceliyorum... Ancak Pazar gününe dair hiç ama hiç bir yorum getirmemişsiniz... Bu konuda eleştirilerim dikkate alınır mı bilmiyorum ama daha tarafsız, objektif basın bekliyorum.....”
Her iki değerli okurumuza şükran borçluyuz…
Zira duyarlılar; hassasiyetleri Erzurum…
Tepkilerine de saygı duyuyoruz…
Ancak!
***
İsterseniz Yoncalık’ın özgür olup olmadığımız sualine hemen net bir cevap verelim…
Değiliz! Evet evet… Özgür değiliz…
Elimize kalem verilmiş, ciddi okur kitlesi olan bir gazetede köşe açılmış diye kendimizi sorumsuz davranan biri olarak görmüyoruz…
Bizi dört bir yandan kuşatan ve her aklımıza geleni yazıya dökmemize mani olan duyarlılıklarımız var…
Bireysel değil; bütünüyle toplumsal…
Yeri geldikçe söylüyoruz ya…
Önceliğimiz Erzurum diye…
Öyle olunca da… Her haberi ve köşemize aldığımız her konuyu kılı kırk yararak yapmak zorunda hissediyoruz…
“Çalakalem” yaklaşımı bize uzak!
Toplumun sinir uçlarını harekete geçirecek, can sıkacak, kardeşlik iklimine halel getirecek haber ve yorumlara fersah fersah mesafe koyuyoruz…
Evet… doğru; Pazar günkü olay fena halde rahatsız ediciydi…
Hasbelkader vekil pozisyonu almış bir “densizin” yaptıkları hangi dadaşı rahatsız etmez ki…
Fakat…
Adı üstünde densiz!
Dahası “malul” biri…
Bu tiplerin istediği zaten bu değil mi?
Gazetelerde çarşaf çarşaf haber olmak; TV’lerde arzı endam etmek…
Bu sayede de “adam” safına geçmek!
Ayrıca…
Bizim anlayışımıza göre terör belasını besleyen birinci unsur basın yayın organlarının aymaz yaklaşımıdır…
Sabah akşam reklamlarını yapıyoruz…
İstedikleri bu değil mi?
Üç çocuk iki molotofu bir kaldırıma atıp kaçıyor; bizim büyük basın sütun sütun bunu habere çeviriyor…
Gencin, çocuğun ruh halini düşünsenize…
Kendilerini, “önemli adam” , “Türkiye’nin gündemini değiştiren insanlar” diye görmeye başlıyorlar…
Sonra… Bütünüyle o kampın adamı olup çıkıyorlar…
Müsebbip kim?
Basın!
Öyleyse…
Biz bu oyuna gelmeyiz!
Etkimiz ne olur?
Orası bize karanlık…
Rahatlatan tarafı vicdani aydınlık…
Şükür o kısım çok net..
***
Yoncalık, partilerden bahsetmiş…
Sanki bir angajmanımız varmış düşüncesiyle…
Yok böyle bir şey…
Hizmet edene saygı duyup, elimizden geldiğince yardım sunuyoruz…
Hangi parti olursa olsun…
Fark etmiyor!
“Şehrin geleceğine sıçrayan kıvılcım”ın önünü almanın sahici yöntemi bize göre bu…
“Tek millet” konseptine zarar verecek tarzdan uzak durmak…
Haa, bu arada şunu özellikle kayda geçelim ki…
Okurlarımızın kahir ekseriyetinin can alıcı bir başka talepleri var…
Siyaset kurumuna intisap etmişlerin nitelik problemlerinin halli…
İşte, bahse konu kıvılcımı ateşe çevirecek olan budur!
Buraya yoğunlaşalım…
Parti yöneticilerini daha eğitimli, içinde yaşadığı toplumu yakından tanıyan, sosyolojik hakikatlere aşina isimlerden seçelim…
Konuya ilişkin sayfalarca yazmak mümkün…
Ama…
Ne demiştik; “özgür değiliz”…
İroni değil, hakikat!
Umarız hem Yoncalık hem Yavuz Kırmızıgöz ve dahi bu yönde kafasında soru oluşan değerli okurlarımızı tatmin eden bir cevap olmuştur!
Önceliği Erzurum olan herkese içten sevgimiz ve saygımız bakidir!