MENÜ
Erzurum
Erzurum Gazetesi
PAYLAŞ 
Facebook'ta Paylaş
Facebook'ta Paylaş
Facebook'ta Paylaş
Facebook'ta Paylaş
Facebook'ta Paylaş
Dün’ü unutun; Çanakkale’yi asla!
Mahmut Akdağ
YAZARLAR
18 Mart 2013 Pazartesi

Dün’ü unutun; Çanakkale’yi asla!

Bugün canım hiçbir şey yazmak istemiyor!
Aslında söyleyecek çok şeyimiz var da…
Hulk içinde kalsın!
Sadece şunu belirtelim ki…
Yaşananlar hayra alamet değil…
Geçtiğimiz gün bir toplantıda Erzurum’un kanaat önderlerinden bir ağabeyim güzel bir konuşma yaptı…
Özellikle de bir şeyin altını kalın puntolarla çizdi…
Bugün yaşanan her şeyi izah, o vurguda vardı…
Diyordu ki…
“Mehmet Akif Ersoy hayatında bir defa “Arnavutum” dedi…
Arnavutların isyanını bastırmak için…
Yine Said Nursi Hazretleri de, ömrü boyunca bir defa “Kürtüm” dedi…
1925 isyanını bastırmak için…”
Şimdi ne haldeyiz…
Sabah yatağından kalkan kendine etnik bir kuyruk bulmanın peşinde…
Böyle bir zeminde kardeşlik diye bir mefhum hayat bulur mu?
Yazık!
Hem, çok yazık!
***
Bugün 18 Mart…
Türk tarihinin en muhteşem günlerinden biri…
Dün’e ait çirkin resmi unutup, bir mektup sunalım…
Kim bilir kaçıncı kez yayınlanmıştır…
Olsun; biz de aktaralım…
En azından okurken bizi ferahlattı…
Ola ki…
Okurlarımızı da bu kasvetli ortamdan uzaklaştırır…
Buyurun:
***
Üsteğmen Faruk, cepheye yeni gelen askerleri denetlerken, bir yandan da onlarla Sohbet ediyor, ' Nerelisin?' gibi sorular soruyordu.
Gözleri bir ara, saçının ortası sararmış bir delikanlıya takıldı Yanına çağırdı ve merakla sordu:
" Adın ne senin evladım?" dedi.
" Ali, komutanım" dedi.
" Nerelisin?"
" Tokatlıyım, komutanım, Tokat'ın Zile kazasındanım..."
" Peki evladım,bu kafanın hali ne?
Saçlarının ortası neden kırmızı boyalı böyle?"
" Cepheye gelmeden önce anam saçıma kına yaktı komutanım. Neden yaktığını
da bilmiyorum."
" Peki dedi üsteğmen. "Gidebilirisin Kınalı Ali."
O günden sonra Ali'nin adı Kınalı Ali oldu.
Cephede tüm arkadaşları Kınalı Ali demekle yetinmiyor, saçındaki kınayı da alay konusu yapıyorlardı. Kınalı Ali, arkadaşlarına karşı sevecen ve dürüst tutumu sayesinde, kısa sürede hepsinin sevgisini kazandı. Bir gün memleketine mektup göndermek için arkadaşlarından yardım istedi.
" Anama, babama burada iyi olduğumu bildirmek istiyorum. Ama okumam yazmam yok. Biriniz yardım edebilir misiniz?"
Biri değil, birçok arkadaşı yardıma geldi.
" Sen söyle biz yazalım" dediler. Kınalı Ali söylüyor, bir arkadaşı yazıyor, diğeri de Söylenenlerin doğru yazılıp yazılmadığını denetliyordu.
" Sevgili anacığım, babacığım hasretle ellerinizden öperim. Ben burada çok iyiyim, beni sakın merak etmeyin."
Kız kardeşini, kendinden küçük erkek kardeşinin sağlığını ve hatırını sorduktan sonra, köydeki herkesin burnunda tüttüğünü ve kimsenin kendisini merak etmemesini söyledikten sonra, biz burada var oldukça bilesiniz ki düşman bir adım bile ilerleyemeyecektir tümcesi ile bitiriyordu.
Tam zarf kapatılırken Ali " iki üç satır daha ekleteceğini" söyleyerek mektubun sonuna şunları yazdırdı.
" Anacığım, beni buraya gönderirken kafama kına yaktın ama, Burada komutanlarım da, arkadaşlarımda benle hep dalga geçiyorlar. Cepheye gitmek sırası yakında inşallah kardeşim Ahmet'e gelecek, Onu gönderirken sakın kına yakma saçına. Onunla da dalga geçmesinler. Tekrar ellerinden öperim anacığım."
