Büyükler “üç günlük ömre beş günlük nafaka” derler…
Ne kadar yerinde ve doğru bir tespittir…
Tasarrufu öğütlüyor bir bakıma…
Aynı zamanda müsrif olmamayı da…
Dikkat edilirse abartı yok!
İlle para ille para denmiyor…
Muhannete muhtaç olunmayacak bir ölçüden bahsediliyor…
Bu tembihatın aksini yapanlar çok…
Yığanlarda…
Saçıp savanlarda!
***
Her ikisi de büyük hata…
Paraya taparcasına bağlı olanları görüyoruz…
Biriktiriyorlar…
Ömürleri bununla geçiyor…
Dost, ahbap bu tipler için öylesine uzak kavramlar ki…
Koca ömürleri boşa geçiyor…
Artlarından da…
Bir Fatiha dahi nasip olmuyor…
Aksini yapanlar için de aynı şey söylenebilir…
Dedik ya…
Her şeyde olduğu gibi burada da ölçü şart…
Formül ise…
Yerli ve milli…
Üç günlük ömre beş günlük nafaka…
***
Para’ya karşı ünlü düşünür Sokrates’ın yaklaşımı çok öğreticidir…
Hayranı bir zengin, bütün servetini ona bağışlar…
Zengin Tüccarın ölümünden sonra, vasiyeti gereği bir çuval altın Sokrates'e teslim edilir…
Sokrates kendisinden bekleneni yapar ve…
Çuvalı kayığa koyup denize açılır.
Ardından da…
Başlar altınları avuç avuç denize atmaya…
Duyan hemen garip karşılıyor bu hali…
Ama…
O bir Filozof…
Bir yandan altınları denize serpiyor…
Öbür yandan da şu anlamlı sözleri söylüyor:
“ Ey para! İşte seni batırıyorum ki, sen benim ruhumu batırmayasın...”
***
Bu kadarı bizlerden beklenecek bir tarz elbet değil…
Ne ki…
Ruhumuzu batıracak ölçüde bir mahkumiyete de gerek yok!
Yine bizimkiler benzetmişler ya…
“El kiri” diye…
Haa…
Bir de bu konuda muhteşem bir ilahi ikaz var!
“Hümeze”…
1-) Vay hâline tüm hümeze (arkadan dedikodu yapıp çekiştiren) ve lümeze (kınayıp tahkir eden) güruha!
2-) O ki, varlık topladı ve onu tekrar tekrar saydı (her gün banka hesabına bakıp ne kadar param varmış, kontrol etti. A.H.)!
3-) Sanır ki varlığı, onu ebedî dünyada yaşatacak hâlde!
4-) Hayır, (iş sandığı gibi değil)! Yemin olsun ki o, Hutame'ye (insanı darmadağın edip göçertene) atılacaktır.
5-) Hutame'yi sana bildiren nedir?
6-) (O Hutame, fıtratından gelen bir şekilde bilincinde açığa çıkan) Allâh'ın tutuşturulmuş Nârı'dır!
7-) O ki çıkar (kaplayıp örter) FUADlar (Esmâ mânâ özelliklerini şuura yansıtıcılar) üzerine.
8-) Muhakkak ki o (Hutame) onların üzerine kapatılıp kilitlenmiştir (içinde ebedî mahpusturlar).
9-) Uzatılmış direkler içinde.