AK Parti kurultayını bir gazeteci olarak takip etmiştik…
MHP’yi ise, salondan izleme imkanımız olmadı…
Ama, TV’den baştan sona kadar olanı biteni gözlemledik…
Bahçeli’nin konuşmasını, Koray Aydın’ı…
Delegelerin duruşlarını, izleyenlerin tavırlarını…
Solanda yaşananları…
Elbet, hepsini TV ekranlarından görmek mümkün olmuyor…
Twitter denen sosyal paylaşım ağından da faydalandık…
Mesela, Hürriyet Yazarı Metehan Demir, “salonda sigara içildiği” yönünde twitler attı…
Bir başkası, salon dışındaki arbedeyi…
Taraftarlar arasındaki yumruklaşmalara varan kavga ve sataşma anlarını aktardı…
Gördüklerimiz ve duyduklarımız ışığında biz de bir değerlendirme yapmak niyetindeyiz…
***
Hemen şunu söyleyelim ki…
Türkeş sonrası MHP’de iç disiplin tuzla buz olmuştu…
Okurlarımdan hafızalarını yoklayanlar “illegaliteyi başlatıyorum” direktifini hatırlayacaklardır…
O gün bu gün, kimi zaman içten içe, bazen de dışa vuran bir illegal tarz hakim oldu MHP’de…
Öyle ki, MHP’nin devri iktidarında kendi milletvekilleri meclis bahçesinde sopalandı…
Meclis kürsüsünden, ülkücü anlayışa tercüman olanlar partiden ihraç edildiler…
Demem o ki; sürgit devam eden bir hırgür süreci yaşandı; yaşanıyor…
Bu durum, bir önceki kongrede de, Prof. Ümit Özdağ’ın salona alınmaması sonucunu doğurmuştu…
Dün ise, adaylardan Koray Aydın’ın konuşması sürekli aleyhte sloganlarla kesilerek, benzeri bir yaklaşım sergilendi…
Görüntünün belleklerde yer ediş şekli şuydu: iki düşman grup ölümüne bir mücadele veriyorlar!
***
Üzüldük, keşke olmasaydı dedik…
Zira, MHP, bu ülkede milyonlarca insanın umut bağladığı bir siyasi hareket.
Kaldı ki, kendi ifadeleriyle “ideoloji eksenli” siyaset yapan bir kurum…
Homojen bir yapıyı ifade ediyor bu tarz siyasi adresler…
Malum homojenlik, aynı veya birbirine yakın değerleri, nitelikleri içeren bir bütünlüğü tanımlamak için kullanılmakta.
Bu tarif etrafında MHP’ye baktığınızda ciddi bir hayal kırıklığı yaşıyorsunuz…
Bırakın homojen yapıyı; tam tersi her kafadan ayrı bir ses çıkan…
En küçük ülke sorunu karşısında bile milyon ayrıntıya boğulan…
Parti yöneticileri arasında saygı, sevgi gibi değerlerin itibar bulmadığı bir zeminle karşı karşıya kalıyorsunuz…
Kelimenin tam anlamıyla bir sevgisizlik iklimi hakim…
Halbu ki…
Milliyetçi fikrin büyüklerinden Nihal Atsız’ın aklımda kalan güzel bir aforizması var…
Atsız diyor ki; “Yaşayıp yükselmek, ahlaklı ve iradesi sağlam milletlerin hakkıdır.”
Ahlak’ın en asgari yansıması ise, karşılıklı muhabbettir…
Yazık ki, MHP bu anlamda büyük bir noksanlık içinde…
***
Bu tespiti yaptıktan sonra kongrede verilen mesajları değerlendirmek isterim…
Bahçeli ciddi çelişkilerle dolu bir metni okudu…
Çok değil bir tane tenakuz yüklü ifadesini aktarayım gerisini siz tamamlayın…
Birkaç kere, “biz varken bu ülkeyi kimse bölemez, parçalayamaz; her türlü kötü niyeti göğüsleriz, yok ederiz” benzeri şeyler söylerken…
Başbakan Erdoğan’ın 2071 hedefini eleştirme adına, “… böyle giderse o tarihte Türk olmayacak, Türkiye olmayacak” gibi akıl almaz bir gafın altına imza attı…
Zaten, konuşmasının nirengi noktası “bölünme, parçalanma” teması üzerine kurgulanmıştı…
Buna da üzüldük…
Keşke, sloganlardan ziyade, projelerin, vizyoner bakış açısının öne çıktığı bir nutuk irad edilseydi..
Koray Aydın da, benzer bir tarzı tercih etmişti…
Sadece, hükümete, Başbakan’a dönük eleştirel bakış…
Sevimsiz kaçtı…
Dinleyenleri, özellikle de MHP’li gönülleri tatminden çok uzaktılar…
***
Ez cümle: yazıyı kaleme alırken kongre sonucu belli değildi…
Bize yansıyan görüntü, Bahçeli’nin yeniden seçileceğini gösteriyordu…
O seçilir veya rakiplerinden birisi kazanır…
Çok şeyin fark edeceğini zannetmiyoruz…
Mevcut siyasal konjonktür, MHP’yi sağ kulvarın ikinci partisi olarak kalıcı kılsa da…
Boyunu posunu uzatmaz!
Okumayan, fikretmeyen, dahası beslendikleri kaynaklara dahi sırtını dönen her hareket için bu tespit geçerlidir…
Beklentimiz, ülkeye hizmet iddiasındaki bütün kurum ve kuruluşların, sürekli kendilerini yenilemeleri ve başarma noktasında birbirleriyle samimi bir yarış içinde olmalarıdır…