YABANCI dil eğitimi mi, yoksa yabancı dille mi eğitim, teorisyenler tarafından öteden beri tartışılır. Tartışıladursun; biz işin pratiğine bakalım.
Üniversite öncesi eğitim veren özel kurumlar, reklam broşürlerinde, iyi bir “matematik öğretmeni”ninden ziyade yurt dışı menşeli “yabancı dil öğretmeni” sayısına daha fazla önem vermekteler.
Neredeyse bütün üniversitelerin “Hazırlık Sınıfı” var.
İşe alım mülakatları İngilizce yapılır oldu.
Sadece özel sektörde değil, kamuda dahi, yabancı dil konuşuyor olabilmek, mesleki bilgi ve becerinin çok çok önüne geçmiş durumda.
Hülasa, kariyer yolunda bir değil birkaç tane yabancı dil barajı var.
Bu yüzden, veliler, çocuklarının bir yabancı dili bülbül gibi şakımasını istiyor.
* * *
YABANCI dil eğitimi; özel okullarda ana sınıfına kadar inmiş, devlet okullarında ise, eskiden ortaokulda başlarken şimdilerde ilköğretimin 4’üncü sınıfına kadar çekilmiş durumda.…
Şöyle kaba bir hesap yapılsa; üniversiteyi bitirmiş bir öğrencinin, matematikten çok, yabancı dil dersi almış olduğu görülür.
Ve maalesef, üçüncü dereceden bir diferansiyel denklemi çok rahat çözebilen bir öğrencinin, yabancı dilde düzgün ifade edebildiği yegane cümle var; o da, belden aşağısına hitap ediyor:
“I love you.”
* * *
RUSYA, Çin gibi, dünya ile daha dün entegre olan ülkelerde dahi insanlar üç aylık bir kursla İngilizce konuşmayı becerebilirken, biz nasıl oluyor da 15 senelik bir eğitimin sonunda bunu bir türlü başaramıyoruz?
Çünkü, 15 yılda İngiliz dili ve edebiyatı öğretmeye çalışıyorlar bize, İngilizce konuşmayı değil!
* * *
BİZZAT yaşadığım iki tecrübemle izah edeyim:
Yıl 1988. Urfa’daki bir restoranda, o güzelim patlıcan kebabını dürüm etmiş yerken, yanımdaki arkadaşların zoru ile bir iki muhabbet ettiğim yan masadaki turist kafilesinden Alman’ın biri, beni oldukça şaşırtan bir soru sordu:
“-Bu kadar güzel bir gramerle Almanca konuşmayı nerede öğrendiniz?”
“-Okulda”, dediğimde, şaşırma sırası onlara gelmişti.
Ve yıl 2006. Ankara’daki kursumuzun İngiliz hocası ne dese beğenirsiniz?
“-Düzgün cümle kurmak için harcadığınız çabayı, başını gözünü yararak da olsa, niçin derdinizi anlatmak için kullanmıyorsunuz? Unutmayın, siz İngiltere Kraliçesi değilsiniz!”