Devlet Çarkını Çeviren Memur Ama Hangi Memur ( 3 )
Doğu'nun iyice ucda bir ili..Aklı başında bir devlet memuru.. Zirai Donatım kurumunun il şubesinde müdür.. Yaşadığı ilginç olaylara dikkatinizi çekmek istiyorum: Sonbahar mevsimi.. gübre ve tohum ilacı satışları dorukta..Tohum ilacı stoklarda kalmamış..Zamanında siparişi yapılmış ancak henüz elimize geçmemişti.Ama çiftçi sürekli sormaktadır.Odam geliş yolunun tam karşısındaydı.. Gelenleri daha uzaktayken görebiliyordum. Sohbet ede ede birlikte Kuruma doğru gelmekte olan üç çiftçiyi seyrediyorum. Biraz sonra karşımdaydılar. Üçü de yan yana karşımda ayakta duruyorlar. Baştaki çiftçiye soruyorum; -Buyurun, ne istemiştiniz? -Tohum ilacı, -Yok, fakat yarın gelecek.. -Hiç yok mu ? -Hiç yok.. Bu çiftçi benden aldığı cevaplar üzerine arkasını dönüp giderken, diğer iki arkadaşı hala ayakta karşımda duruyorlar. Bu sefer ikinci adama soruyorum; -Siz ne istiyorsunuz? -Ben de tohum ilacı, -Yok, -Hiç yok mu ? -Hiç yok.. Maalesef üçüncü adam hala karşımda ve o da tohum ilacı istemektedir..Verilen " Yok " cevabı karşısında " Hiç yok mu " sorusunu sormaktadır. Merak ettim ve kızmadan sordum: Kardeşim diğer arkadaşlarına verdiğim cevapları duydun değil mi ? -Evet duydum ama, dedim ki acaba hiç yok mu ..? Vatandaş haksız değildi.Yıllarca memur, birilerine " Yok " dediği şeyi tezgah altında sakladığına şahit olmuştur.Ancak kendi tanıdık,yakın ve ahbaplarına verdiğini görmüştür.Veya bir menfaat karşılığında verdiğine şahit olmuş veya duymuştur.Bunun için memura asla güvenmemektedir..Yok denilen cevapların altında sürekli gizli bir menfaat sağlama veya birilerinin menfaatini koruma olgusu olarak alışılagelmiştir.. BAŞKA BİR OLAY Aynı Müdür anlatıyor: Gübre ambarında binlerce ton gübre stoku var. Aynı cins gübreden toprak ağasının birisi 60 tona yakın gübre aldı. Kamyonları yanaştı. Gübresini aldı götürdü. Bu ağanın ilçesinden kendi rakibi başka bir ağa, aynı gübreden ve yaklaşık aynı miktarda ve aynı günde gübre almak istedi.. İşlemleri yapıldı, parası tahsil edilip kasaya konuldu. Sıra gübre teslimatını gelende, -Ben de o ağanın sarı gübresinden isterim, başka gübre almam ha.. dedi ve direndi. Devreye girdim; -Ağam gübredeki renk gübreye atılan boyadır.Onun aldığı gübre sarı boyayla boyalıydı, sıra sana gelende ise, gri boyayla boyanmış gübre var istifte..Boyanın toprağa hiçbir katkı değeri yok..Boya dışında her iki gübrenin aktif maddesiyle dolgu maddesi aynı.. -Yok efendim,olur mu o ağaya sarı gübre,bana başka gübre veriyorsun..İstifin arka sıralarında sarı gübre var, o gübreden vereceksiniz.. Onun dediği sarı gübreden verebilmek için ise, yüzlerce ton gübrenin önden arkaya,arkadan öne aktarılmasını gerektirir bir çalışma ister.. Hem maliyeti var, hem de çok zahmetli bir iş..Üstelik buna ne zamanımız, ne de imkanlarımız elverir.. Ağaya satış yapmayacağımı, faturasını iptal edip parasını iade etmek istediğimi söyledim. Ağa sinirlendi, köpürdü, arkasındaki kişilerle birlikte Vali Beye şikayete gitti. Beklediğim gibi biraz sonra çok sevdiğim Vali Bey aradı. Kısaca Vali Beye durumu anlattım. -Müdürüm sen merak etme.! Ben hal ederim dedi. Biraz sonra İlin tarım kuruluşlarının Müdürleri Ağayla birlikte hepsi yanımdaydılar..Müdürler, bana ; -Yahu kardeşim,senin memurların Ağayı yanlış anlamışlar..Ağa arka istiflerden sarı gübre filan istememiş te..Yırtık torbalara itiraz etmiştir. Bıyık altı gülerek kamyonların gri renkli gübreye yanaşması için talimat verdim.. Sonuçta devlet memuruna güvenmediği, memurun verdiği bilgilere inanmadığı gerçeği ortaya çıkar. Bu güven eksikliği zamanla eriyerek değil, aksine rüşvetle, iltimasla, kişisel dostluklarla daha da pekişerek vatandaşın gözünde meşru bir yapı haline gelmiştir. Sosyolojik anlamda devlet kurumlarına ve devlet memurlarına vatandaş tarafından yeterli güvenin duyulması için önemli tedbirlerin acilen geliştirilmesi gerekmektedir. ( devam edecek )