MENÜ
Erzurum 27°
Erzurum Gazetesi
PAYLAŞ 
Facebook'ta Paylaş
Facebook'ta Paylaş
Facebook'ta Paylaş
Facebook'ta Paylaş
Facebook'ta Paylaş
İşte size örnek alınacak bir dadaş tarzı!
Baki Gezmiş
YAZARLAR
15 Şubat 2013 Cuma

İşte size örnek alınacak bir dadaş tarzı!

Bir haberi öncelikle paylaşalım…
“Daha önce Pelit Meydanı’nda hizmet veren Mehmetçik Vakfı, hayırsever işadamı Selahattin Gençay’ın ölmeden önce vakfa bağışladığı İstasyon Meydanı’ndaki iki katlı yeni binasına taşındı. 2009 yılında yaşamını yitiren Erzurumlu hayırsever işadamı Selahattin Gençay’ın ölmeden önce ailesine son vasiyeti İstasyon Meydanı’nda bulunan iki katlı evinin Mehmetçik Vakfı’na bağışlanması oldu. 83 yaşında yaşama veda eden Gençay’ın ölümünün ardından vakıfla temasa geçen Gençay ailesi babalarının vasiyetini yerine getirerek evi Mehmetçik Vakfı’na teslim etti.”
Okuyunca içimizi ısıtıp, güzel insanlar yok olmaz hakikatini hatırlatan bir haber…
İki cephesi var…
Birincisi, Dadaş bir büyüğümüzün Mehmetçik Vakfına mülkünü bağışlaması…
Ordu millet anlayışının bir tezahürüdür bu…
Kime gidip sorsanız “Allah ordumuza zeval vermesin” der…
O kadar önemlidir ki bu mevhum…
Askerliğini yapmamışa adam gözüyle de bakılmaz…
İnşallah dünya durdukça bu anlayış da durur…
İkincisi ise evlatların tavrı…
Baba vasiyetini hiç bekletmiyorlar…
Anında yerine getiriyorlar…
Kim bilir…
Dadaş ruhlu olmasalar…
“Vakfın haberi mi var ki” derler…
Ama onlar…
***
İki katlı ev deyip geçmeyin…
Üstelik istasyon mahallesi gibi bir yerde…
Müteahhitler ağızlarını açmış bekliyorlar…
Kat karşılığı verseler belki 10, 15 daire sahibi bile olabilirler…
Yapmıyorlar…
Babalarının vasiyetini yerine getiriyorlar…
Üstelik gönül rahatlığıyla…
Yüksek ahlak anlayışı budur işte…
Hayırlı evlat tarifi de…
Keşke her işimiz böyle olsa…
İçinde samimiyet…
Vatan sevgisi…
Sadakat gibi değerlerin barındığı yaklaşım…
***
Bu türden gelişmeleri yazmak lazım…
Zira…
Özendirici de oluyor…
Kaldı ki…
Kelebek etkisi diye bir hakikat de var!
Yaptığınız bir haber, farkında olmadan onlarca insanın hayatını olumsuz yönde etkilediği gibi, milyonlara ışık saçacak gelişmelerin önünü de açabiliyor…
Bahsettiğimiz etki, başlangıçta dikkat çekmeyen külli iradeye giden yoldaki cüz i iradenin attığı adımları oluşturan göreli küçük ama etkisi büyük ayrıntılardır.

