MENÜ
Erzurum 27°
Erzurum Gazetesi
PAYLAŞ 
Facebook'ta Paylaş
Facebook'ta Paylaş
Facebook'ta Paylaş
Facebook'ta Paylaş
Facebook'ta Paylaş
Ben ne söylerim tamburam ne çalar!
İslamhan Bulutlar
YAZARLAR
19 Ekim 2012 Cuma

Ben ne söylerim tamburam ne çalar!

Dün yazdığımız “dini ayın oyun ediyorlar” başlıklı yazımıza gelen yorumlar çok ilginçti…Paylaşıp, fikrimi sunmak istiyorum…

www.davutsari.com.tr ‘nin yorumu şöyle:

“Namaz kılmak, içki içmek... Bunları yapan/yapmayan kime borçlu olur? Yalnızca Allah''a... Ve biliyoruz ki, Allah''ın rahmeti gazabından daha büyüktür. Peki, ya kul hakkı? Hele de kamu hakkı? Bu öyle bir hak ki, Cenab-ı Hakk''ın "Karışmayacağım" dediği bir hak... Muhtemelen, öteden beri iftiharla söylenen "Allah''tan gayri kimseye borcum yok" sözü de böyle bir düşüncenin ürünü... O halde, bir günahkarı riayet/tecavüz terazisi ile yargılarken, Müslümanlar müşterek bir öncelik belirleyebilselerdi, bu hangisi olurdu: Mazlum''un hakkı mı, Allah''ın hakkı mı? Elbette "Her ikisi de" en doğru cevap! Fakat benim sorum; farz, vacip, sünnet ve müstehab ibadetlerden hangisi önceliklidir, türünden bir soru... Hangisini yapalım, türünden değil!”

***

Bu yoruma karşılık gelenler ise şöyle…

Önce Vedat Karacan’ın söylediklerini aktaralım:“Elbette öncelik farzın ama, bu demek değil ki, yazarın ifade ettiği dinimi oyuncağa çevirirlerken durup bakalım. Elbet tepki verelim.  Bu ne demek yani içki içip namaza durmak. Dinin içini boşaltma gayretleri bütün bunlar.”

***

Sonrasında Yoncalık isimli okurun yorumu var:O da şöyle diyor: “Sayın Davut SARI; elinize sağlık, ince çizgiyi ne güzel formulize etmişsiniz. O çizgi ki ki; Yaygaracı-şekilci-formalite din yasayanlarla, o dini özümseyen ve makul hareket eden arasındaki farkı belirleyen... İzin verin size başımdan geçen bir mevzuyu anlatayım: Çalıştığım yerde yeni ise başlayan Pakistanlı ile biraz muhabbet ettikten sonra dine dair düşüncelerini şöyle dile getirdi: "Asıl dini biz yaşıyoruz (Taliban) direk Peygamber dönemindeki şekliyle (sakallar, giyim-kuşam her anlamda), sizlerin yasadığı anlamsız bir şey !"...Peki buna ne diyeceksiniz sayın Yazar? Ama isin ironik kısmıysa bu mega Müslüman kardeşimiz yaşamak için Pakistan’ı değil de, gelişmiş bir Avrupa ülkesini tercih ediyor ve imkanlarından faydalanıyor, bunun dindeki yeri tabii ki "konu dışı". Ben haddimi aşarak, Nikola Teslanin din hakkındaki görüşünü buraya yazayım: "Dinlerin kitabini okuyup anlayanlar, "ateist". Yarım yamalak anlayanlar "dindar", hiç anlamayanlarda "yobaz" olur.."

***

Daha sonra ise Orhan Saka isimli okurumuz görüşlerini paylaşmış… Onunki de şöyle: “Davut Bey''in dikkat çektiği ince bir nokta var. Kamu hakkı demek milyonların hakkı demek. O yüzden elbette Allah korusun. Bunun içinde Allahıma yatıp kalkıp şükür ediyorum ki devlet memuru veya devlette çalışan olmamışım. Çünkü maaşlı çalışıp bir dakikasını boşa geçiren milyonların hakkına giriyor çoluğuna çocuğuna haram yediriyor. Hele bir de başka türlü pis işleri varsa vay geldi onun başına. Bu şekilde bir ömür milletin hakkına hukukuna girerek maaş alanlar var. Bunlar bu hakları nasıl ödeyecekler. Benim sorumda şu: Bir adamın bir defa bir devlet malını haksız iktibası mı, yoksa bir devlet çalışanının her gün kamunun hakkına ufak ufak tecavüzü mü daha günahtır? Buyurun bir de buna cevap verin!”

***

Sonunu Aşkaleli Dadaş’la bağlayalım…O da aynen şunları söylüyor: “Ohaaaa, ne oluyoruz şimdi arkadaşlar, yazıdaki işlenen konu çok farklı yorumlar daha farklı. Kamunun hakkını hukukunu yiyin diyen mi var? Yok. Peki dini dejenere edici tavırlara karşı bir yazıyla da olsa tepki verilmesin mi? Gelelim Orhan Bey''in sorusuna, ikisi de aynı ama, bence her gün çalanın işi daha zor? Çünkü bunun biri de bir bini de. Düşününki adam hayatı boyunca milletin malını çala çırpa çoluğuna çocuğuna yediriyor.”

