Farkında değiliz..
Öyle yüksek, öyle seçkin, öyle mükemmel bir tarif var ki Erzurumlular için..
Bu coğrafyayı ebedi Türk Yurdu, İslam Beldesi kılanlar için..
Vatan için can vermeyi en yüksek şeref bilenler için..
Özne olarak kullanırsanız sıfat, evliyalar şehri için sarf ederseniz zamir, özel bir duruşu ifade eden eylem önünde ise bir zarf.
Bizi tarif eden, ama bizim pek de hassasiyet göstermediğimiz bir tanımlama..
Bu kutlu kelime Dadaşlık…
Manasını kavramak ve hangi değeri ifade etmek için il dışında olmak gerek.
Biz bize bakıyoruz, ancak, bizi görenler bizi bizden iyi biliyor.
Şehir hudutlarından çıkıp Anadolu coğrafyamızın herhangi bir köşesine yöneldiğinizde ‘Dadaş’ kelimesinin nasıl aziz bilindiğini gözlemliyoruz ancak.
Gittiğiniz yerde Erzurumluyum demeniz yeterli..
‘Dadaşsın belli’ karşılığını alıyorsunuz.
Yavuz Bülent Bakiler’in dediğince bir iltifatla karşılanıyorsunuz:
‘Sen Erzurum'lusun, dadaşsın belli!
Duruşun çekilmiş bir hançer kadar güzel;
Sen bar başlayanda, davul vuranda
Zurnalar çalanda gel!..’
Çünkü..
Çünküsü var işin.
Ecdat öyle bir duruş göstermiş, öyle bir terbiye sergilemiş ki..
Alvarlı Efemiz gibi..
Akan suları durduran, özel, seçkin bir insan tipini vurgulayan kelime Dadaş..
Taşramızdakiler bizi öyle algılamışlar..
Dadaşlığın töre olduğunu bizden iyi görmüşler..
Zira dadaş yalan söylemeyen, haram yemeyen bir insan tipi.
Zina etmeyen, bade kaldırmayan..
Yalnız ve yalnız Hakka eğilen..
Her meselede erce ve erkekçe duran bir insan tarifi dadaş.
Kamu’nun;
‘Dediler; “Davranma, düştün kapana,
Ya çek bıçağını, ya gel amana! ”
Dedim ki; “Dadaşı doğuran ana;
Taşır mı karnında eğilecek baş? ” diye takdim ettiği bir hali meşrep edinmiş insan dadaş.
Tabi ki, Akatay’ın ifadesiyle,
‘Dadaş çelik bir yaydır, onu germeye gelmez.
Çağlayan bir sel olur, dağlara da baş eğmez.’
Mesele şudur,
Biz Erzurum’da yaşayanlar bu takdimimizden yeterince mesul muyuz?
Bu yüksek sıfatı layıkıyla taşıyor muyuz?
Elbette ve elbette:
‘Dadaşça yaşıyor muyuz?’
Shakespeare’in dediği gibi: ‘Mesele olmak ya da olmamak’
Belki kimimiz için çok ağır gelen sıfat.
Belki kimimiz için ise sadece bir övgü..
Ancak bu şehrin ruhunu bekleyenler, ecdat hatırlandığında bu kavramın sıradan ve öylesine söylenmiş bir tanımlama olmadığı o kadar aşikar ki..
Dadaşlık bir edep makamı..
Dadaşlık bir yaşam üslubu..
Dadaşlık bir hassasiyet ve dikkat meşrebi..
Giyimden, kuşama, yemekten içmeye, oturmadan kalkmaya kadar özel bir hali gerektiren sıfat.
Ama farkında mıyız?...
Şöyle bir dikkat..
Mübarek Anadolu Coğrafyamıza dikkat..
Aydın’da Zeybek, İzmir’de Efe..
Ankara’da Seymen, Çankırı’da Yaren..
Sivas’ta Yiğido, Karadeniz’de Reis..
Elazığ’da Gakkoş, Erzurum’da Dadaş..
Payda bir..
Tek Bayrak, Tek vatan, Tek Millet ve Tek devlet..
Kırmızı çizgi müşterek..
Ahiretlik ve kardeşlik..
Birlik ve beraberlik..
Elbette ki Türk Milletine ait gurur ve şuur, Yüce dinimizin fazilet ve ahlakı.
Emin olun, ayakları yan gidenler değil, vatan yolunda sabit kadem edendir Dadaş..
Ancak..
Soru şudur: ‘Farkında mıyız?’