Ülke genelinde yapılan araştırmanın sonuçlarına göre göç vermede 30’uncu çıkmışız…
81 Vilayet içinde ilk otuz…
Fena değil aslında…
Eskiden çok daha ön sıralarda çıkıyorduk…
Demek ki…
Bir azalma var…
Aslına bakılırsa öteden beri göç için öne sürülen gerekçeye katılmamışımdır…
Yani, doğduğu yerde doyamayanlar göçüyor iddiasına…
Zira…
Doymak maksatlı gidenlerle, oburluklarından ötürü gidenleri kıyasladığınızda gerçekle yüzleşiyorsunuz…
Realite şu ki…
Erzurum’dan göçün sebeplerinden başta geleni pastayı küçük görmektir!
Daha açığı…
Bir miktar para kazanan, çok daha kazanma hırsı içine düşüyor ve Erzurum O’nu kesmiyor artık…
Daha çok olana yöneliyor…
Öyle ya…
İstanbul’da ortak olunacak ekonomik pasta daha büyük…
En basit parametre nüfus olsun…
Erzurum’da 750 bin kişi varken İstanbul’da bunun 20 katı bulunuyor…
Rant kapıları da öyle…
O halde…
Ver elini İstanbul!
***
Elbet, iş, aş bulma gailesiyle göçenler de var…
Ama, çoğunluk diğerleri…
Yani, “oburlar!”
Doyumsuzlar…
Daha, daha diyenler…
Zaten, hep vurgulamıyor muyuz, “nitelikli göç veriyoruz” diye…
Sebep bu işte…
Parayı bulan kaçıyor…
Nitelik dediğimiz de “para”…
Yani bir insan parayı bulmuşsa toplum nezdinde nitelik kazanmış anlamı çıkıyor…
Oysa, öykündüğümüz toplumlarda bu hal, bilgi düzeyiyle ölçülüyor…
Bu fasıl bahsi diğerdir…
Her konuda olduğu gibi göç mevzuunda da ezber bozmak lazım…
Erzurum’un ekonomik vaziyeti bozulduğu için göçen yok!
Tam tersi…
İktisadi cesametimiz ne kadar artarsa artsın…
Daha çoğa talip olanlar kaçıyorlar…
Burada semirip, orada büsbütün iktisaden şişkoluğa talip olanlardır gidenlerin kahir ekseriyeti…
Bu hayalle gidenlerin birçoğunun hikayesini biliyoruz halbu ki…
Sükutu hayalle buluşuyorlar…
Erzurum’a ait çok yerinde bir söz vardır ya…
Döke döke gidip toplaya toplaya gelmek diye…
Bunu yapan nicelerini gördük…
Vehbi Koç’luğa özenenlerin, dönüp koç güttüklerinden tutun da…
Aydın Doğan olacağım diye gidip, acınası hallere düştüklerine varıncaya kadar…
Doğrusu şu ki…
Bu tip gelişmeleri dramatik bir tarzda sunmanın hiçbir alemi yok…
Göçen göçer…
Ne demişler…
“Su akar yolunu bulur!”