MENÜ
Erzurum 17°
Erzurum Gazetesi
PAYLAŞ 
Facebook'ta Paylaş
Facebook'ta Paylaş
Facebook'ta Paylaş
Facebook'ta Paylaş
Facebook'ta Paylaş
Şeytanın Şeytanı
Ahmet Göksan
YAZARLAR
9 Eylül 2016 Cuma

Şeytanın Şeytanı

“Kıbrıs milleti diye bir millet yoktur. Din, kültür, örf ve adet bakımından kendi anavatanlarına bağlı iki halk vardır.

Kıbrıs Türk’ü, bu topraklarda kan hakkı, tarih hakkı olan bir halktır.”

1970 Dr. Fazıl KÜÇÜK

 

İngiltere’nin AB’ni bölme kararından sonra üye ülkeler arasında başlayan rahatsızlıklar ivme kazanarak devam ediyor. Burada bir hususa da dikkat etmek gerekiyor. AB’ni bölme konusuna öncülük eden İngiltere’nin Kıbrıs’ta Türklerle Rumları birleştirme çalışmaları içinde olması büyük bir çelişkidir. Bu yöndeki çalışmaları tipik bir İngiliz oyunu olarak kabul ediyoruz. (Bu konuyu önümüzdeki günlerde enine boyuna irdeleyeceğiz)

Birliğin önde gidenleri bu kötü gidişe dur diyebilmek için sürekli olarak toplantı üstüne toplantı yapıyorlar.Ulusçuluğun ivme kazanmaya devam ettiği noktada kötü gidişi biraz olsun geciktirme olasılığı belki olanaklı olabilecektir. Buna karşın dağılmanın durduramayacağını kesin gözü ile görmekte olduğumuzun bilinmesini istiyoruz. Bu konumda olan birliğin Türkiye’ye sürekli olarak koşul dayatması kadar anlamsız bir bakış olamaz. Bu dayatmalara dur demek gerekiyor.

AB’nin geleceğini konuşan Almanya – İtalya ve Fransa’nın önde gidenleri bazı uygulamaları yürürlüğe koyabilmek için zemin araştırması yapıyorlar. Konuya ilişkin olarak ilk atış Almanya’dan geldi. Başbakan Bayan Angela Merkel, ülkesindeki Türk kökenlileri hedef alan bir açıklama yaptı. İkinci pasaport sahibi olanları yurttaşlıktan atmakla tehdit ediyor. Alman parlamentosundaki bazı parlamenterlerin de bu uygulamaya sıcak bakmakta oldukları da biliniyor. Almanya’da bir süre önce yapılan bir kamuoyu araştırmasına göre katılımcıların %85’nin Türkiye’nin üyeliğine karşı oldukları sonucunu ortalıklara seriyor.

Bayan Merkel, Türkiye ile yapılan anlaşma ile “sığınmacıların Türkiye’de kalması için iki nedenleri var. Yurtlarına yakın, kültürel ve dinsel engelleri büyük değil. Devam etmesini güvenceye almak için çalışmalıyız…” diyordu. Ülkesine sığınmacı akınının alacağı olasılığını da gündeme taşıyan adı geçen kişi İslami terör saldırısının olabileceğini göz ardı etmiyor. Bu konuda yurttaşlarını uyarıyor. Frankurter Allegemeine gazetesinde yer alan bir habere göre hükümet olası  bir terör saldırısı veya doğal afete karşı her yurttaşlarını 10 günlük yetecek su ve gıda saklamaları konusunda da uyarıyor. Bu uygulama İ-kinci Paylaşım Savaşı ve Soğuk Savaş yöntemlerini gündeme taşımakla kalmıyor toplumuna da korku salıyor. Bu uygulama ile 1989 yılında Soğuk Savaş’ın sona erdiğini düşünenler fena halde yanıltılmış oluyor.

AB içinde hızla ivme kazanan ırkçılığın iki temele dayandırılarak zemin kazanmakta olduğu biliniyor. Türkiye’den yıllar öncesinde oralara kadar giderek hizmet sektöründe çalışanlarla diğer ülkelerden gelenler hedefe konuluyor. Buna koşut çağdaşlığı kimselere bırakmadığı gibi ortalıklarda küllü mangal bırakmayanların orta çağlardaki haçlı düşüncesinden kendilerini halen arındıramadılar. Hollanda’da 2017 seçimlerine hazırlanan Özgürlük Partisi içinde bu düşüncenin öncülüğü yapılıyor. Birlik içinde bu düşünce yapısını oluşturan bu partilerin neredeyse tamamının Özgürlük Partisi diye biliniyor olması çelişkinin ötesinde bir durumdur.

BM’den Kıbrıs uyuşmazlığının bütün boyutlarının masada olduğuna ilişkin açıklama geldi. Bu açıklamadan sonra konuların masada olması bizim tezlerimizi doğruluyor. Sıklıkla sizlere müzakerelerde hala daha 1968 yılında Beyrut’ta başlatılan müzakere noktasında olduğumuzu bir kez daha yenilemek istiyoruz.. Yine BM’e göre müzakerelerin bu aşamasının tamamlanması ile gelecekte ne olacağına ilişkin bütünlüklü bir görüntünün ortalıklara çıkacağı umuluyor…

Neden mi…

Cumhurbaşkanı Mustafa Akıncı son Ankara ziyareti sırasında CHP Genel Başkanı Kemal Kılıçdaroğlu ile görüşmüştü. Kılıçdaroğlu görüşmeden sonra Rumların isteklerini aşırı bulduğunu söylüyordu. Buna karşın Akıncı Rumların bu isteklerini makul çizgiye gelmeleri durumunda çözüm kapısının aralanacağını yineliyordu. Avukatın şeytanlığını yapmaya kalkışırsak, karşı tarafın uzlaşmak gibi bir niyetinin olmadığı zımnen de olsa kabul ediliyor.

Bu açıklamaların ışığında 2016 yılında da çözüme ulaşılamayacağının görülmesi gerekiyor mu ne…

Bayramdan sonrasında görüşmek üzere.. İyi bayramlar…

SEVGİ ile kalınız…

Yorum Ekle
Yorumunuz gönderildi
Yorumunuz editör incelemesinden sonra yayınlanacaktır
Yorumlar

   Bu yazı henüz yorumlanmamış...

Yazarın Diğer Yazıları
Sayfa başına gitSayfa başına git
Masaüstü Görünümü  ♦   Künye
Copyright © 2025 Erzurum Gazetesi