MENÜ
Erzurum 12°
Erzurum Gazetesi
PAYLAŞ 
Facebook'ta Paylaş
Facebook'ta Paylaş
Facebook'ta Paylaş
Facebook'ta Paylaş
Facebook'ta Paylaş
Paylaşımcının Barışı
Ahmet Göksan
YAZARLAR
30 Ağustos 2014 Cumartesi

Paylaşımcının Barışı

“Davasından emin olan insanlar, haklarını kazanmak için ancak ve ancak adalete müracaat ederler, onun kararını beklerler. Biz Kıbrıs Türk’ü bunu yapıyoruz.. Bir Türk adası olan ve hiçbir zaman zayıf bir devlet eline geçmeyeceğine inandığımız bu toprakları müdafaa ve muhafazayı meşru vasıtalar elimizde bol bol mevcutken kanla oynayarak yapmak, cinayetin kendisi değil de nedir? Kıbrıs Türk’ünün meşru yollar takip ederek gayesine erişmek niyetinde olduğunu, yalan, iftira ve tezvirlerle kan akıtmak sevdasında olanlara hatırlatmak isteriz”. 1955

 

                                                                                            Dr. Fazıl KÜÇÜK

 

         Dünyanın merkezi neresidir diye bir soru ile karşılaştığımız zaman hemen yanıt veriyoruz. İçinde yaşamakta olduğumuz Ortadoğu coğrafyası olduğunu söylüyoruz. Espirili bile olsa doğruluğu kabul ediliyor. Dünyanın gereksinim duyduğu ve her geçen gün azalmakta olan enerji kaynakları ağırlıklı olarak bu bölgede bulunmaktadır. Rakamlarla oranlarla sizleri boğmak istemiyoruz. Bu nedenle bölgemiz çatışmalarda da ana merkez konumundadır. Yüzer bir gemi görünümündeki Kıbrıs adası da bu merkezin ana omurgasını oluşturmaktadır. Bunun  için ada sürekli olarak çatışmalar ve kavgalarla anılmaktadır. Aynı nedenlerle de paylaşımcı ülkelerin iştahını kabartmaktadır. Paylaşılamadığı için sorun olarak algılanıp değerlendiriliyor.

Etnik ve dini inanç ayrılıkları bu coğrafyanın sıkıntılı olan bir başka kanayan yarasıdır. Bu sıkıntılar nedeniyle de uluslaşma sürecinin dışında kalıyorlar. Paylaşımcı olan ülkeler ise bu olguları tetikleyerek ekonomilerini düzgün tutmaya çalışıyorlar. Bu nedenlerle ulusal gelirleri yıllık bazda 40 bin Dolar veya Euro civarında bulunmaktadır. Bu nedenle ekonomik krizden de fazladan etkilendiklerini söyleyemiyoruz. Gelişmekte olan ülkelerde yapılacak küçük bir kışkırtma ile ekonomilerindeki durgunluğun aşılmasını sağlayabiliyorlar.

Dünyamızın yaşadığı iki paylaşım savaşının asli faili olarak kabul edilen Almanya, Irak’ın kuzeyindeki peşmergelere İŞİD’cilerle daha etkin olarak savaşmaları için silah yollayacağını açıkladı. Açıklanan  bu karar adı geçen ülkenin Savunma Bakanı Ursula von der Leyen ile Dışişleri Bakanı Frank Walter Steinmeler’den geldi. Bu açıklamadan sonra kısa bir süre sonra Başbakan Bayan Angela Merkel, terör listesinde olan PKK’ya silah verilmeyeceğini açıkladı. Silahların barbar cihatçılara karşı savaşan peşmergelere teslimi için İngiltere – Fransa ve diğer AB ülkeleriyle işbirliği yapacaklarını söylüyorlar.

Peşmergelerin başarısızlıklarının temelinde yatan olgunun gözardı edilmemesi gerekiyor. Bu olgunun nedeni saldırılar sonrasında evlerinden yerlerinden ayrılmak durumunda kalanların evleri ve villalarını işgal etmek istemeleridir. Kasapın et keçinin can derdinde olduğu bir durumla karşı karşıyayız. Bu düşüncede olanlara teslim edilecek olan silahların uzun erimli düşünüldüğünde Türkiye’ye de bölgede sıkıntı yaşatabileceğinin bilinmesini istiyoruz. Bunun dışında İŞİD’cilere karşı bölgede yeni ortaklıkların da kurulmaya başlandığı biliniyor. Dünün düşmanlarının bir araya gelmesindeki amacın, paylaşım ötesi bir durum olmasının yanı sıra, Köroğlu’nun ünlü söylemindeki gibi, “Tüfek icat oldu mertlik bozuldu” söylemine denk düştüğünü kaydetmek istiyoruz.

Diğer taraftan Ukrayna’da yaşananları, Rusya ile Birleşik Amerika Devletleri ve AB arasındaki bilek güreşine benzetmek olasıdır. Her iki bölgeye baktığımız zaman yaşananları soğuk savaşın yeniden gündeme taşınması veya Ü-çüncü paylaşım savaşına göz kırpmak olarak değerlendiriyoruz. Bu nedenle yaşanmış olan paylaşım savaşlarının da benzer nedenlerle başlatıldığının unutulmaması gerekiyor.

Dünya Ekonomi ve Barış Enstitüsü’nün yayımladığı “2014 Dünya Barış Göstergesi”ndeki bulguları, yukarıda da kaydettiğimiz gibi göz kırpma olarak okuduğumuzu yineliyoruz. Enstitünün kurucusu Steve Killeler, İ-kinci Paylaşım Savaşı sonrasında geçen 60 yılı kısmende olsa barış dönemi olarak kabul ediyor. Son 7 yılı ise kötüye gidiş olarak değerlendiriyor. Arap Baharı diye başlatılan ve dünyaya yutturulan sürecin bölgenin kan gölüne dönüşmesine neden olduğu biliniyor. Ne menem bahar ise bir türlü bölgeye gelemiyor. Yaşadığımız bütün bu olumsuzluklara karşın yaşlanan dünyamızda bir an önce barışın yaşanmasını diliyoruz.

Her yıl olduğu gibi 01 Eylül’de “Dünya Barış Günü” kutlama etkinlikleri yapılacaktır. Böyle bir ortamda hangi barışı kutlayacağımızı bir kez değil binlerce kez sorgulamamız gerekiyor mu ne...

SEVGİ ile kalınız...

Yorum Ekle
Yorumunuz gönderildi
Yorumunuz editör incelemesinden sonra yayınlanacaktır
Yorumlar

   Bu yazı henüz yorumlanmamış...

Yazarın Diğer Yazıları
Sayfa başına gitSayfa başına git
Masaüstü Görünümü  ♦   Künye
Copyright © 2025 Erzurum Gazetesi