Protesto etti mi, etmedi mi?
Ciddi bir haksızlıktan bahsetmek istiyorum... Ancak önce bu konuyu yazmamı gerektiren ve kimi haber sitelerine konu olan küçük bir değerlendirmeyi dikkatinize sunayım...
“Erzurum’da bugün yapılan MOBESE açılış töreninin de, AK Parti İl Başkanı Hüseyin Tanfer, her zamankinden farklı bir davranış içerisine girdi. Açılışa katılan İçişleri Bakanı Beşir Atalay, Sağlık Bakanı Recep Akdağ ve Devlet Bakanı Faruk Nafiz Özak’ın bulunduğu protokolde oturmayan İl Başkanı Tanfer, davetliler için hazırlanan sandalyelerin ikinci sırasında oturdu. Çok düşünceli olduğu; töreni de izlemediği gözlenen İl Başkanı Tanfer’in, tavrı partililerinde dikkatlerinden kaçmadı. Bazı partililer, İl Başkanı Tanfer’in tavrını, protesto olarak değerlendirdiler”
Anladınız siz onu...
AKP İl Başkanı Tanfer’den bahsedeceğim..
Doğrusunu söylemek gerekirse, İl Başkanlığı performansını hiç ama hiç beğenmeyenlerdenim... Lakin... O’na yapılanı da aynı şekilde çirkin buluyorum...
Örtülü bir dışlama politikası izleniyor...
Üstelik bu yaklaşım yeni de değil...
Yıllardır süren sistemli bir politika...
Önce, ağabeyisinin AKP’den önceki döneme ait kanuni hakkı olan Sağlık Müdürlüğüne geçit vermediler...
Ardından Milletvekilliğinde üzeri çizildi...
Gözlemlediğimiz kadarıyla, ne Belediye Başkanlıklarının ne de yeni oluşturulan İlçe Başkanlıklarının tesbitinde de, fikrine başvurulmadı...
Bunlar kamuoyuna yansıyanlar...
İsmi var cismi yok kabilinden yaklaşık 6 yıl İl Başkanlığında tuttular...
Şimdi, Lise Mezunu gerekçesiyle aday yapılmayacakmış...
Ayıp, çok çok ayıp...
Bu nasıl demokratik tarzdır, aklım almıyor... Böyle bir anlayışa, tek parti dönemlerinde bile rastlamak mümkün değil...
Halbu ki... AKP kurulurken vurgu yaptığı tek olgu parti içi demokrasiydi...
Demek, her şey dere geçinceye kadarmış...
Yazık... Olanı biteni gördükçe üzülüyor insan...
Tanfer’in dünkü tavrı öyle miydi bilmiyorum; ancak bendeniz insanı bu denli hafife alan, inciten anlayışı protesto ediyorum...
Ve bu yaklaşım sahiplerine ola ki, kulak verirler diye Nesimi’den bir mısra ile sesleneyim diyorum:
Dîl binayı kibriyadır,
yıkma gönlün kimsenin,
Esrar-ı kenzi Hûda’dır,
yıkma gönlün kimsenin.