MENÜ
Erzurum 22°
Erzurum Gazetesi
PAYLAŞ 
Facebook'ta Paylaş
Facebook'ta Paylaş
Facebook'ta Paylaş
Facebook'ta Paylaş
Facebook'ta Paylaş
Mahalli İdareler Seçimleri Yaklaşırken..
Zülküf Usanmaz
YAZARLAR
2 Kasım 2008 Pazar

Mahalli İdareler Seçimleri Yaklaşırken..

5 Yıl önce yapılan seçimler Mart 2009'da süresini dolduruyor. Mahalli İdare Seçimleri içinde en büyük yarış ve rekabet gerektiren seçim, kuşkusuz Belediye başkanlığı seçimleridir. Belediye meclisi veya il genel meclisi üyelikleri ile Mahalle ve köy muhtarlıkları seçimleri de yerel seçim oldukları halde, Belediye başkanlığı seçimleri kadar çekişmeli ve kampanyalı geçmezler.

Bu nedenle, yazımızda Belediye başkanlığı seçimleri üzerinde duracağız.Beş yıl önce veya daha öteden beri bu görevi alıp getiren belediye başkanlarımız tekrar seçmenlerinin huzuruna çıkacaklar ve onlardan oy isteyecekler..

FARKLI BİR YAKLAŞIM

Daha seçimlere beş aydan fazla süre kaldığı halde şimdiden meydana çıkmayı ve gözüne kestirdiği Belediye Başkanlığına aday olmayı uygun görenlere ve bu yolda hazırlanmaya çalışanlara her yerde rastlamak mümkün..

Siz okuyucularımın müsaadesi olursa bu konu üzerinde birkaç hafta durmaya ve konuyu belediye kanunlarına ve mevzuatına dayandırarak teorik olarak değil veya geçmişin yaşanan idare tarzı şeklinde geleneksel olarak ta değil, bizatihi yaşanan hayatın içinden alıntı yaparak işleyeceğim.

HAREKET NOKTASI

Geçen hafta Cuma namazından çıkarken yeni tanıştırıldığım bir polis memuru emeklisi cebinden çıkardığı bir kartviziti bana uzatarak;

-Bu arkadaşımız çok temiz birisi..Büyükşehir Belediye Başkanlığına aday..Destek bekleriz.

Kartı elime alıp evirip çevirdikten sonra,

-Ben bu kişiyi sizden iyi tanırım..Her şey nasibe bağlı dedim.

Şimdiden meydana çıkan bu şahıs ile mevcut Belediye başkanının yakınlıklarını, ilişkilerini,birbirlerine meşru daire içinde sağladıkları destekleri çok yakinen bildiğim için kendi kendime "İşte siyaset, biri diğerinin ayakları altına sabun koymaya nasıl da hazır..! " diye düşündüm.

Yarın seçim sahalarına çıkacak olan bu tip kişiler, kendini anlatmaktan, kendini seçmenlere kabul ettirmekten ziyade, eski belediye başkanın noksanlıklarını, beceriksizliklerini sıralayacaktır.

Kısaca bütün politikasını eskinin çöplüğüne kurarak yürütecektir. Bu güne kadar dost deyip, arkadaş bellediği insanı yerden yere vuracaktır. O şunları, şunları yapamadı ama ben daha iyi yaparım diyecektir. İşte siyasette en nefret ettiğim taraf ta bu.

SİYASET

Cumhuriyet rejiminin bir vazgeçilmezi olan seçimler, siyasetin eksenini oluşturmaktadır. Siyaset ise, bu eksen üzerinden harekete geçirilmektedir; her türlü taktik, manevra seçenle seçilen arasında cereyan etmektedir.

İsterseniz bir adım geriye gidip 18.yüzyılın sonlarına doğru patlak veren Fransız ihtilalına kadar uzanalım. Bu ihtilalın sonucunda bilindiği üzere Cumhuriyet rejimi ortaya çıktı.

Cumhuriyet idaresi öncesi her türlü imkan ve güç, belirli aristokrat sınıfların ellinde bulunurdu, ferdin hiçbir hükmi şahsiyeti yoktu..Bu da toplumlarda onarılmaz büyük uçurumlar oluşturmuştu.Örneğin birçok imtiyaza sahip olan ruhban sınıfı vardı.Aynen kralın etrafındaki aristokrat sınıfı gibi, lüks ve debdebe içinde yaşarlardı. Geniş halk kitleleri ise açlık, yoksulluk ve çaresizliklerle boğuşup dururdu.