Gelibolu'da savaş giderek şiddetleniyordu. İngilizler kesin sonuç almak için tüm güçleriyle yükleniyorlardı. Cephede savaşan askerlerimiz önceleri birer, birer, sonraları beşer, beşer,
Onar, onar şehit oluyorlardı. Gelen destek güçleri de yeterli olmuyor, onlarında sayıları giderek azalıyordu.
Gelibolu düşmek üzereydi. Kınalı Ali'nin komutanı bu durum karşısında çaresizdi. Kendi bölüğü henüz sıcak temasa hazır değildi. Genç erlerine insan bedeninin süngü ve mermilerle orak gibi biçildiği bu cepheye göndermek zorunda kalmaması için Allah'a dua ediyordu.
Komutanlarını düşünceli ve sıkıntılı gören Kınalı Ali ve arkadaşları, komutanlarına gidip, ondan kendilerini cepheye göndermesini istediler. Askerlerinin ısrarları üzerine komutanları daha fazla direnemedi ve ölüme gönderdiğini bile bile bu isteklerini kabul etmek zorunda kaldı.
Kınalı Ali ve arkadaşları, sevinç çığlıkları atarak cepheye; hayır, bile, bile ölüme gidiyorlardı.
O gün güle oynaya Gelibolu cephesinde ölümle buluşacakları yere koşan Kınalı Ali'nin bölüğünden tek kişi geri dönmedi. Gidenlerin tümü şehit olmuştu. Bu olaydan kısa bir süre sonra Kınalı Ali'ye anne, babasından mektup geldi. Onun yerine komutanı aldı mektubu ve buruk bir ifade ile okumaya başladı. Cepheye gitmeden önce arkadaşlarına yazdırdığı mektubuna aile adına babası yanıt veriyordu.
" Oğlum Ali, nasılsın, iyi misin? Gözlerinden öperim, selam ederim. Öküzü sattık, parasının yarısını sana gönderiyoruz, yarısını da yakında cepheye gidecek küçük kardeşine veriyoruz. şimdi öküzün yerine tarlayı ben sürüyorum. Fazla yorulmuyorum da. Sen sakın bizi düşünme."
Babası mektupta köydeki herkesten akrabalarından haberler verdikten sonra "şimdi ananın sana diyeceği var" diyerek sözü ona bırakıyordu.
Mektubun bundan sonraki bölümü Kınalı Ali'nin anasının ağzından yazılmıştı şöyle diyordu anası: " Oğlum Ali, yazmışsın ki kafamdaki kınayla dalga geçtiler. Kardeşime de yakma demişsin. Kardeşine de yaktım. Komutanlarına ve arkadaşlarına söyle senle dalga geçmesinler. Bizde üç işe kına yakarlar;
GELİNLİK KIZA, GİTSİN AİLESİNE, ÇOCUKLARINA KURBAN OLSUN DİYE
KURBANLIK KOÇA, ALLAH'A KURBAN OLSUN DIYE
ASKERE GİDEN YIĞITLERİMİZE, VATANA KURBAN OLSUN DİYE...
Gözlerinden öper, selam ederim. Allah'a emanet olun
" Ali'nin mektubu okunurken ve çevresindeki herkes onu dinlerken, hıçkıra, hıçkıra ağlıyordu... " (Bu mektubun aslı Çanakkale Müzesindedir.)
 

Yorum Ekle
Yorumunuz gönderildi
Yorumunuz editör incelemesinden sonra yayınlanacaktır
Yorumlar
 yoncalik,
 18 Mart 2013 Pazartesi 19:24
Cok acik, netbi soru: Siz özgür bir yazarmisiniz ? :: Dünü unutursaniz-unutturursaniz, yarin gec oldugunda, güc oldugunda altina girdiginiz sorumlulaga karsi nasil hesap vereceksiniz ? Unutmayin sayin yazar, asla unutmayin..kaybetmeler unutmalarla baslar..Disardan gelip bizi bize düsüren, düsürmeye can atan calisan, Altan Tan lara sessiz kalmayin. Akilli, makul bisekilde..Partiler, kisiler gelir gecer, sehrin gelecegine sicrayan bu kivilcimi görmezden gelmeyin..Gec olmadan !
Yazarın Diğer Yazıları
Sayfa başına gitSayfa başına git
Masaüstü Görünümü  ♦   Künye
Copyright © 2025 Erzurum Gazetesi