Sizin çok ufak diye nitelediğiniz bir hareket, bir bakmışsınız bir müddet sonra bütün bir toplum hayatını etkilemiş…
Bu yüzden de…
Gençay ailesinin ortaya koyduğu yaklaşımı önemsemek ve dillendirmek gerek…
Bu vesileyle Selahattin Gençay büyüğümüze Allah’tan rahmet diliyor, okunan Fatihaların yapılan hayır duaların kabrini pür-nur etmesini temenni ediyoruz…

Yorum Ekle
Yorumunuz gönderildi
Yorumunuz editör incelemesinden sonra yayınlanacaktır
Yorumlar
 ejder tepesi
 22 Şubat 2013 Cuma 15:51
Çok Muhterem Kardeşim, Arkadaşım Hayati Yavuzer.İsmimiz önemli değil.Önemli olan gönül bağlılığımızdır.Zaten tüm Dadaşlar bu bağ ile biribirlerine bağlıdırlar. Dadaşlığın değeri de buradan ileri gelir. Muhtretm Kardeşim,birinci yazımda da bunu belirtmiştim.Biz Ordumu'zu değil,o Ordu'yu gözden düşüren cuntacı,darbeci zihniyeti tenkit etmiştik.Ordumuzun ilk görevi de bu alacaları,bu Ordu'dan temizlemektir. Yeniçerilerle bu Ordu'yu aynı minvalde ele alıp mukayese etmek yanlıştır.Biz Ordu'nun "tekke"olmasına da,"cuntacı,darbeci" olmasına da şiddetle karşıyız.Bu Ordu hiç tekkeci olmadı ama hep cuntacı olarak kaldı. Mesela 27 Mayıs'ta tüm generaller ve diğer subaylar,Albaylar cuntasının emrine bal gibi girdiler ve Türk Tarihinde affedilmez yüz karası ve utanılacak darbeleri yaptılar ve daha sonra yapılan darbelere hep zemin hazırlayarak örnek oldular.Ordu'nun görevi budur diyerek aziz ve yüce Türk Millet'ine ihanet kabul edilen darbeleri vurarak işte bu aziz ve yüce Büyük Türk Milleti'ni bugünkü hale getirdiler.Bu darbeler ki bu aziz ve yüce Büyük Türk Milleti'ne çok çok pahalıya mal oldu.Mesela 80 öncesinde Lüksemburk'a yetmiş cent istemeye mecbur olduk.Bu yüz karası cuntacılar,darbelerden sonra yaptıkları Anayasalarla hep tüm devlet kurumlarını emirleri altına aldılar ve onlara hep istediklerini yaptırdılar ve dikte ettirdiler.Yargıya,üniversitelere, medyaya,tüm STK'lara,para babalarına vb.Mesela üniversiteleri yıllarca emirlerinde çalıştırdılar ve onlara istediklerini yaptırdılar,Üniversiteleri bir askeri kışla gibi kullandılar,yeri geldi bir işaretle tüm üniversite öğretim üyelerini lataları ile caddelere döktüler, ellerine "Ordu Göreve" pankartlarınıverdiler yürüttüler.Halbuki bir akademisyen bilimin dışında böyle bir şey yapamaz.Hakları olmayanlara lokma gibi fahri doktora ünvanları verdiler.BÇG'nin fişlediği kendi vatandaşlarını üniversitelerden ve diğer kurumlardan attılar.Bahane bedava"İrtica". Ama bakınız yıllarca irtica baş düşman idi, şimdi kayboldu.Demek böyle birşey yokmuş.Bu tamamen hayali,suni,gündemi tutmak için üretilmiş bir şeydi.Bu cuntacılar bunu yaparken bu aziz ve yüce Büyük Türk Milleti'nin iradesini yok saydılar,hatta bu aziz Millete "düşük,kuyruk,cahil" gibi haince isimler koydular.Neden 60 yıl bunu yaptılar? Saltanatlarını ayakta tutmak, kendilerini gündemde tutmak ve bu ülkeyi söyüşlemek için.İşte "Oyak" bunun en güzel örneğidir.Bu cuntacılar aynı zamanda katildirler.