 

Halk, hiçbir hakka sahip değildi. Sokakta yürüyen kişi, bir papaza yan bakacak olsa, engizisyon mahkemelerinde mahkûm olması kaçınılmazdı. Giyotinle infazlar, maalesef bu oligarşi ve monarşi döneme aitti. İşte Cumhuriyet, bu karanlık ve adaletsiz yapıyı başarıyla ortadan kaldırmıştı. Artık kişi veya zümre üstünlüğü yoktu kanun önünde herkes eşitti. Bundan böyle hukuk üstünlüğü vardı.

Fransız ihtilalıyla dünyaya resmen kabul ettirilen cumhuriyet idaresinin temel amacı, bireyin temsil edilmesini sağlamak, kendisini her alanda ifade etme erkine kavuşturmaktı.

Peki, birey kendisini cumhuriyet rejiminde nasıl temsil edecek ve demokrasi dediğimiz halkın kendi kendisini idare etme gücünü nasıl kullanacaktı?

SEÇİM

Kanunla belli bir yaşa gelmiş, medeni haklarını kullanabilecek insanların kendi hür iradeleriyle yine koşulları yasalarla tespit edilmiş insanları milletvekili olarak, belediye başkanı olarak, meclis üyesi olarak, il genel meclis üyesi olarak, mahalle veya köy muhtarı ve ihtiyar heyeti olarak gizli oy kullanmak suretiyle seçmekle ve seçilmekle seçim olayı gerçekleşmiş olur.

Açıkça görülüyor ki seçim, seçmenle seçilen arasında zimmen yapılmış bir akittir akit..Örneğin ben seni seçiyorum ; milletvekili olarak meclise gönderiyorum, sen beni orada temsil edeceksin, haklarımı koruyacaksın diyor..Veya seni belediye başkanı olarak seçiyorum, kanunla sana verilmiş görevlerini benim adıma benim için yapacaksın diyor..Meclis üyeleri için ve muhtarlar için de aynı şey söz konusu..

Dolaysıyla fert, seçimle vekalet verdiği ve oyuyla seçtiği kişi ve kişiler tarafından kendisini temsil ettiriyor..İşte ülke içinse Milletvekili olarak, yaşadığı şehir içinse belediye başkanı olarak ve ikamet ettiği mahalle veya köy için ise muhtar olarak seçilmesini sağlıyor..Bu da demokrasi dediğimiz halkın kendi kendini temsil etmesi ve idare etmesi demek oluyor.

SORGULAMA

Günümüzde her ne kadar seçilen kişi seçimden önce seçmenlere vaat ettiği yatırımları, hizmetleri ve bireysel talepleri yerine getiremiyorsa da veya seçimden önce rahat ulaşılan, dert dinleyen, sıcak yaklaşan bir kişiyken seçimden sonra artık ulaşılamayan veya ulaşılsa bile dert dinlemeyen, sert davranan hatta yer yer kapıp tepen birisi haline gelmişse halkın o kişileri saf dışı etmesi mutlakla olmalı. İp halkın ellinde..Seçimden seçime halkın huzuruna çıkmak ve gelip mütevazi bir vaziyette halktan tekrar oy istemek zorunda..

Tekrar oy istemeye gelirken halkın sorgulaması başlamalı.Seçim öncesi ile seçim sonrası meydana gelen kişilik başkalaşımının hesabını sormalı.. Şimdiye kadar vaat ettiklerinden neler yaptığının sorgulamasını yapmalı. Ona göre yeniden oyunu kullanmalıdır. Çünkü halk, hesap soran konumunda, seçilenler ise hesap veren konumunda mutlaka olmalıdır.Çünkü asıl olan halk, vekil ve emanetçi olanlar ise seçilenler..Sonuçta herkes, olması gerektiği konumunda fonksiyonunu icra etmelidir.

Asıl karşılıklı itibar ve gerçek değer, o zaman ancak ortaya çıkar.

( DEVAM EDECEK )

 

  

 

 

Yorum Ekle
Yorumunuz gönderildi
Yorumunuz editör incelemesinden sonra yayınlanacaktır
Yorumlar

   Bu yazı henüz yorumlanmamış...

Yazarın Diğer Yazıları
Sayfa başına gitSayfa başına git
Masaüstü Görünümü  ♦   Künye
Copyright © 2025 Erzurum Gazetesi