***

Bütün bunlara karşılık ne söyleyeyim…Hep yaptığımız gibi sapla samanı karıştırıyoruz… Yazılanların hepsi doğru…Ama, bunlar bir başka doğruyu nasetmek için söylenmemeli… Davutsari.com tam da bunu yapmış! Yoncalık ise, Bir ecnebiyi refere ederek, "Dinlerin kitabini okuyup anlayanlar, "ateist". Yarım yamalak anlayanlar "dindar", hiç anlamayanlarda "yobaz" olur.." diyor… Bu izah, muharref dinler için geçerli olabilir…Bizim ki, tam ve kamil bir dindir; kitabı da Kuran_ı Azimüşşan! Okuyan Allah’a yakin elde eder… Hakkı, adaleti üstün tutmayı öğrenir.

Son söz şu olsun ki… Çoğu kere yazarak günaha mı giriyoruz diye düşünür oldum… Benim "A" zaviyesinden bakıp kaleme aldığım mevzuu kimi okurlarca "Z" açısından ele alınıyor ve karman çorman bir anlayış ortaya çıkıyor… Ne dersiniz…

Haksız mıyım?

Yorum Ekle
Yorumunuz gönderildi
Yorumunuz editör incelemesinden sonra yayınlanacaktır
Yorumlar
 yoncalik,
 21 Ekim 2012 Pazar 13:05
Aha tesekkürler sayin Yazar, okuyucularinizi "Tambura" da yaptiniz. Bagislayin, bidaki sefere direk sizin istediginiz gibi yorumlariz !
 123
 20 Ekim 2012 Cumartesi 14:03
Bu yaşıma kadar şunu öğrendimki,( 40'ı geçeli çok oldu ) Ne tahsil ederseniz edin, ne yaşarsanız yaşayın, ne görürseniz görün, KURNAZLIĞIN TEDAVİSİ YOK! Onulmaz bir derttir o. Dinimizi ayın oyun ettiklerinin bir başka yansıması da budur işte.
 neşat
 20 Ekim 2012 Cumartesi 02:19
yazı ortada. Davut sarı da konuya başka açıdan bakarak katkıda bulunmuş. Algılama hatası olanlar yorum yapmaya ne de meraklılar.
 www.davutsari.com.tr
 20 Ekim 2012 Cumartesi 01:01
"Şüyuu vukuundan beter" diye bir ifade vardır. Buna müsaade etmek zulümlerin en beterlerindendir. Ben Kıymetli Yazar İstemihan Avcıgil'in fikirleri ile ilgiliyim; şahsıyla değil! Kendisi ile tanışıklığımızın olduğunu dahi sanmıyorum. Ancak, hem ismini hem de resmini ortaya koyarak fikirlerini açıkça beyan etmesini, onun mert biri oluşunun nişanesi olarak değerlendirmekteyim. Hatta yazdıklarından, kendisinin dini hassasiyetlerinin benden daha fazla ve evrensel ahlaki değerler açısından da benden daha üstün biri olduğuna samimiyetle inanmaktayım. Kaldı ki, yazdıklarında haklılık payı oldukça yüksektir. Ancak aynı konuya, -benim de hemfikir olduğum- başka zaviyelerden bakmanın mümkün olduğu iddiasındayım. Yoksa, isimsiz bir okuyucunun yorumundaki gibi, Sayın Yazar'a veya bir başkasına ne bir "gönderme yapma" arzusundayım, ne de bir kimsenin "kamu hakkı yediği" iddiasında... Mamafih, gerek yazmış olduğum makalelerin gerekse okuyucu olarak yapmış olduğum yorumların her daim arkasındayım.
 
 19 Ekim 2012 Cuma 23:19
Davut Sarı Ne söyleyeceksen mertce söyle. Ne eveleyip gevelemişsin. Anlaşılan o ki, yazara Bir şeyler söylemeye çalışıyorsun. Yazar hangi kamu hakkını yemiş delikanlıca söyle. Bir beyinsiz kadın hem içki içerim hem namaz kılarım deyip bunuda dinde böyle şeylere cevaz var diye söyleyince adamcağızda bunu eleştiren bir yazı yazmış. Şimdi Sen açıkça söyle de bilelim yazarın yediği KAMU HAKKI ne? Ucuz üçüncü sınıf çaşıtlığa gerek yok! Mert ol mert!
 www.davutsari.com.tr
 19 Ekim 2012 Cuma 12:14
Yazarın tamburası ne çalıyor? Şunu: Kitabı, kıyamete kadar Allah'ın koruması altında olan bir dini ayınoyun etmeye kimsenin gücü yetebilir mi? O zaman, bu biçimdeki iddiaları ortaya atanlar, bizzat kendileri böyle bir dini -farkında olmadan- ayınoyun etme gayreti içerisine girmiş olmazlar mı; hem de tâ itikat noktasında? Peki, bu işi kasten (farkında) yapanlar ile mücadele etmeyelim mi? Elbette edelim, ama kamu hakkının çiğnenmesi gibi "Evrensel Ahlaki Değerler"i kullanarak; namaz, oruç gibi sadece Müslümanlara özel dini değerleri kullanarak değil! Kullanırsak ne olur? İşte o zaman, biz dini ayınoyun ederiz. Tipik bir örnek: "İşi başkalarının ayıplarını araştırmak olan filanca"... Kendisi bir "ayıp araştırma" işi içerisinde olan böyle bir ifadenin İslam'ı savunma adına kullanımı ne derece doğrudur? İslam'ı savunmak adına katliam yapmak gibi bir şey! Doğru olan, "Benim dinim bana, seninki de sana!" demektir. Zira, itham ettiğimiz, ya "Evrensel Ahlaki Değerler" açısından bizden üstünse..
Yazarın Diğer Yazıları
Sayfa başına gitSayfa başına git
Masaüstü Görünümü  ♦   Künye
Copyright © 2024 Erzurum Gazetesi