Çünkü Başbakan ve Bakanlar astılar.Bu cuntacılar hırsızdırlar.27 Mayıs'ta Merkez Bankası'ndan 70 ton ,12 Eylül'de 170 ton altını çaldılar.28 Şubat'ta bankaları boşalttılar bunun faturası da 381 milyar dolar oldu.Darbeleri hep emir-komuta zinciri ile yaptılar. Yukarıdan ve aşağıdan kimse de buna ses çıkarmadı.12 Eylül'de suçlu veya suçsuz Metris Cezaevi'nde bayan tutuklulara en vahşi işkenceleri yaptılar.Medyaya aksayanları ile kadın tutukluların ... zeytinyağlı copları .... Bunu Ebu Gurap'ta ABD'liler,yani başka ülkenin askeri,başka ülkenin insanına yaptı.Ama bunlar kendi vatandaşına yaptılar.Ordunun muharip güce sahip olması bunları yapmasını gerektirmez. Neden ABD,ingiltere,Almanya,Fransa,Japonya Orduları darbe yapmıyor ve halkına işkence etmiyor hep milletinin emrinde oluyor? Bu cennet vatanı,60 yıldır bu cuntacı zihniyetler ve onların şürekaları yaptıkları demokrasi dışı kanunlarla idare ederek bu hale getirmediler mi? Bu aziz ve yüce Büyük Türk Milleti'nin bu hale gelmesinin tek sebebi ve müsebbibi bu cuntacılar ve onlara ses çıkaramayan diğerleridir.Mesela 2010'dan sonraki Ordu ile ondan önceki Ordu'ya bir bakınız farkı çok iyi göreceksiniz.2010'dan sonraki Ordu tamamen aziz ve yüce Türk Milleti'nin emrinde ve onun iradesine saygılıdır.İşte demokrasi Ordu'su budur.Bunu çok iyi ayırmamız lazımdır.İşte bizim Ordu'muz Milletinin emrinde olan ve ona saygı duyan bu Ordu'dur.Cuntacı,darbeci yüz karası darbeleri yapan Ordu değildir.Belki siz o dedenin torunu olarak laf söyletmeyip sapla samanı bibirine karıştırabilirsiniz.Ama ne yazık ki bugünkü gerçekler böyle değildir. Hani bizim Erzurum tabiriyle bir alaca ... bir nahırı ... Adalet duygusu diyorsunuz da güzel.Adalet çok gerekli.Ama bu cuntacılar adalet bırakmadılar ki.Yargıçları çağırıp brifing verdiler emrettikleri gibi adaleti işlettilet.Bu ülkede üreten yargı ve beynenmilel hukukkun olmasını hiç istemediler ki.O büyük cuntacı" adil olsun diye bir sağdan,bir soldan astık" demedi mi? Hukuk ve adalet bunun neresinde ki? Bu cuntacılar,askerlik dışında her konuda mahir oldular.Ülkenin yönetimine fiilen katıldılar.Sivil iktidarları istedikleri gibi yönettiler, protokolleri istedikleri gibi değiştirdiler.Kendilerini Başbakan ve Cumhurbaşkanlarına muhatap ettiler.1991 yılına kadar kendi hakları imiş gibi Cumhurbaşkanlarını hep kendilerinden seçtirdiler.Yargıya,bürokrasiye,üniversiteye,medyaya,STK'lara ekonomi lobilerine istedikleri ayarı yaptılar.Kimsye hesap vermediler.Ne zamanki komünizim çöktü,darbeler dönemi bitti,akılları başlarına geldi ama işte işten çoktan geçmişti.Bu ağır faturaları,bu aziz Millet ödedi,halen daha da ödüyor.Siyasileri, bürokrasiyi,cemaatleri de isterseniz ayrıca görüşüp yazabiliriz.Muhterem Kardeşim ve Arkadaşım,selam eder,sıhhat,afiyet ve muvaffakiyetler dilerim. Dadaşça bir selam çakarım. Hoşça kalınız. Allah'a emanet olunuz.Yüce Rabbim bu aziz ve yüce Büyük Türk Milleti'ni ve bu Cennet Vatanı,bu topraklarda ilelebed payidar kılsın. Âmin, Âmin, Âmin !..
