Aklı evvel bir kadın, “namazımı kılıp ardından da içkimi içiyorum” açıklamasında bulunduğu için, “dinimizi ayın oyun ettiler” demiş; arka planında da, bazı işgüzar ilahiyat profesörlerinin bulunduğunun altını çizmiştik.
Buna en son ve net örnek dün bir daha ortaya çıkmış oldu.
İlahiyat Profesörü, hatta İlahiyat Fakültesi eski dekanlarından Zekeriya Beyaz, din adına yeni bir lüzumsuzluğun altına daha imza attı…
Hemşerimiz, eski Hacı Bayram Camii emekli imamlarından Abdulkadir Şehitoğlu ile, bir Tv’de tartışmaya giren Beyaz, “kurban kesmeye gerek yok, ayakkabı alıp versen de aynı şey olur” gibi abuk sabuk laflar etti.
Ayın oyun etmek dediğimiz şey budur işte.
Bundan birkaç yıl önce de, “horoz da kesseniz kurban olur” diyen bu zat, maalesef bazı kesimlerce halen daha itibar görüyor, din alimi hükmünce görüşlerine başvuruluyor.
♦♦♦
İsterseniz, söz konusu son TV konuşmasından bir küçük bölüm aktaralım da, nasıl bir ruh haliyle karşı karşıya olduğumuzun değerlendirmesine siz de katılın…
"50 çift ayakkabı da Kurban niyetine dağıtılabilir. Mesele amaç ve niyettir. Bu tür bir şekilcilik yanlıştır. Mesele tavuk, horoz değil elbise de dağıtılabilir. Devir ve şartlar değişti. İşin hikmetine, esasına yönelmek lazımdır. Ayakkabıda verilir. Önemli olan bire miktar fakirlere maddi yardım aktarılmasıdır. Ben kurban kesmiyorum, parasını dağıtıyorum. Ayakkabıdan kurban olur bu benim düşüncem bu."
Yaa, demek neymiş, “devir ve şartlar değişmiş” (miş!)
Gerçi, "Zekeriya Hoca Kurban 'la sadakayı karıştırıyor. Ne ilmi var ne de alimliği... Ona profesörlük verene de yazıklar olsun. Zekeriya Beyaz hocamız Kurban anlamında psikolojik ruh hastası olmuş." diyerek, Abdulkadir Hoca cevabını verdi; ama, içim soğumadı…
Bu tam bir aymazlık, terbiyesizlik, ahlaksızlıktır!
Din iman kaçkını bu takıma birilerinin dur demesi gerekmiyor mu?
Bu tür açıklamaları ifade özgürlüğü kapsamında değerlendirmek ne derece doğru?
İşleri güçleri milletin diniyle imanıyla, milli, yerli değerleriyle oynamak…
♦♦♦
Takip edenler bu adamın milliyetçilikten geçinen bir zat olduğunu hemen hatırlayacaklardır… “İslama göre milliyetçilik” diye bir de kitap yazmıştı yıllar evvel.
Şimdilerde yaptığı iş ise, “Ulusal Kanal”a çıkıp, akla hayale gelmeyen isnat ve iftiralarla milletin aklını karıştırmak.
İşi bu… Karıştırmak, bölmek, parçalamak!
Hucurat suresi 6. ayetin tarif ettiği tip!
Ayetin manası şöyle: “Ey iman edenler! Eğer bir fâsık size bir haber getirirse onun doğruluğunu araştırın Yoksa bilmeden bir topluluğa kötülük edersiniz de sonra yaptığınıza pişman olursunuz”
♦♦♦
Eline kalem alan, söyleyecek sözü olan herkes için bu ve benzeri tiplere tepki vermek şarttır. Hiç olmazsa imanın en alt basamağı diye tarif edildiği şekliyle kalben bir buğz geliştirmek lazım.
Etrafımızdan biliyoruz ki, çoğumuz bunu dahi yapmıyor.
Ne için! Siyasi duruş sebebiyle…
Adam Allah’ın dinine sept ediyor, her türlü kötülüğü yapıyor, sırf aynı siyasi kulvarı paylaştığı için “mümin olduğu” iddiasında olanlarca en küçük bir tepki görmüyor…
Buna ne demek gerekir, takdiri okurlarımın olsun!
Bendeniz yine bir “yuh” çekip, bu ve şüreka tipleri Cenab_ı Hakk’ın muntakim sıfatına havale etmekle yetineceğim.