Kentsel dönüşüm Erzurum için hayati bir proje.
Karşı çıkan, olmasın diyen çıkmaz.
Hatta, yavaş gidiyor serzenişlerine rastlıyoruz.
Bunun yanında, bu proje kapsamında işyerleri, evleri söküm alanı içinde olanlardan çok sayıda şikayet var.
Hepsinin ortak problemi ise, yıkılacak mülklerine hak ettiğinin altında bir değer biçilmesi…
Haklı olanı da var haksız olanı da…
Özellikle işyerleri için önemli bir noksanlık gözlemledik…
Şöyle ki…
Öyle dükkanlar var ki, 50, 60, 70 yıldır aynı yerde ticaret yapılıyor…
Cadde isminden ziyade söz konusu dükkan isimleriyle tarif edilen yerler buraları…
Bunların istimlak değeri ile, yanında yöresinde bulunan ve hiçbir marka değeri olmayan mülkler için aynı fiyat tespit olunmuş…
Bu ciddi bir haksızlık…
Tabii, bu değerleri tayin eden kurum söz konusu haksızlığı yapmış demek yanlış olur…
Zira, biz de biliyoruz ki, bunun belli kriterleri var…
Türkiye’nin hemen her tarafında…
Zaten haksız nitelemesini bu noktada yapıyoruz…
Olması gereken, mülk değerinin yanında bir de marka değeri olmalıydı…
***
Geçtiğimiz gün Erzurum’un tanınmış bir esnafıyla konuştuk…
Adamcağızın yüzünden düşen bin parça…
Morali öylesine bozuk ki…
Meramını bile doğru dürüst ifade edemiyor…
Söylediği şu: “Tabla üzerinde başladığımız ticareti 70 yıl boyunca devam ettirdik. Uzun yıllardır da, dükkan şeklinde işletiyoruz… Bırakın Erzurum’u dışarıdan gelenler dahi bize uğramadan gitmezler… Ülke çapında bir marka oluşturduk… Şimdi yıkılıyor; öyle bir değer biçilmiş ki, geçtiğimiz yıllarda yaptırdığımız tadilata ödediğimizin dahi altında… Onlarca insan buradan evine ekmek götürüyor, ne yapacağımızı şaşırdık. Mahkemeye verdik; oradan da bir sonuç alamadık…”
Böyle devam ediyor Erzurumlu esnaf…
Bildiğimiz, tanıdığımız ve söylediklerinin tamamının doğruluğuna şahitlik edebileceğimiz biri…
Yani hakikaten ülke genelinde ün yapmış, markalaşmış esnaf…
Şimdi bu arkadaşımız, dükkanından olduğu yetmiyor gibi bir de, parasal olarak eline bir şey geçmeyeceğine yanıyor…
Sevimsiz bir durum değil mi?
***
Bir dostumuz bu hali dinledikten sonra şöyle bir değerlendirmede bulundu…
Dedi ki… Yönetimde esas tebaanın huzurunu temindir… Şehrin dört başı mamur hale gelse, fiziki şartları çok alayişli, gösterişli olsa da, halkın bir kısmı huzursuz edilse, yapılanlardan bir hayır gelmez; kendileri de hayır görmez!
Bir başkası ise şu saptamayı yaptı…
Mahmut Uykusuz Belediye Başkanı olur olmaz, küçük esnafa kan kusturmakla işe başladı… Kiraları onlarca kat artırdı, kimi garibanların dükkanlarını yıktı… Beddua edenin haddi oldu hesabı olmadı; sonuç ortada!
Tabii, bizim anlattığımız olayın belediyelerle ilgisi çok fazla değil…
Yani bu istimlak değerlerini tespit bakanlıklar marifetiyle yapılıyor…
Bildiğimiz kadarıyla Çevre ve Şehircilik Bakanlığı…
O kanala ulaşıp, bu açık haksızlığın giderilmesi gerekiyordu…
Zannederim, şu ana kadar istimlak kararı çıkanlar için bunun vakti geçmiş…
Hiç değilse bundan sonrası için bu adımlar atılabilir.
Sayın Başbakan’ın her daim ifade ettiği gerçek çizgisinde…
Ne diyor Başbakan…
“İnsanı yaşat ki devlet yaşasın!”
Yaşatmanın da şartını koyuyor…
Yaşat ama nasıl?
“Huzurla…”
Bu anlamda Erzurum’da huzursuz çok insan var…
Kayda geçmiş olalım!