 Hayati YAVUZER
 21 Şubat 2013 Perşembe 15:45
"ejder tepesi" rümuzlu arkadaşıma teşekkür ederim. Beni yakından tanıdığını söylediği için de keşke ismini lütfedip yazsaydı, diye sitem ediyorum ) Aslınbda yazımın ağırlık merkezinde ordumuzun savunması yoktu, Dinçay ailesinin mürüvvetmend davranışı esas konuydu. Bu vesile ile tarihin en büyük stratejik hatasını bir yönetime yaptırarak 1. derecede vatan savunmasından sorumlu olan bir kurumu hırpalatan zihniyette dikkat edilmesini, bunun çok masum bir yaklaşım olmadığını söylemek istemiştim. Kurumlar elbette eleştirilebilinir ve kurumlardan o kurumlara layık olmayan insanlar çıkabilir, suç işleyebilirler. Ama millet hayatında önemli yeri olan kurumları, şahısların hataları sebebiyle zayıflatmamak gerekir, yıpratmamak gerekir. 19. yüzyılda kendi ordumuzu (Yeniçeri Ocağı) topa tutup ortadan kaldırmasaydık koca bir imparatorluk kısa bir sürede çöker miydi? İncelik gerektiren bir başka konu daha var: Her kurumun, her mesleğin kendine has bir takım özel durumları vardır. Ordunun ilk vasfı da muharip bir güce sahip olmasıdır ve bunun için kendine has bir disiplin anlayışı gerekir. Ama muhafazakar çevrelerin pek çoğu ordunun bir "tekke" olmasını arzu ediyorlar. Nasıl ki sizin "darbecileri affedemeyiz" dediğinize katılıyorsam orduyu "tekke" zanneden insanlara da o ölçüde katılmıyorum. Bir albayın sırf aynı "şeyh"e yahut" hocaefendi"ye bağlı diye bir astına ağabey deyip emrine muntazır durması askeri hiyerarşı bağlamında ne ifade eder? Sevgili Kardeşim; dine saldırıda bulunanlar dinimizi sadece kuvvetlendirdiler ama dini savunduklarını söyleyenler dinimize en büyük zararı verdiler vermeeye devam ediyorlar. Dikkat ettim, yazdıklarının içinde tek yanlısınız hep. Oysa adalet duygumuz harekete geçmeli ve hem siyasetçilerin, hem siyasetçilerin emrinde hareket eden güdümlü mahkemelerin hem de darbeci askerlerin eleştirisi olan satırlarınız olmalıydı, ama yok nedense. Beş vakit abdestli namazlı Erzurum kökenli bürokratları, sırf kendi partilerinden değil diye, sürgünlere tabi tutan bir siyasi kadronun ağzıyla ordumuza laf söylemeyi benden beklemeyin. Devlet-i Aliyeye 14,5 yıl fiilen askerlik yapmış bir dedenin dizi dibinde büyümüş biri olarak ordumuza laf söylememi benden beklemeyin. Çürük yumurta her yerde var; hükumette, emniyette, diyanette, adalet mekanizmasında, üniversitelerde, dini hizmetlerde bulundukları iddiasında olan kuruluşlarda... denizfenerinde vs vs. Adalet duygumuzu geliştirelim. Dinçay ailesinin davranışının asıl manayı nasıl kavradığına bir kez daha bakalım. Selam ve sevgiler.
 ejder tepesi
 19 Şubat 2013 Salı 11:05
Hayati Yzvuzer Kardeşim !..Sizi çok hem de çok yakından tanıyan birisi olarak bu yazdığınız yorumun bazı satırlarına itirazımız var.Erzurumlular modaya falan uymadılar gerçeği yazdı ve söylediler.O da: Evet Ordu'muz mübarek bir kurumdur.Ama o kurumda olup o kurumu yıpratanları ve o kurumu gözden düşürenleri de ifşa etmemiz ve bunu da çok iyi görmemiz gerekir.Onun için,sap ile samanı ayırmak ve bu Ordu içindeki çürükleri teşhir etmemiz gerekir. Ki bu tür çürükler bu Ordu içinde, taa 27 Mayıs'tan beri varlar.Defalarca darbe yaptılar(gerekçeleri de hiç tasvip edilmedi ve son derece dayanaksızdı)bu aziz ve yüce TÜRK MİLLETİ'ni perişân ettiler.Bunu uzun uzadıya yazmayacağım. O darbeler bu aziz Millet'e dünya arenasında çok pahalıya mal oldu.Bu aziz Millet'in bu sıkıntıları yaşamasının en büyük nedeni o "Peygamber Ocağı" dediğimiz,kurumdaki darbeci ve cuntacılar ve ayıklanması gereken o çürüklerdir.Onları asla es geçemeyiz ve affedemeyiz.Bunu bilip söylememiz lazımdır. Meşhur ülkücü Yılma Durak" pkk'nın mutfağı, 12 Eylül'de hazırlandı"demedi mi? Bu konuda yazılacak çok şey var. Amma biz muhtasar kılıyoruz.