MENÜ
Erzurum 16°
Erzurum Gazetesi
PAYLAŞ 
Facebook'ta Paylaş
Facebook'ta Paylaş
Facebook'ta Paylaş
Facebook'ta Paylaş
Facebook'ta Paylaş
Bunalımın Güveni
Ahmet Göksan
YAZARLAR
6 Kasım 2014 Perşembe

Bunalımın Güveni

“Biz madem ki bu adada, efendi gibi yaşamak istiyoruz. Madem ki esir olmamak azmindeyiz, o halde yapacağımız tek iş, fertçilik zihniyetini tamamen bir kenara bırakarak toplum hayatına ayak uydurmaktır. Bunun zamanı gelmiştir. 
‘Ben’ değil, ‘Biz’ kelimesini kullanmalıyız. ‘Ben yaşayacağım’ değil, ‘Hepimiz yaşayacağız’ nazariyesini kabul etmeliyiz”. 1957  Dr. Fazıl KÜÇÜK

Yaşanılan Paylaşım Savaşları sonrasında ülkeleri yönetenlerin bu tür savaşlara son verilmesi olgusundan yola çıkarak yeni arayışlara giriştikleri biliniyor. Arayışlar sonrasında savaşlara dur diyebilecek kararların alınabileceği savları ile ‘Bulaşık’ affedersiniz Birleşmiş Milletler örgütünü kurdular. Adı geçen kuruluşun organları belirlenirken beş adet ülkeye bir anlamda olaganüstü yetkiler tanıdılar. Doğal olarak dünya bu beş ülkeden ibaret değildi. Savaşları ve çatışmaları önleyeceği savı ile Güvenlik Konseyi de oluşturuldu. Burada kararların oybirliği ile alınacağı ilkesi de kabul edildi. Bu kurulda görev yapması için oy çoğunluğu ile seçilecek 15 üye ülkeye de ‘Geçici Üyelik’ sıfatı verildi. Bu dönem bu kurulda görev yapmak için aday olan Türkiye seçilebilmek için gereken oyu alamadı. Bu olguyu Türkiye’nin son dönemde izlediği dış politikasına tepki olduğu genel kabul görüyor.
Birleşik Amerika Devletlerine öykünerek Avrupa kıtasında da birlik oluşturulmasına çalışılıyor. Kurulduğu günden itibaren isimini değiştirerek günümüzdeki Avrupa Birliği’ne dönüştü. BM’in 193 üyesine karşılık AB şu anda 29 üyeye sahiptir. – onlar kabul etmese de – AB’nin bölgesel bir kuruluş olarak kabul edilmesi gerektiğini kaydetmek istiyoruz. BM’in olaylara müdahale edebilecek Barış Gücü diye tanımlanan bir askeri gücü vardır. AB’nin böyle bir gücünün olmadığı biliniyor. Buna karşın  her iki kuruluşun aldığı nerede ise bütün kararlar tartışma konusu olmaktadır. Bu nedenden olacak güven unsuru ortalık yerlerden kayıplara karışıyor.
Kıbrıs Türkleri adı geçen her iki kuruluşun aldıkları kararlardan tarafsızlık ilkesine uyulmadığından zarar görmektedir. Norveç’te Silahlı Kuvvetler Komutanlığı Komutan Yardımcısı olarak görev yapan Bayan Tümgeneral Kristin Lund adadaki BM Barış Gücü Komutanlığına geçtiğimiz aylarda atandı. İlk kadın komutan ünvanına da sahip olmasından aldığı güçten olacak Kıbrıs Türkleri ile Rumlara ileriye bakmaları çağrısında bulundu. Bayan Lund, “geçmişi değiştiremezsiniz. Bu nedenle ileriye bakın diyebilirim. Söyleyebileceğim, insanlar çözüm bulmak isterlerse çözüm bulurlar” diyerek bir gerçeğe parmağını basıyordu. Kendini bu göreve atayan kuruluşun bundan önce yeterince tarafsız davranmadığından rahatsızlık duyduğu için “adanın hem kuzeyi hem de güneyine eşit oranda gitmeye çalışacağını” söylüyordu. Tarafsızlık olgusunu bu kadar ucuzlattığı için de kendisini kutlamak istiyoruz.
Bölgemizde yaşanmakta olan çatışmaları fırsata çevirmek isteyen mendil büyüklüğündeki ülkeyi yönetenler sıklıkla dayatmalarda bulunuyorlar. Kurdun  dumanlı havayı sevmesi gibi yedeğine aldığı Yunanistan ve Mısır’la kural tanımadan oluşturduğu Münhasır Ekonomik Bölgeyi pekiştirmeye çalışıyor. Yaptıkları ortak askeri tatbikatlarla da Türkiye’ye dağın gözünü vermeye çalışıyorlar. Bu nedenle de Türkiye ile Doğu Akdeniz’deki zengin yeraltı enerji kaynakları konusunda gerilim yaşanıyor. Diğer yandan Amerikalı Joe Biden’a bu kaynaklar konusunda bazı güvencelerin verildiği biliniyor. Aldığı bu güvenceleri pekiştirmek peşinde olan Bay Biden’ın  mendil büyüklüğündeki ülkenin en önde gideni ile telefonla görüştüğü belirtiliyor. Konuya ilişkin kaygılarını dile getirdikten sonra Bay Biden, “Amerika’nın Kıbrıs’ın egemenliği ve Münhasır Ekonomik Bölgesindeki kaynakları geliştirme hakkına saygı duyduğunu” buna koşut olarak da Türkiye ile yaşanan gerilimin düşürülmesi için yürütülen çabalardan da umutlu olduğunu belirtiyordu. Garantici ülke olan Türkiye’nin son günlerde bölgeye gönderdiği askeri unsurların yerinde bir kararla gönderildiğinin bilinmesini istiyoruz. Bu ikilinin adanın  yeniden birleştirilmesi gerektiği konusunda da uzlaştıklarını duyuruyorlar.
Bu yaklaşımlardan cesaret aldığı anlaşılan Akel milletvekili Bay Nikos Katsurudis, “Çeşitli politikalar ve taktikler denendi, Uslu çocuk, sert çocuk, öne çıkma – çıkmama, koşullu koşulsuz müzakerelerden hiçbir sonuç elde edemedik. Buna karşın Kıbrıs’ın yarısını bırakıyorum. Beni ilgilendirmez deme hakkımız yoktur” diyor. Buna karşın bizler, “Kıbrıslı Türkler kendi bölgelerinde kendilerini yönetmek istiyorlar” söylemleri ile önümüzdeki 2015 Nisan ayında yapılacak olan cumhurbaşkanlığı seçimine hazırlanıyoruz... Hazırlıklarına devam etsinler de 31 yaşına gelmiş olan Kuzey Kıbrıs Türk Cumhuriyeti’nin konumunun ne olacağına da açıklık getirsinler diyoruz...
BM ile AB’ne karşı güven bunalımının yaşandığı günlerdeyiz. Bu nedenle yapacağımız çalışmalarla hesapların küçüğünün peşinden gitmemek durumunda olmamız  gerekiyor mu ne...
SEVGİ ile kalınız...

 

Yorum Ekle
Yorumunuz gönderildi
Yorumunuz editör incelemesinden sonra yayınlanacaktır
Yorumlar

   Bu yazı henüz yorumlanmamış...

Yazarın Diğer Yazıları
Sayfa başına gitSayfa başına git
Masaüstü Görünümü  ♦   Künye
Copyright © 2025 Erzurum Gazetesi