“Kıbrıs Türk’ünün asırlık rüyası hakikat oldu. 1878’den beri beklediğimiz tarihi mucize gerçekleşti. Tanrıya şükürler olsun ki bugün yaşayan nesiller bu mutlu, tarihi olaya şahit oldular” 1974 Dr. Fazıl KÜÇÜK
Türk Yunan ilişkilerini denizin ortalık yerinde lodosa yakalanmış gemiye benzetmek fazladan abartı olmasa gerek. Türkiye ne kadar iyi niyetle yaklaşırsa yaklaşsın onlar bildiklerini okuyorlar. Özellikle 50. Yılına ulaştığımız Kıbrıs Barış Harekâtının yıldönümlerini fırsat bilerek saldırıyorlar. Ada’nın Türkiye tarafından işgal edildiğinin türküsünü çığırıyorlar. 19 Temmuz 1974 tarihinde BMGK’inde konuşan Makarios Ada’nın Yunanistan tarafından işgal edildiğini söyleyerek Garantör ülkelerin işgalin sonlandırılması için müdahale etmeleri için Garantör ülkelere çağrıda bulunuyor ve Kıbrıslıların ayrıca soykırımla karşılaşabileceklerini söylüyordu. (Kıbrıslılardan kastının Rumlar olduğunu belirtmek gerekiyor)
BMGK’nde bu şekilde konuşan kişinin bir süre sonra ayakları yere sağlam basmaya başlayınca söylemini değiştirerek Türk Ordusunun Ada’da işgalci olduğunun türküsünü çığırmaya başladığında ardılları da O’nun bıraktığı yerden, özellikle 20 Temmuz tarihlerinde alabildiğince bağırarak yalancı çoban gibi ortalıklarda dolanıyorlar. Yunanistan’ın Savunma Bakanı boyunu aşan açıklamalarla konuştuğu için ağzının payını da almış bulunuyor.
BM Genel Sekreterinin Temsilcisi Maria Angela Holguin Cuellar şimdilik son hamle olarak müzakere sürecinin yeniden başlatılabilmesi için yaptığı araştırma sonuçlarını Antonie Guterres’e sundu. Karşımızdaki unsur elde ettiği bilgilerden yola çıkarak değerlendirmeler yapıyor. Raporda federal yapıdan uzaklaşıldığı Rum siyasi partilerinin ortak kanısı oluyor. Yönetimin başındaki kişi olan Nikos Hristodulidis de bu kervana katılanlardan oluyor.
Rum Temsilciler Meclisi Başkanı DİSİ partisinin de Başkanı olan Anita Dimitriu Hristodulidis’e gönderdiği mektubunda “Rum tarafının BM önerisini reddetme lüksü yok” diyor. Geçmiş ve gelecek hakkında konuşmaktan kaçınılması ve gelecekte Kıbrıs sorunuyla ilgili gerek iç cephede gerekse BM düzeyinde haber olacağını gördük. Önerilere ağırlık verilmesi gerektiğini belirterek tüm siyasi partilerin bir araya gelerek gelecekte yapılacakların planlamasının yapılmasını öneriyor.
Özel Temsilci Maria Angela Holguin hazırladığı Rapordan önce Kıbrıslı Türk ve Rumlara hitaben yayınladığı “Kıbrıs’ta Ortak Zemin Arayışları” ile ilgili Raporuna Rum kesiminden tepkilerin gelmesinin şaşırtıcı gelmediğini çünkü doğruluk derecesi tartışmalı olan raporda kendilerinin aleyhine olabilecek bölümlerin olduğunu düşünüyoruz diyor. Rum Yönetimi Başkanlığı bir yandan cesaret verici olarak tanımlanırken tepkilerin de gelmesi şaşırtıcı oluyor. Hükümet ortağı partilerin de sert tepki veriyor olmaları ayrı bir tartışma konusu oluyor.
Rum basınında da benzer ağır eleştiriler yapılırken konuya ilişkin olarak yüzümüze tükürüyorlar ve biz de yağmur yağıyor gibi yapıyoruz diyorlar. Hristodulidis en ağır şekilde eleştirilirken, göreve başladığı günlerdeki ortamın daha umut verici olduğu değerlendirmesi yapılıyordu diye belirtiyorlar. “Kıbrıs konusuna müdahil olan yetkililerden Kıbrıs sorunundaki icraatlar
konusunda eleştiriler ve şikayetlerin siyasi partilerce yanıt verilmediği vurgusu öne çıkartılıyor. Bu nedenle aradan 50 yıl geçmiş olmasına karşın ileriye yönelik umut ışıklarının hafiften sönmeye başlayacağının bilinmesi gerekiyor.
Kıbrıs Türkleri olarak bizlerin de ileriye yönelik umut verici çalışmalar ve planlar yapmamız gerekiyor mu ne…
SEVGİ ile kalınız…
Barış ve Özgürlük bayramımız kutlu ve mutlu olsun…
Nice 50 yıllara…