Şunu da çok iyi bilmemiz gerekir ki Ordumuz başımızın tacıdır.Bu Ordu'yu yıpratmayan komutanlarımız da başımızın tacıdır.Ama darbeci ve cuntacıları affedemeyiz onlar da ayaklarımızın altındadır. Cuntacıların dediği gibi" Güçlü Ordu, Güçlü Millet" değil"Güçlü Millet" tabiri çok geçerlidir. Millet yoksa toprak olan vatan da devlet de Ordu'da yoktur.Allah bu yüce ve aziz Türk Milleti'ne zeval vermesin. Âmin !.. Bu aziz ve Yüce Türk Milleti'ni, ilelebed payidar kılsın. Âmin !..Kılsın ki bu Devlet-i Âli de ilelebed yaşasın/yaşayacaktır. Âmin!.. Böyle durumlarda hamaseti,hissiyatı bırakıp realiteyi görmemiz, elma ile armutları birbirine karıştırmamız lazımdır.Milletin silahıyla bu aziz ve yüce Millet'i vuran ve onu düşman gören bu darbeci,cuntacı zihniyet bu "Mübarek Kurum'dan" derhal temizlenmeli ve tasviye olmalıdır.Şurası unutulmamalıdır ki hiç bir güç ve kurum milletin iradesinden üstün değildir. Demokrasilerde de çözüm darbe değil, bu aziz Millet'in iradesi olan sandıktır. Sandıktan çıkmayan her irade akim kalmaya mecburdur.Kendi Milleti'ni gruplara, sınıflara ayırıp düşman görüp fişleyen,bu Ordu içindeki zihniyeti görüp temizlememiz lazımdır.Bu aziz ve yüce Millet'in alın teriyle alınan paralarla aldığı silahları,bu halkın üzerine çevirerek illegal işler ve darbeler yapan suçluları da bu Ordu'dan temizlememiz gerekir ve şarttır.Allah'a emanet ol.Selamlar.
 Hayati YAVUZER
 18 Şubat 2013 Pazartesi 12:02
Kafamdaki Erzurum ve Erzurumluya çok yakışan bir tablo var. Üç-beş maceraperest mensubuna bakarak bütün bir ordumuzu kara listeye almak son yıllarınn pirim yapan davranışı olmuştu. Maalesef, Erzurumlulardan da bu modaya uyup "peygamber ocağı" dediğimiz kuruma çok ağır saldırılarda bulunanlar çıkmıştı. Oysa, bütün bir Milli Mücadelenin ağırlıklı ilk adımı Erzurum'da atılmıştı. Maddi bakımdan Milli Mücadeleye Erzurum da büyük destek vermiştir. Mesela, ismini pek çoğumuzun hatırlamadığı Nafiz Kotan gibi... Gündelik siyasetin rüzgarları gözümüzü bazen öyle karartır ki; akları kara, karaları ak görmeye başlarız. Karşımızdakiler de aynen böyle davranırlar. İyi ki merhum Dinçay ve ailesi gibi örnekler henüz bitmedi.İyi ki hala ordumuza, kurumsal anlamda, "mübarek bir kurum" olarak bakan insanlarımız var hala. Erzurum, ileride üzerinde pazarlık yapılacak tarihi bir şehirdir, bunu unutmamak lazım. Korunması için de hala "Milli devlet ve güçlü iktidarlara" ve tabii Milli Ordulara ihtiyacı vardır. Bu ordu Türk Ordusu'dur şüphesiz. Sadece bizim ordumuz gözüyle de bakılmaması gereken bir ordudur: Tüm Türk İslam Dünyasının ve tüm mazlum milletlerin ordusudur. Canım Erzurum'â ve Dinçay ailesine selamlar.
 
 16 Şubat 2013 Cumartesi 22:17
Dadaşlık ve Mertlik meziyetinin gereği derim. Çok da abartılacak bir olay dağil bence..
 Mehmet Güneş
 16 Şubat 2013 Cumartesi 02:19
Toplumsal yaşama çok derin ve duygusal bir etki yaptığına inandığım bu yazı benden 100 üzerinden 100 aldı. Sayın Baki Gezmişi kutluyor, sevgi ve saygılarımı sunuyorum. Şimdi hatırlayamadığım ama bundan onlarca yıl önce Erzurumda Atatürk Düşünce Derneğinde tanıştığım ve size akraba olduğunu düşündüğüm, bir başka x Gezmiş'te konuşmalarıyla beni etkilemişti. O zatın isminide sizden öğrenmiş olurum. Selamlarımla...
Yazarın Diğer Yazıları
Sayfa başına gitSayfa başına git
Masaüstü Görünümü  ♦   Künye
Copyright © 2024 Erzurum Gazetesi