MENÜ
Erzurum 12°
Erzurum Gazetesi
PAYLAŞ 
Facebook'ta Paylaş
Facebook'ta Paylaş
Facebook'ta Paylaş
Facebook'ta Paylaş
Facebook'ta Paylaş
Horozun Yalancısı-2
Ahmet Göksan
YAZARLAR
17 Ekim 2014 Cuma

Horozun Yalancısı-2

“Artık Kıbrıs Türk’ünün parti kavgalarına, çekişmelere tahammülü kalmamıştır. Önümüzdeki dava, hepimizin davasıdır. Davamız, kalkınma ve şimdiye kadar hasıraltı edilen, unutulan haklarımızın geri alınması meselesidir. Bunu, kalplerinde vatan ve millet sevgisi taşıyanlar böyle kabul etmelidir...
Artık hepimize bir vazife düşüyor. ‘Ya bu adada yaşamak, insan olarak muamele görmek için birleşmek veyahut da yarınımza elveda diyerek bir birimizle çekişmek’. Bunu da seçecek olan bizleriz”.
1949  Dr. Fazıl KÜÇÜK

Avrupa Parlamentosu’nun Rum milletvekili Bay Kostas Mavridis’in Filelefteros gazetesinde yer alan açıklamasında Türkiye savaş suçu işlediği için cezalandırılmasını istediğini bir önceki yazımızda sizlerle paylaşmış bulunuyoruz. Çocuk olanların da unutmaması için bazı gerçekleri yazmadan edemiyoruz. Değerlendirmeleri de sizlere bırakıyoruz.
Kıbrıs Cumhurbaşkanı sıfatlı Makarios, soğuk savaş sonrasında oluşan
ve tarihe Bağlantısızlar Hareketi olarak geçen oluşumun içinde önde gidenler arasında kendisine yer edinmişti. Dini görüntüsünün de olması bu olguyu güçlendiriyordu. O’nun bu noktaya gelmesinden rahatsızlık duyanların (Yunanistan da olmak üzere) olması son derece doğaldı. Yaşanan bu rahatsızlık, 15 Temmuz 1974 gününde Yunanistan’dan yasadışı olarak adaya ithal edilen askerlerin yerli işbirlikçilerle beraber gerçekleştirdikleri hareket darbe ile sonuçlanıyordu. Bu olgu darbenin nedenlerinden yalnızca bir tanesidir. 
Darbenin hemen sonrasında Garantici İngiliz yöneticilerin de marifetleriyle Makarios adadaki Ağratur Üssüne sığınarak canını kurtarmayı başardı. Kısa süre sonra adada yaşananları uluslararası topluma anlatmak üzere soluğu Nevyork’ta aldı. BM Güvenlik Konseyi’nde 19 Temmuz 1974 günü kendisinden hiç beklenmeyen bir konuşma yapıyordu. Konuşmasında, “Ada Yunan Ordusu tarafından işgal edilmiştir. Türkler başta olmak üzere hiç kimsenin can güvenliği kalmamıştır. Türkiye Garantici ülke olarak müdahale ederek bu duruma son versin” dileğinde bulunuyordu. Bu konuşmasını kendi sesinden TRT’de yaptığımız “Kıbrıs’ta Türkler” belgeselinde yayımladığımızı sizlerle paylaşıyoruz.
Türkiye’nin doğal olarak Makarios’un sözü üzerine değil uluslararası anlaşmaların ve hukukun kendisine tanıdığı hakkını kullanarak müdahale ettiği biliniyor. Müdahale sonrasında Türklerle birlikte kendi aralarında silahlı çatışma yaşayan Rumların da can güvenlikleri sağlanıyordu ve adanın bütününe de Barış geliyordu. 
Yunanistan’dan ithal edilen askerlerden birisi terhis olmasına karşın Yunanistan’a gönderilmeyerek Türkiye’nin müdahalesini önleyebilmek için çatışmalara katılıp sonrasında öldü. İthal askerin babası oğlunun ölümü sonrasında Yunanistan Hükümeti ile başlattığı hukuk mücadelesini 21 Mart 1979 gün ve 2658/79 sayılı Yüksek Mahkeme (Anayasa Mahkemesi) kararı ile kazanmıştır. Adı geçen Mahkeme bu kararı ile Türkiye’nin müdahalesini onaylıyordu. Mahkeme’nin anılan Kararında, “15 Temmuz 1974’te Kıbrıs Cumhuriyeti Anayasasını çiğneyen asi Yunan subayları tarafından Kıbrıs Cumhurbaşkanı Makarios’un devrilerek Nikos Sampson’un yerine getirilmesi üzerine Türkiye’nin gerçekleştirdiği askeri müdahalesini “Yasal Hak Olarak Kabul Etmiştir” deniliyordu.
Bu gelişme üzerine Yunanistan Başbakanı Bay Kostas Karamanlis, kararın kamuoyuna duyurulmasını yasaklayarak “Çok Gizli” kaydıyla saklı tutulmasını emretmiştir. Gerekçesi ise “Ulusal nedenler, Türk istilasına yol açan sorumluların sonsuza kadar yargılanmamalarını gerektiriyor” diyordu. Yargıçlar Başbakan Bay Karamanlis’e gönderdikleri 142289/78 sayılı yazıları ile, “Hiçbir kuvvet, adaleti, gerçek sorumluların ortaya çıkması konusunda susturamaz” diyerek karşı çıkıyorlardı.
Yakın tarihte yaşadığımız bu olayları hiç kimsenin “Ben çocuktum bilmiyordum” söyleminin arkasına saklanmamalarını gerektiriyor. Saklamaya kalkışsalar bile hiç kimse bu gerçekleri ortalık yerlerden kaldıramaz. Bay Kostas Mavridis’in kimin savaş suçu işlediğini öğrenmesi için katkıda bulunduğumuzun bilinmesini istiyoruz. Devam edeceğiz...
Kendi yargılarının kararları ile mahkum olmuş yöneticilerin bu kararların ışığında yeni yetme bile olsalar Türkiye’yi suçlamamaları gerekiyor mu ne...
SEVGİ ile kalınız...

Yorum Ekle
Yorumunuz gönderildi
Yorumunuz editör incelemesinden sonra yayınlanacaktır
Yorumlar

   Bu yazı henüz yorumlanmamış...

Yazarın Diğer Yazıları
Sayfa başına gitSayfa başına git
Masaüstü Görünümü  ♦   Künye
Copyright © 2025 Erzurum Gazetesi